izmir ve hulusi kentmen bıyığı :)

2.2K 105 7
                                    

Önümde duran kanımla ıslanmış kâğıt parçalarına, aldığım kitapların üzerinden kalan parama ve eşyalarıma bakıyordum. Şuan neye karar vermiştim onu bile bilemiyordum ki. Aklıma gelen sorular vardı ve ben sadece önümdekilere bakıyordum. Belki de Hulusi amca taşınmıştı oradan. Ya da ben oraya gidince “hadi be oradan” deyip yollayacaktı beni. Veya en köyü ihtimalle ölmüştü babamın beni bıraktığı kişi. O zaman ne yapacaktım ki. Ya da nereye gidecektim. Buradan bir kez çıktım mı geri dönemeyecektim ki. Yengem zaten beni buradan göndermek için fırsat kolluyordu gidip geri dönemezdim ki buradan. Ellerimi saçlarıma geçirmek için hareket ettirdiğimde sızlayan avuç içime ters bir bakış atıp elimi sıkmaya başladım. Az önce kesilmişti ve ben kanı durdurmak için bir şey yapmamıştım. Kan her yere dağılmıştı işte. Masada duran siyah yemeniyi elime sararken bir taraftan da düşünmeye başlamıştım. Ben ne yapmalıydım? Elimde kalan paraya bakınca yüzümü buruşturdum. 20 lirayla nereye nasıl gidebilirdim ki. Ya da İzmir’e bu kadar parayla gidebilir miydim?    Hasrete söylesem ondan borç alsam.. Gerçekten kaçmama yardım eder miydi acaba. Kafam iyice allak bullak olmuş halde yere çöküp kâğıda bakmaya başladım. Babam neden beni bu adama emanet etmişti ve nasıl bilmişti bu adamın beni kabulleneceğini mektubu baştan sonuna kadar bir kez daha okuyup içindeki kelimelerden anlamlar çıkarmaya başladım. Aliyle evlendireceklerini bilmişti babam.

EĞER ŞUAN SENİ ALİYLE EVLENDİRMEK İSTYORLARSA DURMA YAVRUM ORADA. GİT KAÇ!

Böyle demişti mektupta. Neden kaçmamı istemişti peki. Ve Hulusi amcadan başka kimseye güvenmemem gerektiğini söylemişti. Ama bu adamı hayatımda hiç görmemiştim ki nasıl tanıyabilirdim . Aklımdakiler beni iyice yormuştu ve ben kararsızlıkta kalmıştım. Gözlerim artık uyu diye bağırırken ben direniyordum. Kafamdakileri çözmeden uyumayacaktım.

“ hayatım! Benim güzel gözlüm. “

Karşımda gördüğüm kadına bakarken sanki aynaya bakıyormuş gibi hissediyordum. Başındaki beyaz yazma ve üzerindeki bembeyaz kıyafetlere ben duruyordum tam karşımda.

“ sen. Sen kimsin? “

“hayatım. Benim yaşamadığım günlerim. Güzel kızım. Git buradan. Şu mendebur kadını çekme git. Ve inan o adama. O adam senin baban gibi olacak. Sen o adamla tadacaksın her şeyi. Ve inan kızım. Bizim yanında olduğumuza inan”

 Sabah gözlerimi açarken boynum ve elim sızlıyordu. Yatağın kenarında elimde babamın mektubuyla uyuyakalmıştım. Rüyamda gördüğüm kadın kimdi peki? Neden bana öyle söylemişti. Buradan gitmem gerekiyordu anlamıştım ama neden bu kadar ısrarla bu geliyordu gözümün önüne. Yavaşça ayağa kalkarken bu seferde belimdeki sancıyla yüzümü buruşturdum. Hangi akla hizmet yerime yatmamıştım ki zaten. Yavaş hareketlerle dolabıma yürüyüp üzerime geçirdiğimi kıyafetlerimle mutfağa doğru ilerledim. Yengem her zaman olduğu gibi yine asık suratıyla işlerine gömülmüşken masada duran çaya baktım. Kahvaltıya beklenmezdim zaten. Yengem masaya bıraktığı çay ve benim için ayırdığı kahvaltılıklarla yemeği yer sonrada ona yardım ederdim. Onun bazen beni sevdiğini düşünmüyor değildim. Ne kadar soğuk davransa da bazen üstümü örtmeye gelirdi. Bunu hissederdim ama neden benden bu kadar uzaktı bilmiyordum. Masaya geçip benim için konulan çayı yudumlarken evdeki soğuk rüzgârların nedenini az buçuk tahmin edebiliyordum. Benim ve ali abimin evliliği..

“ yenge”

Derken bir anda tabakların şıngırtısı durdu. Yengem bulaşığı yıkamayı bırakıp beni dinlediğini gösterince yutkundum. Belki d bundan sonra daha fazla nefret edecekti benden ama umurumda değildi.

“ ben dün duydum sizi”

“ ney duydun?”

“ ali abim ve ben”

SALINCAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin