şeker isteyen çocuk..

2K 107 24
                                    

Bazen hayatta öyle yerlerde oluruz ki biz bile anlayamayız neler yaşadığımızı. En dipteyken en yukarıya çıkmak ya da en yukarıdayken bir anda kendimizi uçurumun dibinde bulmak. Buna hayat deniliyordu işte. Bizim yaşadığımız anlık duygulara anlık heyecanlara ya da anlık olaylara.. Hayat o kadar garip bir şeydi ki bana göre.. Yorulmuşluğun bıkmışlığın ve tükenmişliğin anlamıydı. Tıpkı adım gibi... Benim gibi... Ama bir anda hayatıma garip bir basamak geldi ve beni olduğum yerin birkaç metre yukarısına çıkardı. Bıkmış bitmiş tükenmiş bir yaşantıma yepyeni bir anlam kazandırdı. Yani artık sabah kalktığımda acaba bugün ne yaşayacağım sorusunu sordurmaya başlattı. Eskiden her sabah kalktığımda yengemin kurduğu sofrada yediğim birkaç parça yemek ve zorla ikna edip okumaya çalıştığım okuluma gitmek dışında bir şeyler yaşamamıştım. Ve bir sabah kalkıp buraya yeni şehrime geldim. İzmir.. Yeniliklerimin şehri. Önce yeni bir aile sonra yeni bir okulum oldu ve ardından yeniliklerim gelmeye başladı. Ve şimdide yepyeni bir anlaşma gözlerimin içine baka baka karşımda duruyordu. Benim bu şirketin sahibi olduğuma dair anlaşma. Baranın belki de senelerce elde etmek istediği ama benim bir gecede ellerimde olan şirketin anlaşması. Sayılar yazılar isimler.. Karmakarışık bir hayat. peki ya benim istediğim.. benim elimde olmasını istediğim şey ne? Sorular kafamda dönerken ben sadece bir kağıt parçasıyla bakışıyordum. Tıpkı bir hafta önce babamın mektubuna baktığım gibi.

Baranın odasındaki koltukta elimde kağıtla bomboş bakınıyordum. Ne tepki vereceğim ya da Baran’ın ne tepki vereceği muammaydı. Harunsa sessizce başımda dikliyor ve muhtemelen benim ne yapacağımı kestirmeye çalışıyordu. Haklıydı o da. Bir anda bomba gibi hayatlarına gelmiştim. Şirketin benim olduğunu öğrenmiş ve hayatlarını altüst etmiştim. Baransa sessizce yatağa çökmüş ellerini başının önüne almış bekliyordu. Benim gibi onunda düşündüğünü biliyordum ama daha önemli olan şey ne düşündüğüydü? Ne düşünüyor kafasında neler dönüyordu. Benim aklımda olanlar onunda beyninde yankılanıyor muydu? Peki ya ben? Parayı istemiyorum diye bağırırken şimdi bu anlaşmayı kabul mü edecektim. Baranla evli olmak! Baranın karısı olmak! Onunla olmak! Nasıl da garip geliyordu kulağıma. Olamayacak bir hayal, imkânsızı düşlemek kadar saçma.

“saçmalık”

Uzun zaman sonra çıkan sesim boğazımı yırtıyormuş gibi çıkmıştı. Konuşmayı unutmuş gibiydim. Ya da nasıl tepki vereceğimi bilemediğim için sesimi düzgün tutmaya çalışmıştım. Baran uzun zaman sonra ağzımdan çıkan tek kelimeyle bana bakarken Harun da ellerini göğsünde kavuşturmuştu.

“bu çok saçma değil mi sizce de? Neden sadece baranla evlenebiliyorum”

Baranın kaşları çatılırken Harun boğazını temizleyip barana baktı. İkisinin de kafası karışmıştı büyük ihtimalle. Baran ayağa kalkarken bende ona bakmaya devam ettim. Haklıydım. Neden sadece barandı bu evleneceğim kişi. Başkasıyla da evlenebilirdim. Belki de ben hisselerimi başkasına devretmek isteyecektim.

“Hulusi amca hisselerin başkasına gitmesini istememiş olabilir”

Harun’un sesi kulaklarıma dolarken Baran da ayaklanmıştı. Bir bana bir de Harun'a bakarken yüzü hala ifadesizdi. Ne düşünüyordu ne hissediyordu anlayamıyordum. Kızgın mıydı ya da düşünceli anlaşılmıyordu. Dudaklarını yalayıp ellerini birbirine geçirdi. Parmaklarının arasında gelen seslere bile daha dikkatle bakıyordu. Sanki bir yerde bir ilham alacak ve bana anlatacaktı.

SALINCAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin