ZK ● 3.Bölüm 1.Kısım

336 14 2
                                    

YN: 3.bölümü yoğun merak üzerine biraz daha Ilgaz ve Alp'e, onların geçmişlerine ayırdım ve Tuna ile Karmen için bir geçiş bölümü olmasına karar verdim. Bakalım karakterlerimi derin bulacak mısınız? Ilgaz'ı tanıyabildiniz mi? Onun hakkında ne düşünüyorsunuz? Lütfen bölüm sonrasında belirtin. Multimedia Ilgaz. :)

Kısım parçası: Rihanna - Russian Roulette

● 3 ●

1.Kısım

Kapı sesiyle birlikte gözlerimi hafifçe araladım. Uykum hafiftir. Hep öyle olmuştu. Çocukluğumun bir getirisiydi bu da. Düşünmek istemeyerek kafamı iki yana salladım. Çocukluğum ve bölünen uykularım geçmişte kalmıştı. Şimdi ise beni uyandıran kişi Ilgaz'dı. Başka biri anahtarla eve gelemeyeceğine göre...

"Ilgaz?"

"Burdayım şeker." Sesi odama yaklaştığını hissettirmişti.

Odaya vardığında "Bu ne keyif şeker?" dedim onu taklit ederek. Sonra yataktan kalkıp onunla birlikte meşhur minderlerimize yürüdük ve kurulduk. Cevabımı o zaman aldım.

"Bil bakalım..." dedi son heceyi uzatarak, "kimin yanından geliyorum?" Müşterilerini genelde tanımaz ve sormazdım. İşi yasaklı konuydu. Benim her kabuğu kanayarak düşen yaram onun para kazandığı ve kısmen severek yaptığı işiydi. Zıtların uyumu bizdik işte. 

"Kimmiş?" diye cevap verdim dünyadaki tek arkadaşıma. Ve onun tek arkadaşım olarak kalamayacağını nedense o an anladım. Daha farklı birine ihtiyacım vardı. Belki bana daha benzer. Belki benim gibi sakladığı acıları olan. Yazmayı, çizmeyi seven...

"Alp Korkusuz!" diye çığlık attı adeta. Gözlerimi hızla devirdim. 

"Onunla yatmadım de."

"Ah... Çok güzeldi hem de..."

Öğürürcesine "Kes şunu!" diye bağırdım. Bazen aseksüel olduğumdan korkmuyor değildim. "Eminim şimdi Alp de Tuna'ya gitmiş senin büyük göğüslerini anlatıyordur!" diye devam ettim hırsla. Düşünmeden konuşuyordum.

"Kıskandın mı? Seninkilere kıyasla bayağı büyük kalıyor tabii..."

"Ne kıskanacağım ya! Sadece bu iğrenç. Tuna gelip yüzüme bakacak ve aklına Alp'in anlattıkları gelecek."

"Sakin ol Karmen... Tuna senden hoşlanıyor. Bunu takmayacak."

"Tuna'yla biz arkadaşız."

"Ne?" İşte bu gerçek bir çığlıktı. Ben de ne dediğimi bilmiyordum. Düşünmeden konuşmaya devam etmenin sonu buydu. "Ne dedin sen, tekrar söyle bakayım? Benden sonra birine arkadaşım diye hitap ettiğini mi duydum yoksa? İşte bu gerçek bir adım..." Ilgaz sesli düşünmeye devam edecekken lafını böldüm.

"Olanları bilmiyorsun. Bugün beni... Gerçekten... Büyük bir şeyden kurtardı." Ilgaz'a Can'ın pisliklerini anlatmak bile midemi kaldırıyordu. Ciddi anlamda.

***

Ilgaz'dan...

3 yıl önce...

15 yaşıma bastığım gün heyecanla uyandım. Arkadaşlarım çevremdeydi. Kimsenin umrunda değildim. Kimse doğumgünümü bilmese de onlar benim arkadaşımdı. Yetimhane arkadaşlarım... Henüz uyanmayan çocuklara bakıp hızla yataktan kalktım. Koşarak bizim odanın bakıcısını bulmaya gittim. Doğum günlerimizde pasta yapılırdı. Hepimiz için yetimhanenin tek güzel günü herhangi birinin doğum günü olduğu gündü. Bizim odanın en büyüğü ise bendim. Diğer hepsi 11-14 yaşları arasındaydı. 

Bakıcıyı ararken ona çarptım. "Serpil Abla! Bugün doğum günüm."

"15 oldun mu kız sen?"

"Oldum Serpil Abla." 

Serpil Abla kaşlarını hızla yukarı kaldırdı. "Gel bakalım. Müdireye."

"Ama her çocuk doğum gününde affedilir. Niye cadıy- müdireye gidiyoruz ki?"

Serpil Abla kapıyı açarken bana cevap verdi. "Sen artık genç kız oldun." İşte kabusum böyle başladı. Müdire tam karşısında durmamı emretti. Beni biraz süzdükten sonra "Büyümüşsün Ilgaz. Burda kalmana gerek yok. Hayatta başarılar." dedi. Ve kapıya koyuldum. Küçük bir bavul ile erzak çantası vermişlerdi. Bavuldan bana küçülenleri çıkarınca pek de bir şey kalmıyordu. Erzak çantasında ise ancak 2 gün yetecek su ve 1 hafta idare edecek yiyecek vardı. Yine de o çantayla üç hafta yaşamayı başardım. Üç hafta sonunda sokak çocuğuna dönmek üzeredim. Kir içindeydim ve yiyeceğim hiç kalmamıştı. Yerde oturmuştum. Dilenmeye utanan bir dilenci çocuktum. Başka şansım yoktu. Serpil Abla beni yetimhaneye yakın bir sokakta bulup, beni temizleyip, üstüme açık saçık şeyler giydirene kadar dilenci çocuktum. Sonra kendimi tanıyamadım. Aynadaki çocuk gitmişti. Müdirenin dediği gibi, bir genç kız gelmişti. Ve Serpil Abla'nın tanıdığı olan bir adam bu genç kızı çok sevmişti. Hem de çok. Ve o adam bana hayatta kalmanın sırrını öğretti. Genç kız olduğum gün kadın olmayı...

"Canım, anladın mı dediklerimi?" Murat Bey'e "evet" anlamında kafamı sallarken kalbim hızla çarpıyordu. Yetimhanede gizliden okuduğumuz, izlediğimiz birkaç parça şey vardı. Bilmiyor değildim ama daha çocuktum ben. Öyle sanıyordum. İl ana kadar... Göründüğüm kişi umrumda değildi ki... 

"Anlaman güzel. O zaman ilk denemeyi yapalım. Bu güzel parçanın ilkini başkasına bırakmak istemem." 

Serpil Abla söylemişti. "15'liksin ama 25'lere taş çıkartırsın." Ne demek istediğini bilmiyordum. İçimde rahatsız iç çamaşırları ve üstümde tek parça kısa bir elbise vardı. Murat Bey bu elbiseyi sıyırıp attığı gibi diğerlerini de attı. "Tecavüz kaçınılmazsa tadını çıkar," demişti Serpil Abla. "Güzel olduğunu göreceksin." 

"Yaşama şansım yoktu..." diye kendimi avutsam da işe yaramaz. Ruhumun fahişe olduğunu Murat Bey ellerini üstümde ilk gezdirdiğinde kaçmak yerine inlememle ikimiz de anlamıştık. Ve bu Murat Bey'in fazlasıyla hoşuna gitmişti. Böylece 15 yaşımdayken Murat Bey'in niceleriyle ve 17'ye yaklaşırken de bana barının üstündeki evi tutan adamla karşılaşmıştım. Ha, bir de, tek "gerçek" arkadaşım ve zıttım olan Karmen'le.

***

 Ilgaz anlattıklarımı sakin ve dikkatlice dinledikten sonra kafasını aşağı yukarı salladı. Biliyordum. O benim gibi değildi. Benim üzüldüğüm şey onu etkilemezdi. O yüzden şimdi kendisini benim yerime koymaya çalışıyordu. 

"Tuna'nın zamanlamasına hayran kaldım," dedi sonunda. Evet dercesine mırıldandım. "Bir de yazdıklarını merak ettim doğrusu." Sonra ben her geçmişi düşünüp üzüldüğümde veya barda başıma can sıkıcı bir olay geldiğinde yaptığı gibi uzanıp yanaklarımdan öptü ve saçlarımı okşadı. Tuna'nın yazdıklarını ise ben de merak ediyordum. Sonradan düşündüğümde ben sorar sormaz uzanıp yazdıklarını toplaması tuhafıma gitmişti. Gizler gibi bir hali vardı ama bunu zamanla anlardım nasıl olsa. 

"Alp iyiydi diyorsun ha?" dedim ben de birazcık kendimi onun yerine koyabilmeyi denemek için. Arkadaşlar bunu yapardı. 

Saçlarımı bırakıp yüzüme baktı "En iyisi!" derken gözleri parlıyordu.

"Sanırım en genci..." dediğimde ikimizde güldük. "Sanırım en iyisi olmasının sebebi de bu," diyerek beni onayladı.

Evet, biz, değişik arkadaşlardık...

ZOR KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin