İyi okumalar arkadaşlar. Nihayet bölümü atabildim. Kusura bakmayın ne olur çalışıyorum ve inanın eve o kadar yorgun geliyorum ki anlatamam. Bölümü gecikmeli olarak atabilirim bunun için ne olur bana kızmayin. Sizden istenilen tek şey biraz anlayış. Neyse ben sizi bölüm ile baş başa bırakıyorum.
(Dilba)
Sabah sıcaklamam ve enseme değen ılık nefes ile gözlerimi güne açtım. Ilık nefes mi dedim ben? Hızla yataktan doğrulup arkamı döndüm. Azat bana arkamdan sarılmış bütün gece uyumuşmuydu yani? Azatı uyandırmadan yataktan ayaklarımı sarkıttım. Çıplak ayaklarım soğuk zemine değince vücudumdan hafif bir titreme geçti. Hala vücudumda ağrılar vardı. Acaba azata söylesem havinin beni ittiğini bana inanırmıydı? Cevap basit tabikide 'hayır'. Çok fazla düşünmeden yorgun bedenimi yataktan kaldırıp banyoya ilerledim. Banyoda islerimi bitirip odaya geçtim dolaptan uzun bir elbise çıkarıp üzerime geçirdim. Arkamı dönmem ile azat ağa ile göz göze geldim. Pis fırsatçı ne olacak. Azat ağa yataktan kalkıp banyoya girdi. Bende ağrılarıma aldırmadan yatağı topladım. Azat ağa banyodan çıktıktan sonra üzerine siyah takım elbisesini geçirdi. Odadan o önde ben arkada dışarı çıktık. Merdivenlere geldiğimizde havin ile karşılaştık. Onları umursamadan aşağıya indim. Masa hazırdı. Boş bir sandalyeye oturup kahvaltıya başlanmasini bekledim. Ağrılarım yüzünden hareket dahi etmek istemiyorum. Ama bunun hesabını havine soracaktım.
"Dilba kızım nasıl oldun?"
"İyiyim ana biraz ağrım var o kadar geçer oda."
"Tamam kızım sen iyi oldu. Gerisi önemli değil."
"Dilba?"
Azatin bana seslenmesi ile ona döndüm.
"Efendim ağam."
"Hazirlan bugün bağ evine gideceğiz."
Ben daha cevap vermeden berzan ağanın konuşması ile onları dinlemeye koyuldum.
"Oğlum o nerden çıktı şimdi."
"Dilba için iyi olur diye düşündüm baba biraz tatil yapmış olur."
"Tamam o zaman oğul iyi düşünmüşsün. Gidin iyi olur gelinimede iyi gelir bağ evi."
Ben ise herseyi ağzım açık dinliyorum. Azat ağa beni bağ evine mi götürecek yanlız ve havin olmadan hemde. İçimdeki bu sevince Bur anlam veremeyerek kahvaltıya devam ettim. Kahvaltıdan sonra odaya çıkıp kendim ve azat için küçük bir bavul hazırladım.
"Dilba hazırmı herşey?"
Arkamdan gelen azatın sesi ile ona döndüm. Konuşmadan sadece başımı evet anlamında salladım.
"Hadi o zaman biran önce gidelim."
Yine konuşmadan sadece başımı tamam anlamında salladim. Tam kapıdan çıkmak üzereyken aklima gelen şeyle azat ağayı kolundan tutup durdurdum.
"Ağam Havin ne olacak."
"Bu seni ilgilendirmez dilba çok konuşmada düş önüme beni delirtme."
Bende tam azat Ağa nerde diyecektim. Kendisi kısa bir aradan sonra aramıza katılmış bulunmakta. Mendebur suratlı ne olcak.
Azat Ağa'nın odadan çıkmasıyla bende arkasından ilerledim. Merdivenleri inmeye başlamışken merdivenlerin sonunda havinin kızgın bir surat ile bizi beklediğini gördüm. Hadi bakalım başlıyoruz.
"Azat sen bunu bana nasıl yaparsın. Beni bırakıp nasıl bu kız ile tatile çıkarsın ben senin karinim o kız değil."
"Kes sesini Havin sen nasıl benim karimsan dilbada benim karım. Şimdi çekil git gözümün önünden."
"Aa-azat sen ne diyorsun?"
"Ne dediysem o."
Azatin kolumdan tutup beni konaktan çıkarmasıyla ancak kendime geldim. Azat az önce resmen havine bağırdı ve beni karısı olarak gördüğünü söyledi. İnanamıyorum. İkimiz de konuşmadan arabaya bindik. Azatin arabayı calistirmasiyla kafamı cama yaslayıp yolu izlemeye başladım.
İki saatin sonunda dağ evine geldik sonunda. Bu süre boyunca ikimiz de hiç konuşmadık. Arabadan inip azati beklemeye başladım. Azatin da yanıma gelmesiyle eve doğru yürümeye başladık. Dağ evi çok güzel. Her tarafı yeşilliklerle dolu. En azından kisada olsa burada biraz nefes alıp kendime Havin ile mücadele etmek için güç toplarim.
"Dilba hadi eve gir artık akşama kadar seni mi bekliycem kadın."
Azatin resmen böğürmesi ile yerimden sıçradım. Kendime gelip azatin peşinden bende içeri girdim. Dağ evi olduğu için içerisi biraz soğuktu. Azat hemen şöminenin yanındaki odunlari alıp şömineyi yakmaya başladı. Bende aciktigim için mutfağı bulma yolunda ilerlemeye başladım. Sonunda mutfağı bulunca hemen dolaba ilerleyip kapağını açıp içine baktım. Buz dolabı resmen ağzına kadar doluydu. Biz gelmeden önce doldurmuş olmalılar. Bende kollarımı sivazlayip yemek yapma işine koyuldum. İki saatin sonunda yemekler hazırdı. Masayı da hazırlayıp azatı da mutfağa çağırdım. Karşılıklı sessiz bir şekilde yemeklerimizi yemeğe başladık. Yemekler bitince azat ayağa kalktı.
"İşin bitince üst kattaki odaya gel dilba."
"T-tamam ağam."
Azat hiç bir şey demeden odaya çıktı. Bense oturduğum yerden tir tir titriyordum. Ben tekrar aynı acıları çekmek istemiyorum ki. Azat tekrar Havin üzüldü diye açısını benden mi çıkaracaktı. Masayı toplayıp bulaşıkları bulaşık Makinesine yerleştirip yavas adımlarla yukarı çıkmaya başladım. Yatak odasıni bulunca kapıda bir kaç saniye bekledikten sonra kapıyı yavaşça açıp içeri girdim. Yatağa bakınca azatin yatakta uzanmış bir şekilde tavana bakarken buldum. İçeri bir adım daha atıp kapıyı yavaşça arkamdan kapattım. Azatin yanına gitmeye çok çekiniyordum açıkçası ne yapacağını kestiremiyordum. Kim bilir belki de bana çok kızacak hatta bağırıp çağıracakti bunu bilemezdim. Azat yataktan yavaşça inip yanıma gelmeye başladı. Elini uzatıp yanağımı yavaşca sanki incitmekten korkar gibi okşamaya başladı. Ama bilmediğim şey ise duyacaklarımın beni daha çok şaşırtacağı.
" Her şeyi biliyorum dilba. Seni merdivenlerden Havin itti. Ama anladığım bunu benden niye sakladığın?"
"Ağam b-ben yani şey ben."
"Dilba güzelim evveleyip geveleme de anlat hadi."
"Doğru ağam ama eğer ben sana bana yapılanları anlatsaydım sen bana inanmazdin üstelik Havin ne anlatır ise sen de ona inanırdın. Yalan mı söylüyorum sence ağam. Sen beni hiç bir zaman önemseyipte umursamadın."
"Özür dilerim dilba ikinize de eşit davranmadım. Onu hep senden üstün tutum. Özür dilerim dilba artık ikinize de eşit davranıcam söz veriyorum. Gel şimdi yeni bir başlangıç yapalım."
Azatin dedikleri ile ben resmen şok olmuştum. Yapabilir miyim ki ona bir şans vere bilir miyim. Yapılan onca şeyi sineye çekebilirmiyim ki. İşte bunu hiç bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA
General Fictionkısacık bir anda azat ağa ile göz göze geldik. mavi okyanusları beni sanki dibe çekmek ister gibi bakıyor. o kadar öfkeli bakıyorki beni öldürmek ister gibi. ama benim bir suçum yokki. hatta aralarında en masumu benim. ben istemedim kuma olmayı. ben...