20.BÖLÜM - FİNAL

1K 45 24
                                    


Mert'i almak için Karanların evine doğru yola çıkmıştık. Normal şartlar altında Berk Abi bu saatte dışarı çıkmamızı sorun edecek olsa da konu Mert -Karen- olunca kabul etmişti. 

Almira her zamanki gibi turşu yemek yerine çubuk kraker yiyordu. Bu onun için bir ilk olabilir çünkü bilirsiniz... Turşu kraliçesi. 

Berfu her zamanki gibi kendi halinde takılıyordu. Kulaklıklarını kulağına takmış saçma sapan hareketler yaparak dans ediyordu. 

Buse ve Berk Abi ise şarkı söyleyip sanki bir müzikalin içindeki iki aşıkmışçasına dans ediyorlardı. 

Bense en arkada ilerlemeyi seçmiştim ve gülerek onları izliyordum. 

Karanların evine varana kadar başımıza gelenler şunlardı: 

1)Almira krakeriyle o kadar meşguldü ki nasıl yürüdüğünü fark etmemişti ve çapraz bir şekilde yürüyerek yola çıkmıştı. Berfu tarafından son anda, son hızla bir gelen bir arabanın onu ezmesinden kurtulmuştu. 

2)Berfu Almira'ya söverek yürüdüğü için önündeki elektrik direğini görmemişti ve tam kafasını çarpacakken Buse'yi belinden tutup havaya fırlatan ve 5 saniyeliğine uçmasını sağlayan Berk Abi tarafından saçından çekilerek son anda kurtulmuştu. 

3)Havaya uçan Buse, Berk Abi tarafından unutuldu sandığım için ona doğru koşmaya çalışırken önümdeki kaldırımı görmemiştim ve takılıp yüz üstü yere yapışmıştım. 

4)Berk Abi tarafından unutulduğunu sandığım Buse ise tam yere düşecekken yine tek koluyla onu yakalayan Berk Abi tarafından kurtarılmıştı.

Yani anlayacağınız olan yine bana ve benim minik burnuma olmuştu... 

Sonunda kazasız belasız -en azından onlar için- bir şekilde Karanlara geldiğimizde Almira hevesle krakeri arkaya doğru fırlatıp kapıya doğru koştu. Bunun sonucunda büyük bir felaket oluştu. Fırlattığı kraker poşeti benim kafama gelince korkuyla bağırmıştım ve bunun sonucunda yanımda duran ve bunu hiç beklemeyen Berfu poposunun üzerine düşmüştü. Tabii ondan beklenecek şekilde düşerken beni de aşağıya çekmişti. Onun üzerine düşerken Berfu hayvan gibi bağırınca bu sefer kapıya doğru koşan Almira bize dönüp bakmaya çalışırken koşmayı bırakmayı unutmuştu ve kapıya çarpıp aynen bizim gibi o da poposunun üzerine düşmüştü. Merdivenlerden daha yeni çıkmayı başarmış olan Buse bize gülerken saçma sapan bir sebeple -inanın hala meçhul- merdivenlerden yuvarlanmıştı. Berk Abi ise her zamanki gibi bize onaylamaz bakışlar atıyordu. 

Seslerle birlikte açılan kapı Karan'ı görmemi sağladı. Ondan sonraysa sırayla; Murat, Egehan ve Buğra'yı. 

"Selam." dedim yerden kalkarken. Berfu da bana tutunup kalktı ve elini havaya kaldırıp selam verdi. 

"Siz iyi misiniz?" diyen Karan'a gülümsedim ve kafamı onaylar gibi salladım ancak buna inanmak çok zordu çünkü Almira yerde yatmış komaya girmiş gibi kendini titretiyordu. 

"Almiş'im!" diye çığlık atan Egehan kendini Almira'nın yanına, yere, dizlerinin üzerine bırakıp zılgıt çalarken -çalışırken- içeriden Karen çıkmıştı ve Berk Abi'ye tam sarılacakken Murat tarafından kafasından tutularak durdurulmuştu. 

"Biriniz eksiksiniz sanki?" diye soran Murat ile etrafa bakmaya başladım. 

"Buse yok." dediğimde gözlerimizi kocaman açıp birbirimize baktık. 

"LAN BUSE!" 

***

Buse ne kadar bir şeyinin olmadığı konusunda ısrar etse de zorla onu hastaneye götürmüştük. Bütün testlerden geçince Berk Abi bir kaç saniyeliğine rahatlamıştı ancak sonra o ifadeyi Buse'ye göstermeyip geri zekalı olduğunu söylemiş ve kafasına vurarak yanından geçip gitmişti. Almira bu durumu çok tatlı bulup kollarını Berk Abi'nin beline, bacaklarını da bacaklarına sarmış ve yüzünde saçma sapan bir ifadeyle gülümsemeye başlamıştı. Egehan Almira'yı kıskanıp onu Berk Abi'den ayırmaya çalışınca Berk Abi buna izin vermemişti ve sonucunda kollarını oraya buraya savururken kolu burnuma çarpmıştı. 

Platonik #Watty2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin