"Yanlış giden zamanda, doğru an bulundu. Ruhtan gelen kandan mühür çizildi. Bu gecenin karanlığında yaşayan her insan, astralin ışığı altında yeniden aydınlansın."
Abim ambulansa bindirilirken babam tepkisiz bir haldeydi. Öylece kalakalmıştı. Abimle sürekli tartıştıkları için belki de oğluna zarar gelmesi babamı derinden etkilemişti. Annem abim ile birlikte ambulansa bindi. Ben, babam ile birlikte arabaya bindim. Babam arabaya bindiğinde elleri titriyordu. Yumruklarını sıktı. Derin bir nefes aldı. Arabayı sakince çalıştırıp ambulansın peşine koyuldu.
Babamın aklından neler geçirdiğini anlayamıyordum. Tam olarak ne hissediyordu? Bir üzüntü mü ? Yoksa sinirli miydi? Ruh değişkenliği yüksek olan babamın araba sürüşüne dikkat ettiğim zaman sinirli olduğunu varsayıyordum. Arabayı o kadar hızlı ve sarsarak kullanıyordu ki sanki ambulansı geçip önünü kesecek, abimin yanına gidip bir tane de o vuracaktı. Ya da çok fazla paniklemişti. Bir saniye.. Ben ne olacaktım? Çok tuhaf bir rüyanın etkisiyle yatağımdan kalktım. Gerçekten rüya mıydı? Abim gerçekten de intihar mı etmişti? Ne düşünüyordum ben. Şu an ne düşünmem gerekiyordu? Kafam iyice karışmıştı. Birden kalbim sıkışmaya başladı. Yaşadığım şoktan dolayı hissedememiştim hiçbir şey. Birden ağlamaya başladım.
Hastaneye vardığımızda abimi sedye ile görüntülemeye götürüyorlardı. Annem gayet sakindi. Babam da hastaneye vardıktan sonra sakinleşmişti. Bende gözyaşlarımı sildim ve birlikte hastaneye girdik.
Annemin söylediğine göre ambulansta kanamayı durdurmuşlar ama kesilen damarları var mı diye kontrol edeceklermiş. Hepimiz kanamasının durduğuna sevinmiştik. Tabii bundan sonra neler olacağını tahmin edemiyorduk. Babam;
- Bu çocuğun derdi ne ki böyle şeyler yapıyor ?
Babamın bu kelimesi oldukça zamansızdı. Abimi bu zamana kadar hiç huzurlu bir halde görmedim. Genel olarak da zor zamanlar geçiriyordu. Sorunları hiç peşini bırakmıyordu. Birini halletse yeni bir tanesi ekleniyordu. Ve bu durum hiçbir zaman bitmiyordu. Annem;
- Şimdi sinirlenmemen gerekiyor. Önce sorununun ne olduğunu öğrenelim. Sonrasına bakarız.
Abim hayata sarılan birisi değildi. Ama intihar edecek kadar zayıf birisi de değildi. Ayrıca intihar etmemişti. Biliyordum. Nereden, nasıl bildiğimi bilmiyordum ama biliyordum işte.
Doktorlar yanımıza geldi. Annem;
- Nedir durumu doktor bey?
- Merak etmeyin, kendisi gayet iyi. Hiçbir şeyi yok. Yaralarını sardık sadece. Yalnız o kadar akan kandan sonra damarlarının sağlam olduğunu görmek oldukça enteresan.
Abim o kadar kan kaybetmiş mi? Gerçi odam kan revan içindeydi.
- 23 numaralı odaya alacağız. Orada bekleyebilirsiniz. 2. katta.
Hepimiz 23 numaralı odaya doğru yürümeye başlamıştık ki birdenbire kalbim hızla çarpmaya başlamıştı. Olduğum yerde kalmıştım. Neler olduğunu anlayamadan gözlerim kararmaya başlamıştı.
***
Gözlerimi açarken kafamın sol tarafına bir balyozla vurulmuş gibi bir baş ağrısıyla uyandım. En son 23 numaralı odaya gittiğimi hatırlıyordum. Sanırım bayılmıştım. Gözlerimi açtığımdan emindim ama bir karıncalanma vardı gözlerimde. Bir hastane odasında olduğumun farkındaydım. Yavaşça yataktan kalktım ve saçlarımı öne alarak kafamı öne eğdim. Tam olarak nasıl bayıldığımı hatırlamaya çalışırken bir ses duydum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyuyan Hayatlar
FantasiAstral hakkında bilgi edinmek isteyen Kula, abisi Tim'e Astral hakkında sorular sorar. Çok geçmeden kendisini Astral Dünya'nın ortasında bulur. Artık hayatı her zamankinden daha maceralı ve daha korkunç bir hale bürünür.