Y.N: Multimedia'da tanıtım videomuz ve karakterlerimiz var.İlk bölüm için çok heyecanlı olduğumdan, yorumlarınızı ve oylarınızı dört gözle bekliyorum.Şimdiden ellerinize sağlık.Keyifli okumalar.
Kısım parçası: Lana Del Rey - Carmen
● 1 ●
Bölüm Sözü:
She says you don't want to be like me O "benim gibi olmak istemezsin" diyor,
Don't wanna see all the things I've seen "Ve benim gördüklerimi görmek istemezsin"
I'm dying, I'm dying "Ben ölüyorum, ben ölüyorum"
Carmen, Carmen, staying up til morning Carmen, Carmen, sabaha kadar kalıyor
Only seventeen, but she walks the streets so mean Sadece 17 yaşında ama caddede çok iddialı yürüyor
1. Kısım
İçeriye girer girmez onu gördüm. Dalgalı saçları, koyu göz makyajı ve üstüne oturan kıyafetleriyle göz alıcı görünüyordu. Yüzü mükemmel değildi ama şaşırtıcı derecede çekiciydi. Zayıflığı da öyle. Gözlerimi bu barmen kızdan alamıyordum. Güçlü refleksleriyle içki hazırlıyordu. Kısa sürede yaptığı içkiyi karşısında duran adama uzattı. Aynı hareketleri tekrarlıyordu ve ben kapıda durmuş onu hayranlıkla izliyordum.
Kapıdan içeri girmeden önce kendime buraya ait olmadığımı, eve dönüp acı çekmeye devam etmem gerektiğini söyleyip duruyordum. Hayır, ben kesinlikle barlarda kafa bulup her gece sabahlayan tiplerden değildim. Tamam, süt çocuğu da sayılmazdım ama bu ortamlardan hoşlanmıyordum işte. Sevgilim beni terk etmişti. İlişkimiz orta okuldan beri sürüyordu ve onu sevmeyi çoktan bırakmış olmama rağmen ona alışkındım ve ayrılık beni yıpratmıştı. Arkamı topluyordu o daha çok. Üniversiteye bu yıl başlıyorduk ve o yeni insanlar tanımak istediğini söyleyerek beni kibarca terk etmişti.
Biri bana çarpınca barmen kızı izlemeyi bırakıp ona doğru yürüdüm.
“Merhaba,” dedim çekingen bir sesle. Kaşlarını kaldırıp bana baktı.
“Ne alırsın?” dedi selamıma karşılık vermeden. Özgüveni elle tutulur gibi belirgindi.
“Tekila,” dedim düşünmeden. Güldü. “Ne gülüyorsun?” dedim bu kez. Gülüşü kesinlikle kaşlarını kaldırmaktan daha çok yakışıyordu ona ama alay ettiğini anlamıştım.
“Tekila sana biraz ağır kaçmayacak mı? Votka-vişne veriyorum,” dedi. Gülümsedim ve bir şey söylemedim. Kız insan sarrafı gibi bir şeydi.
“İsmin ne?” dedim o içkimi hazırlarken.
“Karmen,” dedi bana bakmadan ve bardağı önüme koydu.
“Güzel isim. Ben de Tuna,” dedim ama yapmacık bir gülümsemeyle yetindi. Niye böyle davrandığını tahmin ediyordum. Muhtemelen bu barda ona yaklaşan yüzlerce erkek oluyordu.
“Kaç yaşındasın?” dedim bu kez.
“On yedi.” İşte buna şaşırmıştım. Kesinlikle yirmi gösteriyordu. Sanki o da bunu söylediğine pişman olmuş gibi gözlerini sıkıca yumdu ve derin bir nefes aldı ama bir şey demedi.
“Daha olgun duruyorsun. Ben de on sekiz,” dedim. Ben küçük bile gösteriyor olabilirdim.
“Büyük göstermek istediğim için büyük gösteriyorum,” dedi. Sanırım makyaj ve saçından bahsediyordu. Bu yaptıkları onu aşırı derecede seksi gösterdiği için yapmaya devam etmeliydi. Ama bunu ona söylemedim. Bu bardakiler gibi olduğumu düşünmemeliydi.
“Anlıyorum,” dedim. Bana verdiği içkiyi yudumlarken sarhoş olmamayı umuyordum, eğer olursam ona rezil olacağım kesindi.
“Hangi lanet durum senin gibi birini buraya sürükledi?” diye sordu umursamaz bir tavırla. Müşteriler biraz azaldığı için sıkıldığını düşündüm, yoksa meraklı biri olmadığı kesindi.
“Ortaokuldan beri çıktığım sevgilim beni terk etti. Onu sevmediğim için bu çok da kötü değil ama ona alışkındım. Kardeşim falan gibi-“
“Anladım, sevsen bana böyle davranmazdın zaten.” Lafımı böldüğü için çattığım kaşlarımı bu lafı üzerine iyice çattım.
“Ne demek istiyorsun?”
Omuzlarını silkti. “Boş ver. Yalnızca insanları iyi anlarım. Çok insanla tanıştım.” Anlamadığım bir sebepten dolayı karşıya bakıp gözlerini devirdi. Onun baktığı yere bakınca kas yığını, esmer bir adam gördüm. Kesinlikle filmlerdeki kötü adamlar, dövmeciler falan gibiydi, bilirsiniz.
“Bu akşam kaça kadar çalışacaksın?” dedi adam kızı süzerek.
“Seni ilgilendirmez.”
“Öyle mi? Ben barı tekrar dağıtmadan sorularıma cevap ver.”
“S*ktir git Can.” İsmi ona kesinlikle yakışmıyordu. Kızın küfür etmesi üzerine birkaç adam dönüp Can’a baktı.
“Karmen, sınırını zorlama."
“Zorlarsam ne olur?"
“O güzel vücudunda morluk bırakmak istemem.Tabii başka ortamlarda bırakmak ayrı mevzu.” Bu lafı üzerine ayağa kalktım. O kadar kaslıydı ki beni tek eliyle devireceği kesindi. Ben de cılız değildim elbette ama adam iri yarıydı.
“Kes sesini!” dedi bu kez Karmen. “Beni rahatsız ediyorsun. Seni yaka paça dışarı attırmadan çek git.”
“Sıkıyorsa yap.” Kız ona aldırmadan işine geri döndü. Adam benim yanımdaki sandalyeye oturup kızı izledi. Yüzündeki gülümseme sinir bozucuydu.
“Derdin ne?” dedim Karmen’in duymayacağı bir sesle.
Adam yüksek sesli bir kahkaha atarak bana baktı. “Asıl senin derdin ne? Bana hesap mı soruyorsun?”
“Yalnızca kıza neden bu kadar takıldığını merak ettim,” dedim onun gibi sert konuşmaya çalışarak.
“Onu istiyorum. O kolay lokma değil ve ben zoru severim.”
Adama cevap vermedim. Karmen’in kolay lokma olmadığını öğrendiğime sevinmiştim. Zaten öyle bir kıza benzemiyordu. Adama karşı çıkmayıp onu koruyamamak beni küçük düşürmüştü ama yapacak bir şeyim yoktu. Can’ın beni dövmesini tercih etmiyordum.
***
Karmen
Bu çocuk burada ne arıyordu ki? Süt çocuğu olduğu her halinden belliydi. Can’a karşı beni korumaya kalkmamıştı bile. Buradaki birçok sarhoş pisliğin benim için Can’la kavga etmişliği vardı. Can ayağa kalkıp bana göz kırpınca kaşlarımı kaldırıp yapmacık bir şekilde gülümsedim.
“Görüşürüz bebeğim.” Cüssesinin hakkını vermiyordu. Beni ahmakça sözle taciz etmekten başka bir bildiği yoktu. Üzerimde asla söz geçiremezdi. O kapıdan çıkar çıkmaz dikkatimi Tuna’ya yönelttim. Geç olmuştu, artık evine gidip uyumalıydı bence. Zaten küçük gösteriyordu.
“Karmen,” dedi oldukça çekingen bir sesle.
“Ne var?” İnsanları terslemekten hoşlanıyordum, ne olmuş? Bana içeceğin parasını uzattığını görünce yüzüne bakmadan alıp kasaya attım. Diğer barmen bozuntusu Kerem nereye kaybolmuştu ki? Bu gece tüm işi ben yapmıştım, neyse ki kalabalık değildik. ‘Kırmızı’ bazen aşırı kalabalık, bazense tenha olurdu. Bu gün tenha günlerimizdeydik. Etrafa mümkün olduğunca bakmadan işimi yapmaya çalışıyordum. Tenha olunan günlerde barlarda etrafa bakmamalıydınız. Çiftlerin birbirinin içine düştüğünü görmek çok kolay oluyordu.
“’Kırmızı’ sakin bir bar sanki,” dedi hala bitiremediği votkayla uğraşırken. Ben olsaydım üçüncüyü devirmiş ve ondan daha ayık olurdum.
“Bazı günler böyle olur,” dedim. Biraz daha oturduktan sonra ayaklandı. “Görüşürüz,” dedim isteksizliğimi adeta gözüne sokarak. O ise beklemediğim bir neşeyle “Görüşeceğiz,” diyip çıkıp gitti.
İnsanların beni şaşırtmasından hoşlanmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR KIZ
Romance"Sizin geçmişle işiniz bitmiş olabilir ama geçmişin sizle işi asla bitmemiştir." -Thomas Edison © Tüm Hakları Saklıdır. ©