~Kaan'ın Ağzından~
(10:37)
"Emre! Uyan lan çabuk saat 10 olmuş."
"5 dakka dahaa."
"Emre 15 dakika sonra hazır ol. İşimiz var çabuk."
"Ne işiğ?" Ağzını yayarak konuşması beni gıcık ediyor.
"Burkay'ı öldürmeye gidiyoz" diyince zıpladı.
"Kaan sen çok oluyosun ama! Ona zarar verirsen eğer."
"Nolur? Beni öldürürmüsün?"
"Ofhh! Burkayla zorun ne ?"
"Sıla'yı seviyo!" Oha ya tutamadım kendimi. Hemde bağırmıştım. Kahretsin.
"Sen kafayı mı yedin. Burkay öyle biri değil!"
"O yüzden mi onu yicek gibi bakıyo?"
"Kes Kaan!!" Acaba ben mi öyle hissediyorum.Sıla'ya bakan her gözden rahatsız olduğumdan dolayı olan bir şey mi acaba? Hayır! Burkay onu seviyo eminim. Bakışlarından kendini ele veriyo it. Aptal var sanki karşısında anlamıyoz hiç.
"Neyse ya boşversene. Sıla'yı kaçıran adamı bulmam lâzım."
"Bence ondan önce adamın derdi neymiş onu öğrenelim."
"Aynen." Emreye mesaj geldi telefonu açıp baktı. Gözleri doldu. Noluyo lan.
~Emre'nin Ağzından~
Kaan beni uyandırdı. Offf!!
Burkay konusunu konuştuk ve her zamanki gibi tartıştık. O sırada mesaj geldi açıp baktım. Asyam yazmış.
•Gönderen: Güzelim
•Mesaj:Seni kandırdım senden nefret ediyorum. Sen iğrenç bi insansın. Hem baban sizi terketti. Annenle sana dayanamadı heralde. İğrençliklerinize falan. Valla babanı tebrik ediyorum. Zaten seni hiç bi zaman sevmemiştim. Şimdi hayatımdan siktir olup gidebilirsin!!"
N..ne ? Ne diyo bu kız? Hayır bu doğru değil. Bunu yazan Asya değil Asya olamaz. Asya böyle biri değil. Bu konudaki hassasiyetimi çok iyi biliyo. Hayır! Hayır ağlamicam. Gözlerimi tavana diktim . Dolmuşlardı ve yanaklarımdan aşağıya inmeye başladılar. Kaan yanıma gelip omzumu tuttu.
"Dostum iyi misin?"
"A..Asya?"
"Noldu Asya'ya?"
"Bitti."
"Ha? Nasıl? Niye?"
"Benim için bitti!"
"Ney? Anlamadım pardon??"
"Bu konu bir daha ASLA açılmasın!" dedim ve telefonu yatağıma fırlattım,kapıyı çekip çıktım. Bahçeye inip banka oturdum. Evet belki beni sevmemesini kabul edilebilirdim zaten ben onun TİRYAKİSİYİM peşinden koşmaya her zaman hazırım ama benim yarama basmasını affedemem. Ben böyle birinin nasıl bağımlısı olabildim. Bana her şeyi huzur veriyodu. Sesi... Kokusu.. Bal küpü gözleri.. Dokunuşu.. Saçları... Her şeyiyle beni benden alıyordu. O doğallığı şebekliği gülme sebebimdi. Ama ben tanıyamamışım. Bi kız geliyo ama göz yaşlarım görmemi engelliyordu. Bulanık görüyordum. Gözlerimi silip baktım. Gelen benim huzurumdu Asyamdı. Benim her şeyiyle sevdiğim saf temiz kalpli düşünceli beni seven biri olarak tanıdığım kızdı. Ama öyle değilmiş işte. Bu ne yüzle buraya geliyo ? Onu kırmak istemiyorum ne olursa olsun ama cidden damarıma basıldı. Bu konuda hassas olduğumu biliyodu
Ya da ben öyle sanıyodum.
"Sen hangi yüzle yanıma gelebiliyosun ha? Noldu yazarak canını fazla yakamam bide yüzüne karşı söyliyim de öyle canı yansın dedin dimi? Kızım tanıyamamışım lan seni!" Gözlerimden yaşlar süzüldü. Asya niye şaşırmış gibi bakıyo simdi? Böyle bi tepki beklemiyodu heralde. Susucam bişey olmamış gibi davrancam sandı heralde.
"Emr.."
"Sus konuşma! Karşıma çıkma bidaha. Sen ne kadar kırsanda parçalasanda ben sen değilim. Kalbini kırmak istemiyorum." Daha fazla dayanamicaktım. Yurt sahile yakındı. Koşarak sahile indim. Yalnız kalmak istiyordum. Kimseyi istemiyorum. Ya nasıl ya nasıl? Hala inanamıyorum. Ben bu kız için ölüp biterken ona bu kadar çok bağlanmışken nasıl bu kadar düşüncesiz olabiliyo. En hassas noktam lan en hassas! Hayallerimde alıp onu annemle tanıştırmak vardı. Şimdi bırak tanıştırmayı karşısına çıkaramam be. Gerçekten böyle mi düşünüyodu. İğrenç miyiz yani? Yurda gitmek istemiyorum. Kimseyi görmek istemiyorum , hiç bisey düşünmek istemiyorum. Ayaklarımı uzatıp bankta uzandım. Düşüncelerle derin bi uykuya daldım...~Asya'nın Ağzından~
Noldu şimdi? Ne diyo bu çocuk? Şaka falan mı yapıyodu? Ama hiç şaka yapıyo gibi değildi. Onu ilk defa böyle görüyordum. Gözlerinden nefret akıyordu resmen. Anlamıyorum bilmeden bi şey mi yaptım? Yanağımda bi ıslaklık hissettim. Evet akıyordu, göz yaşlarım akıyordu. Göz yaşlarıma hıçkırık eşlik etti. Napıcami gerçekten şaşırmıştım. Evet sadece 1 gün oldu çıkalı. Ama ben ona çok bağlanmıştım..
~Sıla'nın Ağzından~
Attığım mesaja cevap gelmedi. Gelmesini de beklemiyordum zaten. Ne diyebilirdi ki? Böyle olmasını istemezdim ama korkuyorum. Birimize bir şey olmasından çok korkuyorum. Sizin için yapmam gerekiyordu mandalinam. Asya şuan çok kötüdür. Ne konuştular acaba? Asya ben öyle bişi yazmadım demiş miydi acaba? Yanında olmam lazım. Camdan baktığımda karşı yurdun bahçesinde bankta ağladığını gördüm. Ne ağlıyo mu? Emre ne demiştir kim bilir diye düşünürken koşarak merdivenlerden iniyordum. Ahh mandalinam benim. Kaldırıp sımsıkı sarıldım. Ne olduğunu biliyordum ama tabiki Asya bildiğimi bilmiyor. Yine de şimdi bu konuyu konuşmicam. Biraz daha iyi olduğunda kendine geldiğinde ne olduğunu konuşucaktık. Koluna girip yurda odamıza çıkardım.
"Sıla yalnız kalmak istiyorum lütfen bişey sorma."
"Ama.."
"Sıla lütfen." dedi ağlarayak.
"Peki şimdi yalnız bırakıyorum ama şimdilik bak. Konuşucaz mutlaka tamam mı?" yalnız kalması iyi olur o yüzden bende üstelemedim.
"Tamam." dedi isteksiz bi şekilde. Benim yüzümden acı çekiyordu. Ama bunu onun için yapmıştım. Mert Allah seni kahretsin diye düşünürken telefonum çaldı. İti an çomağı hazırla dedim kendi kendime. Mert arıyordu. Açtım.
"Ne var!" dedim sinirli bir sesle.
"Nasıl gidiyo?"
"Ayrıldılar tamam mı istediğin oldu. Mutlu musun?"
"Ya Sıla gercekten amacım ne onu ne de seni üzmek deil asla. Tek amacım Asya. Onu gerçekten seviyorum ondan başka bi şey düşünemiyorum benim olmalı Asya anladın mı o güzel gözleri sadece bana bakmalı ve bunun için de bunu yapmaya mecburdum."
"Senin gözün dönmüş Mert!"
"Evet gözüm döndü Sıla. Asya'yı başkasıyla görmeye dayanamıyorum. Çok seviyorum lan."
" Bak Mert şuan Asya çok kötü. Sayende. Ağlıyo ve ben vicdan azabından ölüyorum senin yüzünden."
"Üzgünüm Sıla. Ama merak etme Emre'yi unutucak beni sevicek çok mutlu olucak. Bu son göz yaşları. İnanıyorum ben."dedi. Aptall!! Yüzüne kapadım teli. Daha fazla dayanamicaktim saçmalıklarına. Bu nasıl aşktı? Sevdiğini yıkan bi aşk. Oysa ki aşk sevdiğinin mutluluğu için çabalamaktır... Asya'nın yanına gittim. Uyumuştu. Yüzü bembeyazdı. Ah be yavrum ya. Üstünü örtüp çıktım odadan.
~Kaan'ın ağzından~
Emre telefonu fırlatıp çıktı odadan . Nere gittiki şimdi? Asya'ya neden kızdı? Off! Sıla'yı aradım. Yoksa kafayı yicem düşünmekten.
"Alo"
"Efendim Kaan?"
"Emre ile Asya'ya noldu prenses?"
"Ayrıldılar."
"Ne şaka mı?"
"Hayır." sesi çok ciddi ve üzgün geliyodu. Ah be prensesim o da üzülüyodu olanlara.
"Prense"
"Kaan lütfen şuan soru sorma bayy."
Yüzüme kapadı telefonu. Off prenses. Nere gider ki bu Emre ya. Nere olabilir nere nere ... Tabi ya sahill. Her kafası attığında kendini sahile atardı direk. Hemen hırkamı alıp çıktım. Sahil yakındı. Etrafa bakındım ve aradığımı buldu gözlerim. Uyuyodu. Bu salak çocuk burda mı uyumuş? Ah Emre ah!! Dürttüm.
"Lan Emre!"
"Ne var?"
"Kalk"dedim, gözlerini açıp yorgun gözlerle bana sonra denize baktı. Bi süre boş bakışlardan sonra denize doğru yürümeye başladı ve her zaman ki gibi denize atlamıştı. Bu çocuk her böyle olduğunda denize mi atlicak Allah aşkına ya! Hasta olucak aptal! Denizden çıkıp yanıma geldi. Yüzü şimdi biraz daha iyiydi.
"Kaan bundan sonra ne Asya ne de bi başkası hayatıma kimseyi sokmicam. Bi kız için bir daha ağlamicam çünkü değmez abi değmez. Tamam mı ve Asya konusunu sakın açma bana annem yeter."
"Sen ağladın mı ki?
"Yani ağladım gibi bişi azcık."
"Neden Emre? Asya naptı?"
"Kardeşim az önce ne dedim ben? Dinlemiyo musun sen beni ha? Bu konu açılmıcak yurda gidelim üşüdüm." Çok yorgun gözüküyodu. Ve bir an önce yurda gitmeliydik yoksa hasta olcak bu manyak."Peki " diyip omzuma elimle vurdum. Gerçekten çok merak ediyorum nolduğunu. Bir günde hemen nasıl ayrıldılar ki? Yurda doğru yürüdük. Prenses camdan bizim yurda doğru bakıyordu. Telefon çaldı. Prenses arıyo.
"Alo"
"Efendim prenses ?"
"Kaan Emre nasıl?" sesi pek iyi gelmiyordu. "Şimdi biraz daha iyi. Sen biliyo musun tam olarak ne olduğunu?"
"Hayır Asya uyuyo şuan konuşacak durumda değil. Neyse kapatıyorum."
"Prenses el ele verip şunlari barıştırsak?"
"Saçmalama!"
"Ne demek saçmalama?" neden böyle bi tepki verdi ki şimdi?
"Yani şey şuan çok üzgünler hem ne olduğunu da bilmiyoruz. Biraz zaman geçsin. Hem onlara bırakmalıyız bence.
"Peki sen öyle diyosan öyle yapalım prenses. Kapatıyorum o zaman görüşürüz.
"Görüşürüz"
Sessizce yürüdük. "Ne dedi Sıla?"
"Asya çok kötüymüş."
"Ben anlamıyorum abi ya. Neden mesajı sanki o atmamış gibi davranıyo ? Hem bitiriyo hem ağlıyo. Neden?"
"Ne mesajı?"
"Off. Neyse boşver ya." Allahım neler oluyo ya? Çıldıvıcamm! Yurda geldik. Emre durup kızların odasının camına bakıyordu. Asya ordaydı. Oda buraya bakıyodu. Biraz bakıştılar sonda Asya gözlerini çevirip gitti. Emre'de duvara tekme atıyordu.
"Ya ben bu kızı anlamakta zorluk çekiyorum. Sorun sensin bide bana suçluymuşum gibi şey ediyo ya."
"Emre ya anlat ya da sus anlamıyorum kardeşim anlamıyorum hiç bisey!"
"Susucam. Hatta bu konuyu tamamen kapatıyoruz bidaha açılmamak üzere."
"Hadi o zaman ." dedim ve yurda doğru yürüdük..
Yarında YB ile gelicez inşallah.
Umarım beğenmişsinizdir 💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TİRYAKİ
RomanceTiryakisi olunmuş aşklar ve engeller. Aşk engel tanımaz derler, doğru mu? Yazar: SAFİYE VE BUSE