Baba... Baba oldun mu demişti o az önce. Jongin kucağındaki minik ve yaramaz ikiliyi dikkatle, yavaşça bıraktı babalarının kucağına. Sehun derin bir nefes alıp oturdu koltuğa.
Kucağındaki iki meleğe bakıp aldığı haberi sindirmeye çalıştı. Dünya tatlısı iki çocuğu olmuştu. Resmen birkaç ay içinde... Bir dakika!
Bebekleri yavaşça koltuğa bırakıp Jongin'i kolundan çekiştirerek mutfağa götürdü.
"Jongin sen neden bahsediyorsun, bu iki güzelliğin babası nasıl ben olabilirim? Daha birkaç hafta önce bir araya geldik ve ikimizde biliyoruz ki bunun olmasının imkanı yok."
Jongin eli belinde konuşan adamı dinleyip başıyla dediklerini onaylıyordu. Her insanoğlunun verdiği tepkiyi veriyordu biricik karamelli şekeri de neyse ki daha önce bu tepkileri alan onlarca deniz insanından alacağı tepkiyi öğrenmiş ve hazırlıklı gelmişti yoksa şu anda Sehun'un arkasından kendisine el sallayan cennet hurmasına bakmak yerine genç adamı pataklıyor olurdu.
"Babacık birincisi ben farklı bir türden geliyorum yani zaman kavramlarına takılma. İkincisi benimle birlikte 3 ay geçirdin yani haftalar değil ki ben burada değilken de geçen bir miktar süre var. Ve bil bakalım bu süre zarfında özlem duyarak bebeklerini büyüten kimdi? Ayrıca arkandaki o cennet hurmalarını bana vermek yerine daha ne kadar konuşmayı düşünüyordun?"
Sehun biliyordu, Jongin ile baş edemeyeceğini en başından beri biliyordu. Sonra aklına içeriden sesleri gelmeye başlayan yavrular geldi. "Aman Tanrım Jongin, bebekler uzun zamandır susuz kaldı, ne yapacağız?"
Eline aldığı bir bardak suyla bebeklerine koşan adamı Jongin gülerek izledi ancak durumun ciddi olduğunu anlayınca bebekler suyla buluşmadan hemen önce durdurdu Sehun'u. "Ne yaptığını sanıyorsun babaları sen? Bebişlerimizi hasta mı edeceksin?"
"Ama... Ama onlar kurular Jongin, görmüyor musun nasıl da susuz kalmışlar. Bebeklerim üzülmeyin babanız sizin için hemen küveti dolduracak. Sonra sizde anneniz gibi kuyruklarınızı savura savura yüzersiniz tamam mı?"
Jongin babalarının sesini duyup tepki veren bebeklerine bakıp gülümsedi. Minik su tosbağaları gerçekten de anlıyorlardı has erkek sesinden. Büyük ihtimalle kendisine çekmişlerdi, bu güzel haberi Sehun'la paylaşmayı düşünmedi bile.
Koltuğa oturup göğsüne yasladı iki bebeğinide sırayla. "Gördüğün gibi keyifleri yerinde babaları ama biricik sevdiğin kendini acıkmış hissediyor, hadi besle beni."
Sehun kafasını sallayıp koşarak mutfağa geçti. Meyve tabağı anneler için iyiydi hem de çok severdi Jongin meyveleri. Elindeki tabakla içeri geçtiğinde salonda yankılanan garip bebek sesiyle telaşlandı. Bebeklerine bir şey mi olmuştu? Annelerinin göğsünde kıpırdanmaya başlayan bebeklerinin ağlamadığını görünce derin bir nefes aldı. Uzun zamandır odada olmasına rağmen görmediği beden ayaklanmış kucağındaki feryat eden ufaklığı susturmaya çalışıyordu. Ne yapacağını bilemeden Jongin'e baktı. Dudaklarını oynatan adamın dediğini anlamak için yanına gitti sonunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seninle Ne Yapacağım? Sekai ✔
FanficO olmaz, bırak onu! Hayır Jongin onu değil! Biraz daha ıslak dolaşırsan... Her bulduğunu ağzına sokmamalısın, aaaaah Aman Tanrım! Seninle ne yapacağım ben?