Bebeklerle suya, denize dönme zamanı gelmişti. Artık yavrular etrafta rahatça koşuyor, sık sık suya girip çıkıyor ve bolca yüzüyorlardı. Karada uzun süre susuz kaldıklarında babaları gibi tepkiler vermeye başlamışlardı. Chanyeol ve Sehun sürekli çocuklarını kıyaslayıp yarıştırıyor peşlerinde pervane oluyorlardı. Kris ve Baekhyun ise kapandıkları aşk yuvalarından sonunda iyi haberlerle dönmüşlerdi. Baekhyun da arkadaşlarıyla birlikte denize dönecek ve ardından bebeğiyle geri Kris'in yanına gelecekti.
"Koşman bir şeyi değiştirmez seni teleskop balığı, eninde sonunda seni yakalayıp yiyeceğim hihihihihi!"
Sehun, oğlundan kaçan ufaklığın bacakları arasına sığındığı adama baktı. "Chanyeol oğlunun az sonra bir yem olarak yutulacağından neredeyse eminim. Sen onu daha ne kadar koruyacaksın?" Chanyeol oğlunu kucaklayıp omuzlarına aldı. "Sonuna kadar Sehun."
Chanyeol'ün bacakları etrafında zıplayarak yemine ulaşmaya çabalayan oğlunu kucakladı Sehun, yemine babasının kucağında dahi ulaşamayınca dudaklarını büzdü. "Çok mu acıktın oğluşum, gel bakalım Kris amcan etleri pişirmiştir."
Kris'in aldığı yeni evin bahçesinde mangal partisi yapıyorlardı kendilerince. Chanyeol ve Sehun etrafta koşuşturup duran oğullarıyla oynuyor, Kris kendini beğendirmek için sürekli mangala et atarak balıkların gönlünü yapmaya çalışıyordu. Baekhyun bahçedeki havuzda arkadaşlarıyla kuyruklarını savurarak eğlenirken bir yandan da gelecek bebekleri için gün sayıyordu.
Jongin elini savurarak Kris'e seslendi. "Hala pişmedi mi etler Kris, çok acıktım ben." Kris eline pişmiş etlerden oluşan büyük bir tabakla yanlarına geldi. "Siz de burada mı yersiniz yoksa masaya mı hazırlayayım etlerinizi?" Elindeki etlerden Baekhyun için hazırladığı servis tepsisine bıraktı bol miktarda. "Hepsini ye Baekhyun, bebeklerimiz için iyi beslenmelisin."
Baekhyun utanarak başını eğdi, yanakları pembeleşmişti, ince elleri kızaran yanaklarını örtmeye çalışıyordu. Jongin önünde cilveleşen adamlara baktı, Sehun ileride kucağına aldığı oğlunu havaya doğru savuruyordu. "Şu sıpalar!" diye mırıldandı, "Resmen Sehun ile arama girdiler."
Bir hışımla havuzdaki suyu dalgalandırdı.
"Sehuuuuuun!"
Biraz daha sesini yükseltip yeniden seslendiğinde duyurabildi sesini. Ellerinden destek alıp kendisini havuzun dışına aldı. Kuyruğu hala suyun içinde kıvrılıyor ve suyla uyumlu şekilde savruluyordu. Jongin dudaklarını öne çıkardı, Sehun'un yanına gelmesiyle omzunu kaldırıp indirdi. "Ne büyükmüş aşkın Sehun, bütün gün çocukların etrafında koşturmaktan bana bakmıyorsun bile. "
Sehun oğlunu yere bıraktı, ayağındaki terlikleri çıkarıp sevgilisinin yanına oturdu. Ardından üzerindeki t-shirtü çıkarıp kuru alana doğru attı. Jongin'in kendisine döndüğü sırtına sarılıp balığı iyice kendine çekti. "Benim balığım da hemen küser miymiş, bebeklerini bile kıskanır mıymış? Neden sadece aç olduğun için beni etrafında dolaştırdığını düşünüyorum Jongin?"
Jongin dirseğini Sehun'un karnına geçirdi. "Sen nasıl birisin ya, beni elde edince değiştin sen. Sevmiyorsun beni artık değil mi?" Sehun elleriyle Jongin'in yanaklarını bastırıp ortaya çıkan dudaklarını öptü. Elini yavaşça pullu kuyrukta gezdirip sevgilisini kucağına aldı, masaya doğru ilerledi. "Yemek saati aşkım. Karnını doyurduktan sonra seninle ilgilendiğime emin olacağım. Bu arada küçük prensimiz nerede?"
Jongin çenesiyle havuzu gösterdi. Havuzun kenarında üzerindeki kıyafetlerini çıkaran, az önce kucağında uçurduğu, oğluna baktı Sehun. Ufak çocuk kıkırdayarak suya atladığında diğerinin başı da suyun yüzeyinde göründü. "Dakikalardır havuzun zemininde oynuyordu, neyse ki kardeşini görünce arada bir yüzeye çıkıyor."
Sehun anladım dercesine başını salladı. "Jongin, sizi bir daha ne zaman görebileceğim? Nedense beni bırakıp gideceksiniz ve bir daha gelmeyecekmişsiniz gibi hissediyorum. Lütfen beni fazla bekletmeden geleceğinizi söyle."
Jongin uzanıp dudaklarını birleştirdi. "Sehun sana yalan söyleyemem, çocuklarımızın tuzlu suya alışmalarını, orada kendilerini kanıtlamalarını beklemeliyiz. Onları orada bırakıp sana dönemem. Ama onların iyi olduğunu görür görmez geleceğim yanına. Oğullarının suyu terk etmeleri için oldukça beklemen gerekecek. Biraz özleyeceksin onları, babaları."
Sehun suda çırpınıp kahkaha atan bebeklerine baktı. "Bir olmak kaderimizde yok yani, asla hep beraber olamayacağız."
Jongin ellerini tuttuğu adamın çenesine uzandı, kendisine bakmasını sağladı. "Eğer, yani bu dünyada birlikte olabileceğin gerçek bir aile istersen anlarım bunu Sehun. Bu bizim oralarda defalarca yaşanmış bir olay. Seni seviyorum biliyorsun, ama bu sevgim asla senin mutlu olmanı engellemez."
Sehun, elleri titreyen adama baktı, "Gerçek bir aile" dedi ve kuyruğu yavaşça bacaklara dönen adamın üzerini örttü. "Biz zaten gerçek bir aileyiz Jongin. Bebeklerimin güvende olduğunu bileceğim her zaman ve bana geri döneceğiniz günü bekliyor olacağım."
"Etler hazııııır!"
Masaya hala cızırdayan etleri bırakan Kris, Chanyeol'e seslendi. Uzun adam da Sehun gibi sevgilisini kucağına aldığında masadaki yerlerini aldılar. Hep birlikte neşeli bir şekilde etlerini tüketirken Kyungsoo ve Jongin gırtlağından sesler çıkararak bebeklerini çağırdılar. Az sonra masanın etrafında toplandı çocuklar. Ellerine verilen etleri dişlerken mırıldanıyor babalarının gırtlağından çıkan sesleri taklit ediyorlardı.
Kris kendisi için bir tabak alıp kuyruğuyla su sıçrattığının farkında bile olmayan sevgilisinin yanına gitti.
"Nasıl olmuş beğendin mi, başka bir isteğin var mı?"Baekhyun gülümseyerek yanına oturan adama yaklaştı. Kollarından destek alıp kendisini yukarıya çekip ince dudaklara bir öpücük verdi.
"Asla hayal edemediğim günler yaşatıyorsun bana Kris, daha ne isteyebilirim ki?"Kısa bir süre sonra dudak büzüp ekledi Baekhyun; "Belki bir miktar marul."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seninle Ne Yapacağım? Sekai ✔
FanfictionO olmaz, bırak onu! Hayır Jongin onu değil! Biraz daha ıslak dolaşırsan... Her bulduğunu ağzına sokmamalısın, aaaaah Aman Tanrım! Seninle ne yapacağım ben?