9. Bölüm - Bir Minik Depresyon.

820 64 51
                                    

Multimedia; Emircan İğrek - Bir Gönül Davası.

Evin içerisinde bildiğiniz bi hüzün harbi doluydu. Berk abi odasına çekilmiş, Almira koltukta ağlıyor, ben kolonun dibine çökmüş artık ağlamaktan şişmiş gözlerimle etrafı inceliyordum. Berfu ilk defa sessizleşmiş kenarda boş bakışlarla yeri keserken Buse uyuyordu. 

Buse'nin de üzüldüğünü böyle anlamış olmuştuk zaten çünkü Buse her üzüldüğünde kendini uykuya veren biriydi. Bu evden bir minik "Karan Vakası" geçmişti ve arkasında büyük bir enkaz bırakmıştı. 

Akşama doğru Buse tek tek hepimizle ilgilenmeye, Berfu da ona yardım etmeye çalıştı ancak hiç birimiz tam olarak toparlanmış sayılmazdık. Ben yatağıma geçmiş, tavanım ile bakışırken yaklaşık iki üç saati de o şekilde geçmişti. Kapı çarpılarak kapatıldığında dahi umursamamıştım, kim gitmiş olabilirdi ki? Büyük ihtimalle Berk abi hava almak istemişti.

KARAN'IN AĞZINDAN;

Karen odasına çekilmiş dururken çocuklarla bakışıp duruyorduk. Egehan yaptığı şeyden çoktan pişman olsa dahi bunu hiç bir şekilde kabul etmiyor ve sürekli doğru olanı yaptığını söylüyordu, lakin dokunsanız ağlayacak gibi duran yüzü bunun sadece sözde olduğunu hepimize kanıtlıyordu. Geldiğimiz andan beri Buğra'nın dizine yatmış ve bir daha da kalmamıştı, normalde bununla dalga geçecek olan Buğra ise sessizce yeri izliyordu. Murat çoktan odasına çıkmış, biraz dinleneceğini söylemişti. Ben ise kırgındım, hadi herkes neyse de Gece benden nasıl böyle bir şeyi saklayabilirdi? Oda da bir sağa bir sola volta atarken kendimi sakinleştirmek adına derin nefesler alıyordum ancak bir işe yaradığı söylenemezdi, sahi bizi nasıl aptal yerine koyarlardı? Buse'nin abisi ne kadar sadık kalabilirdi ki bir kişiye? Eninde sonunda üzülen benim kardeşim olmayacak mıydı yani? Arkadaşlarına bunu nasıl yapabilirlerdi? Tam arkamı döndüğümde kırılan cam sesi ile bahçeye ilerledim. Arkamdan diğerleri de beni takip etti. Karşımda bir adam görmeyi isterken -zira sinirimi atlatabilirdim bir kavga olayında- iki kız gördüm. Bu beni daha da sinirlendirirken son olarak dışarı dışarı Murat da çıkınca en azından bizimkilerin konuşup sorunlarını halletmeleri için hafifçe geri çekildim. Zaten gelenler arasında Gece yoktu, yani olay beni bağlamıyordu. Gerçi hoş, o gelse de beni bağlamazdı.

"Sen benden nasıl ayrılırsın turşu suratlı?! Gelip yalvaracaksın be! Barışalım diye kapıma köle olacaksın! Affetmeyeceğim! Duydun mu Egehan efendi! İlgilenmeyeceğim! Yalvaracaksın bana! Köpek olacaksın köpek! Kapımda yatıp kalkacaksın! Yüzüne bile bakmayacağım! Var mı öyle gelip kendini sevdirmek! Ardından terk etmek! Adam mısın sen be?! Bu muydu o övündüğün sevgin! Bu kadar mıydı?! Ha! Bu kadar mıydı?!" Almira hıçkıra hıçkıra ve fazlasıyla bağırarak cümlesini tamamladığında Egehan ileriye doğru bir adım attı ancak daha sonra gözlerini yumarak yerinde durdu. Başını yere indirdiğinde Almira hâlâ hıçkırarak ağlıyordu, aynı zamanda da elinde olan taşları gelişi güzel sağa sola atıyordu. Egehan'ın arkasından hafifçe ittirdiğim de bana döndü, aynı şekilde tekrar ittirdiğim de ise hızlıca Almira'yı sarmaladı. Almira ise kollarının arasında çırpınarak ağlıyordu. "Bırak! Kolay değil o kadar! İstediğinde gelip, istediğinde gidemezsin!"

Buse ise yerdeki taşı alarak Buğra'ya attığında Buğra hızlı refleksleri ile bu hamleden kurtuldu ve çatık kaşları ile Buse'ye baktı. "Amaç gıcıklık yoksa umurumda değilsin, istediğin gibi davran." diyerek omuz silken Buse'nin sesi titremeseydi bu dediğine hepimiz inanabilirdik belki de. Buğra ona doğru bir adım attığında eline aldığı ikinci taşı da Buğra'ya attı. Buğra bundan kaçma çabasına girmediğinden dolayı iri taş göğsüne çarpıp yere düştü. Buse'nin  gözleri kocaman açıldı hızla "İyi misin? Niye kaçmıyorsun taştan? Oh, iyi oldu ama! Geberesice" dedi. Buğra gülerek onu tutup sırtına aldığında ise anca debelenmek aklına gelmiş gibi sırtını yumruklamaya başlamıştı. Gülümseyerek arkamı döndüğümde Almira "Karan" dedi.

Platonik #Watty2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin