HACHİ TSUSEKİ SHİRO:SEKİZLİ TAKİP MÜHRÜ

49 8 2
                                    

Tim'in zihninin içinden çıkmış olan Kula Ori'yi yüzünün üstünde uyurken buldu. Ori'nin ensesinden tutup yavaşça kaldırdı. Ori uykulu gözlerini Kula'ya dikmiş halde ona bakıyordu. Kula onu yere bırakınca Tim'in boynunun altına tekrar kıvrılarak uykuya daldı. Ori'nin bu kadar yorgun görünmesinin nedeni Tim'in yaralı olmasıydı ve Ori'nin gücü tamamen Tim'in yaşam enerjisine bağlıydı.

Kula yavaşça ayağa kalkıp merdivenlere doğru yöneldi. Yavaş adımlarla merdivenlerden çıkıp kapıyı açtığında, Kevin elinde Kan küresi ile oturmuş düşünür halde iken, Marco ise pencereden dışarıyı seyrediyordu. Sanki derin bir konuşmanın arasına girmiş gibi hissetmişti Kula. Sessizce kenarda bulduğu sandalyeye oturdu. Dizlerini kendine doğru çekti ve kafasını aşağı indirdi. Bir şeyler öğrendikten sonra rahatlayacağını düşünen Kula aksine bulduğu cevaplar daha fazla soruyu ortaya çıkarmıştı. Kafası karmakarışıktı. Kevin ile Marco birbirlerine bakıp sanki bir şey yapmaları gerektiği düşüncesine girmişlerdi. Ama böyle bir durumda ne yapılabilirdi onların da bir bilgisi yoktu. Marco atıldı,

- Hey.

Kula hafifçe kafasını kaldırıp Marco'ya baktı. Marco;

- Eğer ailene bir şey olduğunu düşünüyorsan korkma. Onlar evlerinde keyiflerine bakıyorlar.

Kula kafasını yeniden önüne eğdi. Kula'nın aklından geçen şey şu an ne abisi, ne ailesi idi. Onun kafasını karıştıran şey "Hayat nedir?" sorusuydu. Çünkü tanık olduğu şeyler Kula için hiç kolay değildi ve buraya kadar iyi gitmişti. Şu anda Dünya'yı, Astral'i, kendi hayatını, Tim'i, Kraliçe'yi ve daha karşısına çıkan pek çok şeyi üst üste düşünmeye başlamıştı. Korktuğu her halinden belliydi. Kevin Kula'nın yanına gelip;

- Aç mısın veya bir şeyler içmek ister misin ?

Kula bu sefer de kafasını kaldırmadı. Aklında pek çok düşünce vardı. Eğitime ve kütüphaneye gidecekti. Sorduğu bütün soruların cevabını bulacaktı. Ama şu anda ne bir şey öğrenmek istiyordu ne de Astral'e gitmeyi. Yalnızca oturduğu yerdeki sessizliğin biraz tadını çıkarmak istiyordu.

Kevin'ın da girişimi boşa çıktığı için yerine oturup Kan Küresi ile oynamaya başladı. İçine bakıyor, yapısını inceliyordu ve nasıl kullanılması gerektiğini düşünüyordu. Marco atıldı;

- O küreyi gerçekten de böyle bir zamanda almalı mıydın?

- Alfa ile Beta çok cana yakın insanlar değiller. Bir sonraki görüşmemiz onlarla nasıl olurdu bilmiyorum.

- Ne zamandır almayı bekliyordun?

Kevin bir anlığına Kula'nın kendisine baktığını farketti. O da Kula'ya bakarak,

- Benden aldıkları günden beri...

- Küre sıfırlanmış olabilir.

- Asıl sahibinde iken küreler sıfırlanmış olsa da ilerletildiği güçte kullanılabilir.

Marco ile Kevin kendi aralarında konuşurken hava bozmaya başlamış, fırtınalı bir yağmurun sessiz damlaları yeryüzüne düşmeye başlamıştı. Kevin cama düşen yağmur damlalarını fark edip birden ayağa kalktı.

- Bugün hava durumunda yağmur görünmüyordu.

Marco lafını bitirdiği anda hava iyice bozmuştu ve fırtınalı bir yağmur başlıyordu. Rüzgarın sertliği ağaçların dallarından geçerken çıkardı ses ile hissedilebiliyordu. Kula birden karnını tutmaya başladı ve gözleri kapanmaya başlamıştı. Bayılacak gibi hissediyordu. Sabit durup eline bakmaya başladı. Yalnızca elinin bir noktasına odaklanmaya çalıştı. Yolculuk yaparken eğer araba tutarsa bunu yaptığında rahatlardı. Yaklaşık 20 saniye kadar eline odaklandıktan sonra Kula Biraz daha toparlanmış hissediyordu. Kafasını kaldırdığı anda Marco ile Kevin'ın yerde kanlar içinde yattığını gördü. Korkuya kapılmıştı. Hava iyice kararmış haldeydi ve her yer dağılmıştı. Marco'nun kitapları yere devrilmiş, şişeleri kırılmıştı. Kula ayağa kalkıp Kevin'a doğru yürümeye başladı. Ağlamak üzereydi. Vücudunun birkaç noktasından defalarca bıçaklanmış haldeydi. Kevin'ın omzunu parmağıyla iterek düz yatmasını sağladı. Ama Kevin'ın gözlerinin feri çoktan yok olmuştu. Birden aklına gelerek Kula atıldı;

Uyuyan HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin