Garip II

18 2 0
                                    

  Benim hikayem onunla başlıyor, çocukluğum onunla geçmesede mahalle aralarında onunla sek sek oynamasakta onunla büyüdüm.
Küçükken yarın ne olacak diye düşünmezdim yalnız bu günün oyunlarını oynar elimdeki misketin baştaki misketi vurması için dua ederdim ya da o iki taş arasına kurduğum kalenin içine giren topun avut olduğunu savunmaya çalışırdım.
Aradan yaklaşık 10 yıl geçti ama öyle böyle geçmedi gözlerimi her kapatıp açtığımda biraz daha büyümüş biraz daha düşünmüş biraz daha yıllar içinde yağmurlarda ıslanmış halde idim.
Taa ki o gün çocukluğu bırakıp yeter artık bunlar çocukça diyene kadar.
Aslına bakarsan o günleri çok özlüyorum. Kırdığım vazoyu patlattığım topu fır fır dönen topacı ama hiç birini seni özlediğim kadar özlemedim.
Bizim mahalle küçüktür herkes birbirini tanır ama bir seni bilmezler öyle ki sakladığım ücra gönlümde bir ben bilirim birde gökyüzüdeki sırdaşlarım.

Seni öyle özledim ki...
Bazen yorgun akşamlarda arıyorum çehreni
Bazen esen rüzgara soruyorum
Bazen bir bakmışım göz kapaklarımdasın
Bazen bazenler bile sen.

Ahtım var yollara, seni koyup giden papatyaya
Sormadan uçan kuşa var ahtım
Zamansız batan güneşe
Özlüyorum dön geri.

Trenler keşke hepsi seninle denize gitseler
Keşke tüm pembe beyaz çiçekler sana benzeseler
Geceleri yıldızlara fısıldasa sesini
Keşkeler bilse ah seni ne kadar özlediğimi.

Uçan balonum olsa ipine bağlasam tüm çocukluğu
Ve hırçın dalgalara bıraksam eski vapuru
Ah bu kırmızı güller keşke çalsa kopuzu
Ardına şiirler ekip biçse tanrı yolu

Mavii aldansa ardı sıra çağırsa hûdu
Vaku meseleden ayrı şüdâ yolū
Sanma ki aldanmaz bu mahvet gönül
Mesele hudâ mesele gökyüzü

Yeşiller yol boyu sıkar gögsünü
Kaybolursun tiz çığlıklı gecelere
Dizine bir çocuk oturur
Kahrolursun geceler boyu

Masuda bir pazar öyle vahîy
Sen bir mecal ben öyle kafîr
Ruhunu hüdâya erişmiş mükevvel
Ben sana mecnun bundan bir haber ?

Seni seviyorum şarabın kırmızısı kadar
Rakının kokusu gibi
Anoson kokar mı evler
Ben karanfili severim sen karanfilsin

Yakup ne demiş ne erdirmiş
Uzunca bir kavak altına varmış
Altında bir müddet kalmış
Ve öylesine aşka susamış.

Çocuk
Üşüyorum çocuk
Uzun gecelerde yağmurun çöktüğü evlerde
Ayakkabısı yırtık çocuk
Gel otur berime anlat derdini
Belkide, belkide bizide anlatırlar çocuk
Bir kaç metre altında olursak
Belkide, belkide bizide unuturlar çocuk
Zamanın tozlu raflarında eskiyen kitaplar gibi.

MerhabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin