ukala dümbeleği :)

2.2K 99 17
                                    

Araba villanın içinde ilerlerken etrafıma bakmaya başladım. Bizim köyün yarısı kadardı burası evin arkasında kocaman bir orman vardı. ve yemyeşil bir arazi. Etrafta duran heykelcikler bile o kadar muhteşemdi ki. Kafamı yanımdaki adama çevirip gülümsedim. Bıyıkları geriye doğru taradığı saçları sevimil yüüz ama aksi bakışları. Tam olarak ta ona benziyordu işte.. Hulusi kentmen. Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Şuan Yeşilçam filmlerindeki kızlar gibiydim. Hülya Koçyiğit’in yerine koydum kendimi. Biraz sonra Ediz hunla tanışacaktım sanki. Ve Ediz hun bana kötü davranacaktı. Bu düşünceler kıkırdamama neden olurken hulus amcanın bana baktığını fark etim. Gülümseyerek ona dönüp yeşil gözlerine bakmaya başladım. Acaba benim babamın gözleri ne renkti. Ya da babamda yaşasaydı şimdi Hulusi Amca gibi mi olacaktı. Sorular beynimde dönerken arabanın durduğunu fark edip aşağı indim. Eve bakarken ağzımı kapatmayı umuyordum. Nasıl olabilirdi bu. Kocaman bir saray yavrusu karşımdaydı. Beyaz ahşap tarzda bir evdi. Hatta bazı odaların pencerelerinin panjurlu olması bile o kadar sevimliydi ki. Etrafıma bakarak daha faza ne görebilirim diye umut ederken Hulusi amcanın koluma girdiğini fark ettim. Ben heyecanlayken o daha çok heyecanlı duruyordu. Evin içine girip etrafa daha merakla bakmaya başladım. Upuzun iki merdivenin olduğu koridorun hemen yanında bir salon vardı. ve bir de. Piyano muydu o? Ve merdivenlerin bitiş yerinden başlayan ama sonunun nereye gittiğini görmediğim odalar. O merdivenlerin daha da uzadığına emindim. Kafamı sağa sola çevirip evi incelerken bir de aşağı tarafa inen merdivenler olduğunu gördüm. Bu ev kaç katlıydı ya da kaç odalıydı* ya da en doğru soru bu evde kaç kişi yaşıyorlardı? Amcamların köy evini düşününce burası gerçekten kocamandı. Hem de fazlasıyla. Biz orada 5 oda -ki ali abinin odasını sonradan yapmıştık- çok fazla derken burası oraya bakarak baya birçoktu. Hulusi amca beni salona doğru sürüklerken kafa işaretiyle yanıma gelen adama bir şeyler söyledi. Ben anlamaz gözlerle Hulusi amcanın yanında ilerliyordum. Çok garpti şuan yaşadıklarım. Ben ölmüş olabileceğini ya da beni istemeyeceğini düşünürken bir anda saray yavrusu eve girmiştim. Belki de bana para verip yollayacaktı. İşte o zaman ne yapacaktım. Klasik Türk filmi repliği gibi

“ben dilenci değilim” deyip evden mi ayrılsaydım. Kafamdaki düşüncelerle antika tarzı koltuklara oturdum. Salonu incelerken hayretle gözlerim büyüyordu. Kocaman bir televizyon ve rahat koltuklar.. Tam ortada duran kocaman bir yemek masası. Bu aile baya kalabalıktı anlaşılan. Evin eşyaların büyüklüğü bana bunu anlatıyordu. Hulusi amcanın beni izlediğini fark edinceye kadar eve bakmaya devam ettim ama gözlerim yaşlı adamın gözleriyle birleşince gülümsedim.

“ beğendin mi evimizi”

“şey.. evet efendim.. Baya kalabalık bir ailesiniz sanırım”

Hulusi amca bu sözüme gülerken ben nerede yanlış yaptığı düşünüyordum.

“ valla baya kalabalık sayılmaz yavrum.. Biz sadece –“

“baba”

Gelen sesle Hulusi amcanın sesi kesilirken bende sesin geldiği yere baktım. Bu oydu. Bu olamazdı! Taksimi çalan ukala herif buradaydı. Ve o az önce Hulusi Amca’ya baba mı demişti? Hızla ayağa kalkarken taksi hırsızı da umursamaz bir şekilde bana bakıyordu.”

Sen osun” dedim gözlerimi kısarak. Hesabını soracaktım. O anda orada kalmamın hesabını ona soracaktım

“ “af ederiniz anlamadım! Baba küçük hanım kim?”

Hulusi amcada şaşkınlıkla ayağa kalkıp bize bakarken benim kaşlarım hala çatıktı. Bu herif benim taksimi çalmıştı. Hem de beni rezil ederek! Küçümseyerek!

“ “hayat kızım sen baranı nereden tanıyorsun?”

Adının baran olduğunu öğrendiğim ukala dümbeleğine ters ters bakarak Hulusi amcaya döndüm.

SALINCAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin