~Kaan'ın Ağazından~
"Emre, Sıla gelir mi sence?"
"Ne biliyim Kaan ya"
"Ne bağırıyon be"
"Burkay'ı almadan buraya gelmemize kızgınım. Neden onu almama müsaade etmedin."
"Hee anlaşıldı keşke ben gelmeseydim,o gelsiydi dimi Emre?!"
"Ne diyosun Kaan ya siz ayrı mısınız? Biz üçümüz değil miyiz?"
"Hayır. Bak dostum bildiğim var tamam mı sus şimdi."
"O bildiğini si****."
Emre beni sinir etmişti.Bu moralle partiye gitsek nolur gitmesek nolur? İnşallah Sıla gelirde bana moral olur. Partinin yapılacağı otele geldik. Arabadan indik. Emre Asya'nın biryere gittiğini farketti peşinden gitti. Gözüm Sıla'yı aradı. Ahha prenses girişin orda. O ne güzellik bayılacam. Gidip kolundan tuttum sarılacaktım canım çekmişti. Ama kolunu tutunca bağırmaya kalktı hemen elimle ağzını kapadım. Bildiğiniz gibi ben ve Emre okulun en yakışıklı ve popüler çoçuklarıyız. Gazetelere falan konu olmaya hiç gerek yok dimi? Ağzını kapatınca debelendi durdu. Yavrum ,benim kaslarım var sen neyin havası? Arkasını döndü beni görünce gözlerini açtı, bende ağzımı... Çünkü muhteşem görünüyordu.
"OHA! Kaan senin beyninin suyu mu aktı?"
"Korkutmak istememiştim."
"Korkuttun ama. S- sen aptalsın!"
"Sen yaptın beni aptal..."deyince sustu gözlerimin içine bakıyordu. Çok çok çok derin bakıyordu. Uzun süre bakıştık. Çok farklı bi andı. Dünya dönmeyi unuttu,kuşlar ötmeyi bende konuşmayı...Neden böyle bakıyorduki? Sanki birazdan "seni seviyorum" diyecekti.
"Sılaa!" al işte ya Asya tüm büyüyü bozmuştu. İkimizde ona döndük. Asya önden koşuyodu Emre'de peşinden.
"Sıla ya bu mal niye benim peşimden geliyo?"
"Hahaha kanka sana deliler gibi aşık çünkü."
Ah be Sıla! Onun aşkına inanıyosunda benimkine neden inanmıyosun ha? Sıla öyle diyince ikiside durdu. Asya arkasına baktı. Emre fırsatçısıda kollarını açtı.
"Hadi be güzelim gel sarıl bana bitsin her şey, dursun dünya."
Yaklaşık 5 dakika 4 kişi bakıştık. Yuh! Asya Emre' ye doğru koşuyo! Sarılacak mı lan? Aboo ciddi ciddi sarıldı. Çok tatlılar lan. Sıla onlara doğru koştu,sarıldı. Buna noluyo lan kıskandı heralde bende koşup Sıla'nın arkasından sarıldım.
"Selam gençlik"
Ahanda geldi saf Kâzım. Evet bu aralar Burkay'a karşı çok gıcığım ona ne zaman baksam Sıla'ya bakıyo it. Sarılmayı bırakıp Burkay'a döndük.
"Selam Burkay" dedi Sıla gülümseyerek. O güzel sesinden Burkay'ın ismini duymakta ayrı bi sinir. Asya'nın yanakları kızarmıştı. O sarılma şeysinden galiba. Bizim mal Emre'nin gözleri gülüyodu resmen. Allah ayırmasın. Aamin!
Asya kafası öne eğik sessizce:
"Emre b- ben"
"Tamam güzelim utanma sakin ol ve bundan sonra benim ol nolur"
Asyada kafasıyla onayladı.Utanmışa benziyodu.
"Neler kaçırıyorum ben ya?" Sana ne Burkay sa-na-ne!
"Emreyle Asya çıkıyo biliyon mu Burkay" dedi Sıla. Asya'da kafasını kaldırıp:
"Sılaaa sus!" Dedi helal sana yenge.
"Sıla bizde çıkıyoruz farkındaysan" bunu söylemem gerekiyordu.Gerçi geometri dersinde söylemiştik ama bilmiyo ayağına yatıyo salak.
"Yo ne alaka"
Yapma be Sıla nolurr bakışı attım.
"Şakaydı. Çıkıyoruz evet."
Kolumu omzuna atıp kendime çektim. Bana imalı imalı baktı. Emre'de Asya'nın elini tutuyordu. Burkay'ın gözleri bizdeydi. Dayanamadım:
"Burkay neden geldin?"
"Pardon?!"
"Şaka yapıyo kanka" dedi Emre bana sus bakışı atarak. Hee pok şaka.
"Eee hadi girelim artık" dedi Emre Asya'nın elini tutarak.Bende Burkayın gözlerinin içine bakarak Sıla'mın elini tuttum. Baya bi kalabalıktı içerisi. Daha yeni başlamıştı parti oysaki. Sıla'ya döndüm bana bakıyodu.
"Noldu prenses?"
"Biz nerden çıkıyoz pardon"
"Çıkıyoz çıkıyoz benimsin"dedim göz kırparak.Emreyle Asya bakışıp duruyodu. Bizim kadar tatlı olmasalarda çok iyiler. Burki( Burkay) sıkılmış galiba etrafına bakınıp duruyo it!
Erkekler kızları dansa kaldırıyordu. Emre Asya'ya dönüp
"Benimle dans edermisiniz güzel bayan?" Dedi.
Asya kafasıyla onaylayıp kalktı. Asya sarıldıklarından beri bi sessiz utanıyo büyük ihtimal.
Bende Sıla'ya baktım."Hiç bakma öyle beceremem böyle şeyleri"
"Yaa yapma ama prenses sen kendini bana bırak"
Sevimli bakışlar attım. Buna kimsee karşı koyamaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TİRYAKİ
RomanceTiryakisi olunmuş aşklar ve engeller. Aşk engel tanımaz derler, doğru mu? Yazar: SAFİYE VE BUSE