12. Bölüm - Korkak

858 60 43
                                    

Multimedia; Bölüm Şarkısı ve Gece'nin halıdan alıp kolye yaptığı taş.

Berfu'nun dolu gözlerini fark eden Murat makası bir kenara attı. "Ağlama lan, yenisini alacağım tamam."

Berfu ise omuz silkip burnunu çekti, gözleri hâlâ deşilmiş ponydeydi. Karan yaslandığı duvarda telefonu ile oynuyordu, Buğra Buse'nin saçlarını karıştırıyordu. Egehan ise sandalyede iki büklüm uyuya kalmıştı. 

"Egehan uyuyakalmış" dedim hafifçe. Karan'ın gözleri telefonundan Egehan'a döndü. "Buğra, şunu Almira'nın bulunduğu odaya götür. Yatağa bağlamayı unutma, Almira aklına girmesin."

Buğra kafasıyla onayladıktan sonra Egehan'ın iplerini çözdü, onu sırtına aldığında odadan da çıkmış bulundu. "Bizi ne zaman salacaksınız? Ben sıkıldım" diye mızmızlandım bu sefer de.

"Bez bebek falan mı getirelim? Evcil oynarsın kendi çapında." diye tısladı Karan.

"Benim çişim geldi." dedi Buse konuyu benden çekmek için, dolu gözlerimi bir kaç kez kırptıktan sonra kafamı çevirdim. Buse'yi kimse umursamadığın da öfleyerek yerdeki ayakları üzerinde zıplamayı denedi ama bu seferde sandalyeyle birlikte yere yapıştı. Berfu ve benim kahkahalarım yükselirken Karan sandalyesinden tutup onu düzeltti, bu durum bana 'Keşke düşen ben olsaydım.' diye düşündürdü. Acaba bende mi kendimi atsaydım? Lakin kolumu bile tutma girişiminde bulunmayan adam, yerde kalıp kalmamamı da önemsemezdi sanırım. Bu riski almadan uslu uslu yerimde oturdum.

"Böyle çocukça hareketleri Gece'den bekliyordum ben, kendini öne atmalar falan. Aşıkların cesur kahramanı da kendisi." alaylı başladığı cümlenin sonunu tıslayarak bitirdiğinde derin bir nefes aldım. Damarıma basıyordu, öfkem de kanımda fokur fokur kaynıyordu şu an. Yanlış bir şey söylememek için dilimi ısırarak bakışlarımı ondan kaçırdım, kalbimi kırıyordu.

"Bir şeyi yaptıysak hep beraber yaptık, tek onu suçlayamazsın." beni koruyan kuzenime minnetle baktım.

"Tek onu suçlamadığı için hepiniz buradasınız çingene."

"Hayır bir tek ona laf atıyor Murat, sanki bizi değilde sadece onu suçluyor gibi davranıyor."

"Murat'ın kafasına tavayı geçiren oydu çünkü!" diye kükredi tekrar Karan. "Tıpkı bir çocuk gibi."

"Bizde Buğra'yı bayılttık diye hatırlıyorum? Hemde defalarca?"

"Daraldım, lütfen yeter." diyerek araya girdim.

"Oturmak sıktı mı küçük hanım? Top falan ayarlayalım mı sana?"

"Yeter Karan, karşında düşündüğünün aksine bir çocuk yok! Benimde bir kalbim var ayrıca, sürekli aşağılayamazsın. Sürekli 'Çocuk, çocuk'. Kardeşinin birini sevdiğini kabul edemeyip, dört kızı bodrumda tutmak ne? Büyüklük mü? Yoksa adamlık mı? Sende büyü ve kardeşinin birini sevdiğini fark et!" Karan öfkeyle bana bir kaç adım attıktan sonra bodrumun kapısını çarparak odadan çıktı, dolu gözlerimi cama çevirdiğimde Murat alayla konuşmaya başladı.

(BURADAN GERİSİNİ KESİNLİKLE ŞARKIYI DİNLEYEREK OKUMANIZI ÖNERİYORUM.)

"Peki aptal gibi gelip kız kaçırmanın neresi olgunluk Gece? Ya da duygularının arkasına sığınmanın?"

"Olgun olduğumu söylemedim hiç bir zaman, bazen aptallık yapabiliyorum. Bu beni çocuk yapmaz, insan yapar. Duygularıma gelince, eğer bir sonucun değişeceğini bilseydim arkasına saklanmazdım. Bağıra çağıra yaşardım hislerimi ama dile getirdiğimde ya da biri anladığında ne olacak biliyor musun? Aynı senin yaptığın gibi, üzerime gelecekler!"

Platonik #Watty2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin