Ölene kadar sorumlusun,
gönül bağı kurduğun herşeyden..
-Küçük PrensSanırım ''Küçük Prensde'' sevmenin dokunmakla parmak uçlarının titremesiyle karanlıkda baş başa kalmakla
alakalı olduğunu biliyordu. Belkide bilmiyordu. Çünkü; sevgi bir tohuma benzer, önce düşer toprağa sonra verir filiz. Zaman sular toprağını rüzgarlar taşır hasatını.
Anılarla gübrelenir koca bir çınar olur.Düşünüyorum da bu yaşıma kadar hiç çalışmamışım. Ardıma baktığımda iz bırakacak kadar değerli tek bir satır göremiyorum.
Ne insanlar için ne de kendim için. Mahvolmuş biraz solmuş biraz yorulmuşum. Neydi ki hayatı bu kadar ciddiye almamı sağlayan.
Dışarda gürül gürül akan dünyaya kulak tıkayarak geçirdiğim zamana acıyarak bakıyorum. Yeni insanlar keşfetmektense tüm gün yatakta kıvranmakmış tüm gayem.
Değiştirmem gereken dönüştürmem gereken aklımın içinde zihnimin hapishanesinde tutsak kalan benliğimmiş.
Herkes kadar tanıyorum kendimi.
Kendimi kendime anlatmayacak kadar korkuyorum geceleri.
Tanrının ruhuna dokunup gökyüzüne üfledikleri
Değilim onlardan..Zaman bize ne öğretir sorusunu sık sık masaya yatırıyorum, sık sık soruyorum kendime ben neden burdayım ve durum böyleken yalnız yaşarım.
Yaşamak kolay şey kuşların kanat çırpışları cemalin elmayı soyuşu gibi.
Özlemek zor be omuzlarında aşağı basan külfet ağır geliriyor zamanla.
Alışılmayacak şey değil elbet, bazen bir masalda buluyorum kendimi bazen bir şiirin mısrasında
Avutmak için şarkılar söylüyorum dağdan inen kuzuya
Zamanı yine har vurup harman savuruyorum ama akıllanmayacak kadarda özlüyorum.Sahilinde bir gün beraber simit yeriz, belki martılar da gelir peşimizden onlarlada usulünce sohbet ederiz.
Edemesekte ettik deriz. Onlar semaya kanat çırpar biz gidişlerini mahsun gözlerle izleriz.
Kalkar bir çay demleriz güneşin altında, yanan bağrımızı ferahlatır o naif sıcağıyla.
Çınar ağaçları yeşermiştir vakit de epey geçtir, geçeriz denizin karşısına alırız eski taburelerimizi oturur iki laf eder sonra güneşin üstümüzden gömülmesine hayranlıkla bakarız.
Pencereleri turkuaza boyalı beyaz duvarlı eve gideriz, çökünce yıldızlar tepemize.
Küçük bir türkü tutturursun diline gımıldanı veriri çoşarız bilmem kaçıncı kere.
Ninni de söylersin bana annemin söylediklerinden.
Uykuya hemen dalarım zaten.
Annem arsız gecelerde öyle uyuturmuş.
Çocukken, geceye arsız olan beni.