Multi- DilbaİYİ OKUMALAR.......
Azat Ağa'dan
Şirkette işleri bittirdikten sonra arabama binip konağa gitmek için yolla koyuldum. Ben kim miyim?
Ben mardin ağalarından Azat Zaloğlu. Mardinde ileri gelen eşiretlerden biride bizim aşiretimiz. Zaloğlu aşireti. Mardin' in yarısı bizimdir.
İki yıl önce havini çarşida görüp aşık olmuştum. Aşkım karşılık bulunca havin ile evlenmeye karar verdim. Havini ailem ile tanıştırıp evleneceğimizi söyledim. Annemler pek sıcak bakmasalarda kabul etmek zorundalardı. Benim sözümün üstüne kimse söz söylemeye cesaret edemez. Ama ne varki iki yıldır evli olmamıza rağmen hala bir çocuğumuz olmadı. Gitmediğimiz doktor kalmadı. Hepside aynı cevabı verdiler. Sorun havindeydi.Zaloğlu aşireti için bir çocuk şart. Bir aydır sırf sevdiğimin üstüne kuma gelmesin diye savaşıyorum aşiret büyükleriyle. Ne zamana kadar böyle gider bu hiç bilmiyorum. Bildiğim tek birşey var oda havini deli gibi sevdiğim. Kuma gelmemesi için ne kadar uğraşsamda bunun olacağını ikimizde biliyoruz. Havin ne kadar belli etmemeye çalışsada üzüldüğünü biliyorum. Kim üzülmezki? Kim kocasını başka bir kadın ile paylaşmak isterki? Hiç kimse.
Düşüncelerimden sıyrılıp arabayı konağın biraz ilerisine park ettim. Arabadan inip konağa yürüdüm konağın kapısını çalıp açılmasını bekledim. Her zamanki gibi kapıyı güzel karım havin açtı. Her gün işten geliş saatimde beni kapıda karşılar. Havinimin açtığı kapıdan içeri geçtim."Hoşgeldin miremîn (kocacığım).
"Hoşbuldum yavrum. Babamlar geldimi?
"Geldiler. Salonda oturuyorlar."
"Tamam güzelim"
Önde ben arkamdan havin avlundan geçip salona gittik. Salona girdiğimizde sofra kurulmuştu. İçeri girmemle bizimkilerde ayaklanıp masaya geçtiler. Babamın affiyet olsun demesiyle yemeğimizi yemeye başladık.
Masadaki sesizliği babamın konuşması bozdu."Azat oğlum yemekten sonra çalışma odasına geç konuşacaklarımız var."
"Peki baba."
Konuşmamızın ardından sesizce yemeğimizi yemeye devam ettik. Yemekten sonra babam önde ben arkadan çalışma odasına gittik. Babam masaya geçip oturunca bende masanın karşısındaki tekli koltuğa oturdum. Aramızdaki sesizliği babam bozdu.
" oğlum biliyorsunki havin bize bir torun veremiyo. Bu allah'ın taktiri birşey dememiz uygun olmaz ama bu aşiretin soyunun devam etmesi gerek bunu sende biliyorsun. Kısa zamanda havin'in üstüne kuma getirip evlat sahibi olman lazım oğul."
Babama saygısızlık yapmamak için sustum. Konuşması bittiğine göre sıra bende.
"Baba ben karımı çok seviyorum. Mardin bile aşkımıza şahit. Bu eve kuma falan girmeyecek. Olurda girerse cesedini çıkarırım bu evden. Torunmu istiyorsun, yada soyunun devam etmesini mi istiyorsun o zaman hazarı yada sameti evlendir."
Bağırmaktan artık boğazım ağrıyordu. Kapıyı hızla çarpıp çalışma odasından çıktım. Merdivenleri inip konak kapısına hızlı hızlı yürüdüm. Arkamdan havin' in seslenmesini bile umursamadım. Eğer havinle şimdi konuşursam onun kalbini kırıcaktım ve bu en son isteyeceğim şeydi. Kapıdan çıktığım gibi arabaya binip mardin tepesine sürdüm arabayı. Bu aralar bana iyi gelen yerdi mardin tepesi. Mardin tepesine gelince arabayı durdurup indim. Mardin şimdi ayaklarımın altında.
Nice ölümler nice kanlar döküldü bu Mardin şehrinde. Kimsenin umrunda olmadı. Mardin aşıkları ayıran bir şehir. Mardin dıştan güzel. İçten kan kokusu yakar genzimizi. Havin ile bizim sonumuz olmayacak. Onu hep sevicem. Kuma gelse bile ...
İki saat daha mardin tepesinde durduktan sonra arabama binip konağa sürdüm. Zamanın getireceği acıları bilmeden.
Konağa geldikten sonra arabayı durdurup anahtarı korumaya verip başka bir korumanın açtığı kapıdan avluya girdim. Merdivenlerden çıkıp havin ile bizim odamıza gittim. Odaya girdiğim zaman havin koltukta beni beklerken uyumuştu. Yanına gidip biraz sevdiğimi seyre daldım. O kadar güzel o kadar masumki onu incitmekten korkuyorum. Havin'i uyandırmadan kucağıma alıp yatağa götürdüm. Yatağa yatırdıktan sonra üzerimi değiştirip bende yanına uzandım. Havin'i kendime çekip başını göğüsüme yasladım. Burnumu saçlarına yaslayıp müptelası olduğum kokusunu içime çekip ciğerlerimin bayram etmesini sağladım. Onun o gül kokusu beni benden alır. Biraz daha kokusunu içime çekip bende gözlerimi kapatım kendimi uykuya bıraktım.Yanağımda hissettiğim dokunuşlarla gözlerimi güne açtım. Havin'e baktığımda oda bana bakıyordu. Uzun süre bakıştıktan sonra onu biraz daha çekip yüzlerimizin arasında iki santim bırakacak şekilde dudaklarına eğildim. Sevdiğim dudakları öpmeden önce sevgimi fısıldadım ona.
"Seni Seviyorum"
Uzun süre sevdiğim dudaklarını öpükten sonra ikimizde nefes alalım diye geri çekildim. Anlımı onun anlına yaslayıp nefes almasını sağladım.
"Seni Seviyorum meremin."
Bu kelime için canımı bile veririm be kadınım. Tekrar dudaklarına eğilip bir öpücük bıraktıktan sonra geri çekildim. Eğer devam etseydim daha ileri gitceğimizi bildiğim için geri çekildim. Saate baktığımda saat sekize geliyordu. Yarım saat sonra kahbaltıya incektik zaten.
"Güzelim hadi aşağıya inelimde kahvaltıya gecikmeyelim."
"Tamam meremin."
Havin ile hazırlanıp aşağıya indik. İndiğimizde sofra hazırdı. Oturduğumuzda babamın affiyet olsun demesi ile kahvaltıya başladık.
Kahvaltıdan sonra erkekler hazırlanıp şirkete geçtik.
*************
Şirkette işlerle ilgilenirken. Odamın kapısı çalmadan açıldı. Başımı kaldırdığımda babam olduğunu gördüm. Yerimden kalkıp babamın oturmasını sağladım. Bende masanın karşısındaki deri tekli koltuğa oturdum."Hoşgeldin baba."
"Hoşbulduk oğul. Seninle birşey konuşmaya geldim."
"Baba kuma meselesiyse hiç başlama."
"Dinle oğul. Bugün dedikodular çıkmış. Senin kısar olup ağalığı hak etmediğin konusunda. Eşiretinde kulağına gitmiş. Eğer aşiretimize bir evlat vermezsen aşiretimizi kaldıracaklarını söylediler. Ben senin büyüklerimizin bu zamana getirdiği aşiretimizi bitirmene izin veremem. Eğer kumayı kabul etmezsen hakkımı sana helal etmem bilesin"
Babam odadan çıktıktan sonra camın önüne gidip dışarıyı izlemeye başladım. Ne yapcaktım şimdi. Kuma gelirse havin'im ne yapardı. Dayanamazdıki buna. Kabul etmekten başka çaremde yoktu. Odamdan çıkıp babamın odasına gittim. Kapıyı çalıp babamın 'gel' demesiyle içeri girdim. Babamın konuşmasına izin vermeden konuşmaya başladım.
"Kabul ediyorum kuma gelsin. Ama şunu bilki o kadın sldığı her nefesin hesabını acıyle vericek. O kadına bu dünyayı zehir edicem."
Kapıyı çarpıp odadan çıktım. Park yerine gidip arabaya bindiğim gibi mardin tepesine sürdüm. Tepeye geldiğim gibi arabadan inip manzarayı seyretmeye başladım. Artık bu tepe bile bana huzuru vermiyor. Koskoca Mardin de sığınacak bir yer bulamıyorum. Sevdiğimin kolları bile huzur vermiyo çünki onun benden daha çok huzura ihtiyacı var. Düşüncelerimden telefonumun çalması ile çıktım.
"Efendim hazar"
"Abi babam eve gelsin kızı istemeye gitcez dedi."
"O kadar çabuk ha"
"Evet abi"
"Yengen! O nasıl?"
"Odasında abi."
"Biliyormu?"
"Evet abi."
"Tamam geliyorum."
Telefonu kapatıp arabama atlayıp konağa sürdüm arabayı. Konağa geldiğimde içeri geçmeyip onları dışarda bekledim. Eğer içeri girseydim çıkamazdım. Havin'imi bırakamazdım. Çok geçmeden babamlarda geldi. Onların gelmesiyle yola çıktık. istiyceğimiz ızın evine geldiğimizde arabalardan indik. İçim sıkılıyor. Nefes alamıyorum gibi. Babam kapıyı çaldığında birkız kapıyı açtı. Demek hayatımın içine eden bu kız haa. Benden çekiceği var merak etmesin. El öpme faslından sonra bizede 'hoşgeldiniz' dedi. Yüzüne öfkeli bir şekilde bakıp içeri geçtim. Tanışma faslından sonra o kız salona kahvelerle girdi. Kalvelerden sonra babam kızı istediğinde ses geldiğinde o tara döndüm. O kız elindeki tepsiyi düşürmüştü. Aptal kız ne olacak. Bayıldığında ağzından çıkanlarla şaşırdım. 'K-kuma mı' ne yani bu kız kuma olacağını bilmiyormuydu. Kumalığı kabul etmemişmiydi. Neler oluyor burda?
*****BÖLÜM SONU*****
Merhaba arkadaşlar. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Herşey için teşekkür ederim. Sonraki bölümde görüşmek üzere. Hatalarım olduysa af olaa.
![](https://img.wattpad.com/cover/107427636-288-k673337.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA
Fiction généralekısacık bir anda azat ağa ile göz göze geldik. mavi okyanusları beni sanki dibe çekmek ister gibi bakıyor. o kadar öfkeli bakıyorki beni öldürmek ister gibi. ama benim bir suçum yokki. hatta aralarında en masumu benim. ben istemedim kuma olmayı. ben...