ZK ● 3.Bölüm 2.Kısım

449 18 9
                                    

Y.N: Alp ile ilgili düşüncelerinizi lütfen yorum atın. Multimedia Alp :)

Kısım parçası: TDG - World So Cold

2. Kısım

(Tuna'dan...)

"Abi, kız diyorum, oğlum böyle kız görmedim..." Alp'in bu cümleyi ellinci kez kurmasıyla "Oğlum yeter lan!" diye bağırmam bir oldu. "Anladık Ilgaz güzeldi, seksiydi, anladık oğlum."

"Anlamıyorsun abi. O kadar değil. Özgüven akıyordu kızdan. Gözleri parlıyordu. Böyle kız görmedim abicim ben."

Alp bu, aşık olamaz. Bu duyguları ne, bu kez ben bile çözemiyordum.

"Aşık olmadın dimi lan?"

Bir an duraksasa da kahkaha attı. "Ulan o kadar da değil."

"Heh, iyi..." Bir yandan önümdeki cam sehpadaki müsvedde yazılarımı düzenlerken bir yandan Alp'le konuşuyordum. 

"Ee, sen ne yazıyorsun? Uzun zamandır arıyordun bir konu. Bulabildin mi o şahane fikri?"

Alp'e cevap vermeden önce tereddütte kaldım. Bulmuş muydum? Bulduğum şey doğru muydu? Alp bu hayran olduğu kızın sürekli "müşterisi" olacak, ona dertlerini açacak mıydı? 

"Yazıyorum bir şeyler işte. Görürsün zamanı gelince."

"Ben bile bitince mi okuyacağım? Dur, tahmin edeyim. İlk okuyacak kişi Karmen mi olacak?"

İşte o konuda şüpheliydim. Omuz silkmekle yetindim.

"Neyse... Ilgaz..."

"Alp! Cidden yeter."

***

7 yıl önce...

Alp'ten...

11 yaşında olmak gurur verici bir şeydi. İlk okulun en büyüğü, beşinci sınıfı oluyordunuz. Artık "abi" durumuna geçiyordunuz. Ben de bunun mutluluğunu yaşıyordum. Okul başlayalı henüz 1 hafta olmuştu. Eve, servisten inip koştuğum günlerden biriydi. Artık beşinci sınıf olduğum için annem iki gün önce bana anahtar vermişti. Bugün cumaydı, yani babamın tatili bugündü. Babam cuma-cumartesi izin kullanıyor, pazar günleri de çalışıyordu. Babama artık anahtarla eve geldiğimi göstermek için can atıyordum. 

Anahtarı kilitte güçlükle de olsa döndürdüm. Yeni yeni alışıyordum buna. İçeri girdiğimde acı çekiyormuş gibi sesler duydum. "Baba!" diye seslendim hemen. "Baba! İyi misin baba?" Koşarak annemlerin odasına gittiğimde giyinmeye çalışan bir kadın ve telaşlı bir adam gördüm. Kadını tanımıyordum. Neler olduğunu anlamamla evden çıkmam bir olmuştu. Bana örnek bir baba bu muydu? Annemi aldattığı gerçeğiyle nasıl başa çıkacaktım? Kimle konuşacak, kime anlatacaktım bunu? Ne yapabileceğimi bilmiyordum. Evin yanındaki parktaki salıncaklardan birine oturdum ve düşünmeye çalıştım. Ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. 11 yaşındaysanız hayat gerçekten çok zormuş. 8 değil.

Bu sırada adım sesleri kafamı kaldırmama sebep oldu. Gelen kişi giyinik babamdı. Onu böyle görmeyi özlemiştim! Midem yanıyordu ve akciğerlerimde bir boşluk vardı sanki. Ne kadar oflasam da geçmeyecek bir hava birikintisi ciğerlerimi kaplamıştı aynı zamanda. 

"Oğlum." 

'Ne var?' dercesine kafamı salladım.

"Bunu annene anlatmak zorunda değilsin. Ben kötü bir şey yapmıyordum. İnan bana, yanlış anladın her şeyi. Oğlum... Erkekler biraz böyledir. Sadık kalmakta zorlanırız. Ama tek bir kişiyi severiz. Ben anneni seviyorum oğlum. Eğer annene anlatırsan ayrılırız. Bunu istemezsin öyle değil mi?"

İstemezdim, öyle değil mi? Erkekler buydu işte... Geleceğim buydu.

***

"Alp, ben Kırmızı'ya gideceğim. Karmen'i orda yalnız bırakamam artık. O pisliğin ne yapacağı belli olmaz." 

Alp onaylar bir ses çıkarıp doğruldu. "Ben de gelirim."

İyi olurdu doğrusu. İçimde Karmen'i koruma iç güdüsü her yerimi kaplıyordu sanki. Onu... Bir roman karakterim gibi benimsemiştim. Başrolüm gibi. Korumam gerekiyordu. Yoksa romanım ilerlemezdi. Onu kaybedersem kitap da biterdi. Yani hayatım... Sanki onunla birlikte hayatım bir anlam kazanmıştı. Yine de ne hissettiğimle ilgili değildi bu. O doğru kişiydi. Bunu biliyordum. Farklıydı, güçlü görüntüsünün altında yaşanmamış bir çocukluk vardı. Ama doğru kişi derken aşktan söz etmiyorum. Belki aşk, belki arkadaşlık. Her şey olabilirdi. Kesin olan şey onun hayatımda kalması gerektiğiydi. Ona destek olmak istiyordum. Korkularını yenmesini, birine bağlanabilmesini, bir erkeğe güvenebilmesini istiyordum. Ne yaşadığını bilmiyordum ama bir şeyler vardı. Bundan emindim. Can'ın taciz girişimi, sadece girişimle kalmış olmasına rağmen onda derin bir yara açmıştı, görmüştüm, tanık olmuştum. Sanki olay ileri boyutlara taşınmış gibi büyütmüştü.

Bunun bir sebebi olduğunun farkındaydım ve bunu öğrenecektim. 

Kırmızı'ya gittiğimizde Karmen'in o gün için izin aldığını öğrendim. Bu cidden tuhaftı. Böyle bir olayın onun iş hayatını dahi etkileyeceğini sanmazdım. O... Güçlüydü. Üstesinden gelirdi sanki. O an ona Kırmızı dışında ulaşabileceğim hiçbir yerin olmadığını fark ettim. Telefonu, adresi... Hiçbir şeyi yoktu.

"Alp. Nasıl ulaşacağım ben bu kıza?"

"Ilgaz aracılığıyla." Tabii ya. Alp'te Ilgaz'ın numarası mutlaka vardı. Alp Ilgaz'ı ararken ben de şişirdiğim yanaklarımla onu izliyordum.

"Selam güzelim."

"..."

"İyilik senden naber?"

"..."

"Görüşecek miyiz... Hmm... Aslında olur bebeğim. Şimdi Tuna var yanımda. Karmen'e ulaşmak istiyor."

"..."

"Süper. Ararım seni sonra."

Alp telefonu kapatıp bir kahkaha attı. "Oğlum lan, kız bana 'görüşecek miyiz' diyor."

Eh... Kız para kazanmak istiyordu. Tabii soracaktı. Eminim Alp'i yaşı geçkin pezevenklere tercih ediyordu. "Eee Karmen'i sorunca ne dedi?"

"Numarasını atacak bana." Gülümsedim. Bu iyi olmuştu işte. 

Telefon numarasını Alp'ten alır almaz Karmen'i aradım.

"Alo."

"Efendim?" Sesi yeni uyanmış gibi geliyordu. 

"Ben... Imm.. Tuna."

"Numaramı nereden buldun seni ahmak?" Eh, tabi. Bana iyi davranacağı tek gün geçmişti. Bana borçlu olduğunu düşünüyor ve bundan delicesine rahatsızlık duyuyordu. Bunu hissedebiliyordum.

"Sana ulaşmam gerekiyordu. İşe neden gitmedin?"

"İzin günümü değiştiremez miyim?"

"Pekala. Seni görebilir miyim bugün?"

"Bugün sevgili en yakın arkadaşın benim en yakın arkadaşımı becerecek. Ben de evde kalacağım."

İlk cümleyle ikincisinin bir alakası yoktu aslında. Ama o cümle bu durumun onu çok rahatsız ettiğini apaçık belli ediyordu. Ben de memnun değildim... Birinin, hele ki o kişiyi tanıyorsa, arkadaşını açıkça fahişe olarak görmesi onu rahatsız edecekti tabii ki. Bu durumu halletmeliydim. Alp'le konuşmalıydım. Alp bana numarayı verir vermez ortadan kaybolmasaydı bu akşamki randevu gerçekleşmeden konuşabilirdim ama... 

"Bunu halledeceğim Karmen."

"Neyi?"

"Her neyse. Sen dinlen. Sonra görüşürüz."

"18'ime az kaldı süt çocuğu." 

Sonra telefonu kapattı. Ama tereddütle çıkan sesi beni bir daha görmek istediğini belli ediyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 30, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZOR KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin