10. Bölüm

2.9K 149 20
                                    

Mesajı okumam gibi çantam yere düştü. Şoka girmiştim. Hareket edemiyordum. Koray:
-nehir ne oldu? Nehir cevap ver!!
Koray benle konuşmaya çalışırken gözümden yaş geldi. Hemen koraya sarılıp ağlamaya başladım:
-ko..  Ko..  Koray...  Babamı hastaneye kaldırmışlar
-neeee! Çabuk gidelim
-arın hocayı bulalım.
-nehir iyimisin tamam söyleriz de arın hoca napcak?
-koray arın hoca benim abim söz her şeyi anlatcam hadi gidelim
-tamam

  Tam ayağa kaldığımız zaman zil çaldı. Koşarak öğretmenler odasına gittik. O sırada arın abim geldi. Suratımı görünce şoka uğradı:
-nehir bu hal ne?
-a..  Abi babamı hastaneye kaldırmışlar!
-ne!?

  Hemen telefonu çıkarıp birini aradı. Bana dönüp:
-siz ikiniz derse gidiyorsunuz. Bende bu son dersim olduğu için hastaneye gidiyorum. İtiraz yok! Çıkışta gelip alıcam seni!

   Ben bişey diyemeden içeri girdi. Koray bana şaşkın şaşkın bakarken:
-istersen bana her şeyi anlat yoksa düşünmekten beynim yandı

  Kafamı onaylar şekilde salladıktan sonra dışarı çıktık. Banka oturduğumda koraya sarılıp bağıra bağıra ağlamaya başladım:
-o benim en yakışıklı erkeğimdi! O giderse naparım! Annem öldükten sonra o hep yanımda oldu. Beraber şakalaştık biz. Hiç anne eksikliği yaşatmadı bana. İlkokulda herkes anneleriyle okula giderken beni babam götürdü. Babam sırf eksiklik yaşamayayım diye yemek yapmayı öğrendi. Sırf güzel yemekler yiyebileyim diye.

   Onunda ağladığını duydum:
-sakin ol bana bak! Ne kadar çok tanımasamda o iyi olacak. Hiç bir şey olmayacak. İyileşecek o! Tamam mı!

   Diğer 2 dersimizde böyle ağlayarak geçti.
          ********************
  Zilin çaldığını duyunca ikimiz koşarak dışarı çıktık. Etrafa baktığımda ege abim beni bekliyordu. Koraya ne kadar gelmemesini söylesemde beni yanlız bırakmayacağını söyledi. Hemen ege abimin yanına gidip arabaya bindik. Hiç birimiz konuşmuyorduk. Arabadan inince koşarak hastaneye girdim. Babamın odasını sorduğumda ameliyatta olduğunu söylediler. Ameliyathanenin önüne geldiğimde arın abim ve mete abim gözleri kızarmış duvara boş boş bakıyordular. Yanlarına gittiğimde mete abim:
-gitti...  Annem bizi bırakıp gitti...

   Ben ne olduğu anlayamadan doktor çıktı. Hemen yanına gidip:
-nesi var babam iyileşcekmi? Yaşıcakmı?
-malesef...  Babanız...
-hayır! Hayır, hayır, hayır olamaz babam yaşamalı benim yaşam desteğim beni büyüten babam yaşamalı!!

   O an birden nefesim sıkıştı. Normalde astım hastasıydım. Krizleriden biriydi sanırım. Hemen yere oturdum derin nefesler almaya çalıştım. Koray koşarak:
-nehir çantandamı ilaç nereye koydun!?

  Elimi uzatarak çantamı gösterdim. Hemen çantamdan astım spreyini alıp bana verdi. Bende ilacı kullandıktan sonra derin bir nefes aldım. Kafamı kaldırıp koraya:
-şaka dimi babam, babam yaşıyor. Birazdan çıkıp bana 'seni yanlız bırakırmıyım hiç' dicek. Dimi?

  O sırada sedye de üstü örtülmüş şekilde babam çıktı.

  Beni büyüten babam. Beni hiç bırakmayacığını söyleyen babam.

  Yanımda en iyi destek çıkan babam.
 
Sadece beni en iyi seven kişi.

   Büyüyünce bile evlendirmeyecek olan babam.

  Beni bırakıp gitmişti...

   Son kez yüzüne bakamadan...

  Hemen ayağa kalktım. Tam gidecekken ege abim tuttu beni:
- nereye?
-yanlız kalmaya ihtiyacım var lütfen zaten uzaklaşmıcam.
 
  Kafasıyla onaylayıp dışarı çıktım. Tekrar nefes alamamaya başladım. Tekrar ilacı kullandım. O sırada yanıma Koray geldi. Sıcak çikolata almıştı:
-ne kadar zor dur bilirim. Benimde babam yok biliyorsun ama annesizlik nedir bilmem. Sana söyleyeceğim tek şey hala yanlız değilsin. Bak ben varım, annem var, abilerin var...  Yanlız olamazsın sen. Değilsinde zaten.
-teşekkür ederim
-bu konuda anlaştığımıza göre bana anlatacakmısın?
-tamam. Başlıyorum...
   
   Olayları baştan sona kadar kurt olayını bile anlattım. Çünkü güveniyordum. Feyzayla o kadar konuşmuyorduk. Çünkü ailesi başka şehire taşındığı için o da okuldan ayrılmak zorunda kaldı. Olayları atlattıktan sonra koray:
-her şey tamam da kurt?
-sessiz ol istersen sana gösteririm. Ama başka kimseye söylemek yok
-abilerin demi?
-evet
-onu görmek istiyorum

  O sırada ayağa kalktım. İkimizde yürüyerek hastanenin arkasına gittik.
-korkmak yok
-ben? Korkucam?
-tamam demedim say

  O sırada gözlerimi açtım. Sonrada dişlerimi gösterdim. Ağzı beş karış açık bana bakarken hemen yüzümü eski haline döndürdüm. O sırada hizmetli geldi:
-çocuklar dolaşacaksanız burada dolaşmayın. İlaçlar gelcek şimdi gidin hadi!
-tamam ağabey

  Koray böyle diyince ikimizde çıktık. Banka geri oturduktan sonra:
-vay be! Havalıymış
-hı hı. Sen hiç dolunay yaşamadın
-şaka yaptım prensesim. Niye alınıyon
-ya sen benim sana darılmam mümkün mü?

  Bana sıkıca sarıldı. Bunun anlamını biliyordum. Seni hiç bırakmıcam demekti

       *********************
   Mezarlıktan dönmüştük. Üstüm başım topraktı. Eve girdiğimde herkes baş sağlığı diledi. 7 gün evden çıkmadım. 7si okunduktan sonra arın abim zorla beni okula yolladı. Hiç bir dersi dinlemedim. Okulda koray çok yardımcı oldu. Hep yanımdaydı. O gün dershaneye de gitmedim. Eve gittiğimde kendimi toplamayı düşündüm. Ama nasıl yapacaktım bilmiyordum. Abilerim ve ben kalmıştık. Üstümü çıkarıp duşa girdim. Sıcak su çok iyi gelmişti. Banyodan çıktım odaya geçtim. Üstümü değiştirip mutfağa geçtiğimde arın abim ve ege abim kavga ediyordu:
-arın malmısın sen makarna ketılda (nasıl yazılıyor bilmiyorum) olmaz! Tencere de yapılcak o!
-nasıl olmaz tencerede de kaynıyo bal gibi olur!

İkisinin kavgası komiğime geldi ve gülmeye başladım. Dönüp bana baktılar. Ege abim:
-vay vay, bize gülüyor. Sence napmalıyız
-benim aklıma bir şey geldi

  Ne yapacaklarını anladığımda kaçmaya çalıştım. Ama çalıştım çünkü benş yakalayıp gıdıklamaya başladı:
- bir daha gülcenmi?
-ab..  Abi büyüksün. Gülmicem

  Gülmekten zar zor konuştuğumda beni bıraktı:
-ben yaparım siz geçin

   Arın abim atladı çocuk gibi:
-nehir söyle şu egeye makarna ketılda olmuyormu?
-hayır
-bak gördün mü, hı ne ne demek olmuyo!?

  Ege abim:
-takma şu malı ya sen yap yapabiliyorsan ama

  Sinirlenmiştim:
-sana inat değil mi sana inat güzel yemekler yapcam
-elim burda.

  Hemen onları mutfaktan çıkardım ve kapıyı kitledim. Cebimden telefonu çıkarıp tariflere bakmaya başladım. Çok zor yemekler seçmemeye çalışarak yemekleri seçtim. Yaklaşık 1 saat kadar uğraştıktan sonra hazırdı. Kendi kendime bir maşallah çekip abimleri çağırdım. İçeri girer girmez arın abim:
-görüntü güzel ama inşallah zehirlenmeyiz
-öyle olsun ben sizin için uğraştım güzel olsun diye sen laf et
-şaka yaptım ya. Kesin güzel olmuştur
-öf ye tamam afedettim
 
  Bunu demem üzerine sırıttı ve yemeye başladı. Bütün yemekle yedi ve ardından 2 tabak daha yemesinin ardından:
-nehir ben doymadım ya

   3müzde şaşkın gözlerle arın abime bakıyorduk. Ege abim:
-arın öküzmüsün yavrucum lan çocuk güzel yapmış nasıl doymazsın!? Nehir buna bişey verme dışarıdan falan söylesin yesin!
-ege abi, arın abim dışarıdan söylerse küserim zaten ben burda o kadar uğraştım yani
-haklısın
-abi kardeş iyi anlaşıyorsunuz anladık da niye bana yemek yok açım açç
-boğazında kalsın ARIN!!

  Bunu demesi üzerine mete abimle kahkaha attık. Gülmekten karnıma ağrı girmişti. Zar zor gülmemizi durdurduğumuzda kafamı kaldırdım. Yaş gelmişti gözümden. Mete abim:
-nehir bence gözlerini değiştirmelisin?
-ne?
-gözlerin diyorum, sarıya dönmüş, normale döndür
-ne!? Nasıl düzeltcem

   Derken mete abim boşver der gibi elini salladı. Masayı toplama görevini onlara yıktıktan sonra odama geçtim. Eski hocacımız fen projesi vermişti ve arın abim projeyi değiştirmemişti. Oturup onu yapmaya başladım. Arın abim odaya girdiğinde gülümsedi. Bana soruları anlatarak soruları çözmeye başladık. Yatma saatim geldiğinde iyi geceler diledi. Bende kendimi uykuya bıraktım.
           ****************

Üvey AbilerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin