PORTAL KÜRESİ

99 35 7
                                    


 Hissettiklerimi şu anda hiçbir sözcük anlatamaz. Aklım yerinden çıkacak gibiydi. Yaşadığımız Dünya'dan farklı bir boyut olacağı kimin aklına gelirdi? Ayrıca bu kadar insan burada ne yapıyor olabilir? Astral hayal ettiğim gibi bir yer değil evet, ama insanlar buraya eğlence amaçlı gelmediklerine eminim. Abim tam önümde yavaş adımlarla ilerliyor. Az önceki girdiğimiz mağaza tarzı bir yerden aldığı küreyi havaya atıp tutarak yürüyordu. Gözlerimi çevremden alamadığım için abimin durduğunu farketmemişim bile. Abime çarpıp yere düştüğümde abim yüzüme bakıyordu. Usulca elini uzattı. Elini tutunca bir şeylerin tuhaf gittiğini hissettim. Abimin yüzü normalden daha asıktı. Daha sinirli ve daha sert bakışları vardı. Beni yerden kaldırdı. Üstümü silkeler iken abim sol tarafı eliyle işaret ederek;

- Bak !

 Sol tarafımızda bir kalabalığın içinde duran iki büyük küre vardı. Kürelerin birinin içinde siyah tuhaf bir şey vardı ve hareket ediyordu. Düzenli bir hareketi yoktu. Çok karanlıktı ve görmek zordu. Öylece sağa sola savruluyordu. Diğer kürede ise parlak bir şey vardı. Abimin Parıltı gücünden daha soluk bir ışıktı bu. Yanmış bir kağıdın küllerinde duran kıvılcım gibiydi. O da düzensiz bir şekilde savruluyordu. Bu iki kürenin içindeki şeyler şekilsizdi ama sanki bir eşyanın parçaları gibiydiler.

 Küreleri üstten ve alttan birleştiren bir hat vardı. Parlak parça yukarı çıkarsa siyah parça da aşağı iniyordu. Eğer siyah parça yukarı çıkarsa parlak parça aşağı iniyordu.

- Bunlar da ne?

- Bunlar Astral'de kullanılması yasak olan bir kılıç ve bir zırhın parçaları. Eşyalar bu parçalara sahip değilken tam güçlerinde sayılmazlar. Yıllar önce alınıp bu kürelere simya ile mühürlendiler.

- Peki eşyalar nerede ?

- Ulaşılamayacak bir yerdeler.

 Abim kötü bir gülümsemeyle bana baktı;

- Küçük bir teste ne dersin?

- Ne testi

- Güç haritanı açtık. Birazdan da bir güç kullanmayı öğreneceksin. Güç kullanmanın nasıl bir duygu olduğunu anlaman için bir test.

 İçimde heyecan kıvılcımları patlamaya başladı. Tim

- Pekâlâ. Öncelikle siyah parçanın önüne git ama sınırı geçme. Oldukça sakin ve yavaş olmalısın.

 Kürelere fazla yaklaşmak yasaktı sanırım. Müzelerdeki gibi bir sınır vardı. Yavaş adımlarla kürenin önüne geçtim.

- Şimdi kolunu yavaşça sınırın ötesine doğru kaldır.

 Kolumu yavaşça kaldırıp sınırın ötesine doğru yaklaştırdım. Yavaşça yapmaya çalıştım ama elim biraz hızlı gidiverdi. Küredeki siyah parça sanki ona yaklaştığımı fark edip daha belirgin hareketler sergilemeye başladı. Yanına yaklaşırken bir süre sonra küre vücudumu kendisine doğru çekmeye başladı. Küreye bakınca kocaman bir karanlık görüyordum ve beni kendine doğru çekiyordu. Geri çekilmeye çalışıyordum ama olmuyordu, yapamıyordum.

 Küre ayaklarımı havalandırmış beni kendisine iyice çekiyor iken abim beni diğer kolumdan tutup geri çekti. Korkudan nefes nefese kalmıştım. Kafamı kaldırıp abime baktım. Hala bana bakıp kötü bir gülümseme sergiliyordu. Yerden kalkmak için kollarımdan destek almak istedim ama sağ kolumda kara bir leke oluşmuştu. Kolumu istediğim gibi oynatamıyordum. Abim elini yine bana uzattı. Bütün kalabalık bizi izliyordu. Beni kaldırınca;

Uyuyan HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin