"Eliz'in amacının ne olduğunu biliyorum. İç savaş başlatmak. Bizi Ateş Kraliyet'ine hapsetti çünkü aramızı bozmak istiyordu. Büyük ihtimalle arşive girmek için izin alamayacağımızı düşündü. Ancak bunun işe yaramayacağı ihtimali de vardı." Manas'ın cümlesinin noktası oldum. "Bu yüzden İris'i ve Lina'yı yanına aldı. Ona gitmemizi sağlamak için. Ama ben hastalanınca abim ve İrem sizle onları kurtarmak için gitmedi. Bu yüzden Eliz ona ulaşamadı, şantaj yapamadı. Sizi mahzene hapsetmesiyle İrem'i getirmeyi başardı. Ama abim yoktu." sustum ve Manas'ın anlatmasına izin verdim. Taşlar yerine oturuyordu. "Ama uzun süre ortalarda olmazsak Uraz'ın bizi aramak için geleceğini biliyordu. Hele ki sen de yanımıza kaçınca. Bu yüzden karşımıza o saçma duvarı çıkardı. Ve Uraz geldi." susup omuzlarını dikleştirdiğinde daha çok kendi kendime "Ve İrem'i zehirleyerek abime bir anlaşma önerdi ve şantaj yaptı. Ancak başarısız olunca Manas ya da Melodi'ye zarar vermesini istedi çünkü bu da bir savaş için yeterli bir sebepti." diye mırıldandım. "Aynen öyle yaptı." Manas'la göz göze geldik. Geceyi burada, Toprak Krallığında geçirmiştik ve sabah Manas bizi meclisle karşılamıştı. Eliz'i yakalayana kadar dinlenmeyecek ve dinlenmemize izin vermeyecek gibiydi. "Sıktıysam kusura bakmayın siz bunu daha önce çözdüğünüz için sıkıcı gelmiş olabilir." Tüm meclisin bakışları Manas'ın bakışlarının odağı olan abim ve İrem'e döndüğünde kaşlarım çatıldı. "Başarısız olmuş bir planı tekrar incelemenin ne faydası var?" dedi İrem umursamazca. "Yani daha önce bunu biliyordunuz ve anlatma gereği duymadınız." Manas'ın cümlesiyle kaşları çatılan taraf İrem'di. "Ben öyle söylemedim."
"Aksini de söylemedin." dedi Manas sakince. "Ne zamandan beri bir varsayım oluşturduğumuzda sana rapor veriyoruz?" İrem için aynı şeyi söylemek pek mümkün değildi. "Yeter bu gereksiz kavgalarınız. Bu sadece bizi Eliz'e istediğini vermeye yaklaştırıyor." dedi abim. "Bunu çözüp bize anlatmamanız da öyle." dedi Manas sitemle. "Üç hafta önce vurduğun, kız kardeşini rehin aldığın kişinin ve onların en yakınlarının her şeyini sana anlatmasını bekleyemezsin." dedi sütlü çikolatam. "Aynı zamanda geçmişi de değiştirmezsin ama geleceğinin ondan daha iyi olmasını sağlayabilirsin." dedi abim, İrem'in ara bulmaktan uzak tutumuna anlam veremeyerek. "Evet, geçmişten ders alarak yaparsın bunu." dedi İrem buz gibi bir ses tonuyla. Dün gece Toprakların bizden eskisi kadar nefret etmediklerini düşünen kıza saatler içinde ne olduğunu çözmek zordu. "Geçmişten almamız gereken bir ders varsa o da birlik olmamız gerektiğidir. Bunlar senin sözlerin." dedim İrem'e bakarak. Ayakta olan Manas konuşurken aynı şekilde ayakta olan İris de onu izliyordu. "Bakın, hepimizin amacı aynı. Eliz'i durdurmak. Ondan hepimiz nefret ediyoruz çünkü hepimize büyük hasarlar verdi. Ondan intikam almamız gerek." dedi Manas gözleri meclisteki yüzleri tararken. Abim gözlerini kısarak "İntikam. İhtiyacımız olan bu. Neredeyse İrem'i öldürüyordu. İntikam almam gerekiyor." dedikten sonra İrem'in babası Akad'la göz göze geldi. Abim ne kadar sevimli sevimli baksa da Hava Kraliyeti'nin kralı abime biraz kızgın, oldukça da şaşkın bakıyordu. Elbette abim ve İrem'in çok yakın olduğunu biliyordu. Ama her zaman kızının abimi ölen abisinin yerine koyduğunu düşünürdü. Eh, düğünlerinde yapacağı konuşmada bu konudan bahsedebilirdi. "Yani lafın gelişi öyle İrem diyesim geldi, yoksa hepimize zarar verdi değil mi?" Meyra "Kesinlikle." derken İrem babasının duyamayacağından emin olduğu an Meyra'ya "Yalnız benden bahsediyor." diyerek göz kırptı. Manas "Dikkat edin. Ne zaman dört kraliyet bir yerde toplansa ya Eliz'i ya da yardımcısı Lina'yı orada görüyoruz. Her an karşımıza çıkabilir bile. Bu yüzden onun gözüne sokarak bir yerde toplanıp, ona güzel bir karşılama hazırlamalıyız. Anlıyorsunuz değil mi? Onu tuzağa düşüreceğiz. İki gün sonra Su Kraliyeti prensi Savaş'ın taç takmasını istiyorum. Çünkü durduk yere dört kraliyet bir salonda birleşse, bu durumdan şüphe duyulacağına eminim. Buradaki çoğu krallık birbirleriyle düşman olduğu için şüphe duyacaktır. O yüzden tüm krallıkların toplanması zorunlu olan taç takma baloları kusursuz bir plan. Eliz ve Lina bu durumda asla şüphe duymaz." Herkes ona katılırken Su Kraliyeti'nin kraliçesi İlda konuşmaya başladı. "Zaten Savaş'ın taç takma zamanı gelmişti." abim "Aah.. Bunca yaşlı kişinin arasında yalnızca benim genç bir kral olmam hoşuma gidiyordu. Şimdi niye Savaş kral oluyor ki?" dedi. Abimin hareketlerini gördükten sonra genç krallara karşı bir tutum sergilemeyen Su Kraliyeti bir an Savaş'ı kral ilan etmekten vazgeçecek sanmıştım. "Eliz'i yakalayınca ne olacak?" soruma karşı kimseden ses çıkmayınca kaşlarım çatıldı. "Ona bir şans vermiştiniz." diyerek sessizliği ilk bozan İris oldu. "Şans mı? Evet, elinden her şeyini alıp git bir köşede nefes al dedik." isterik bir kahkaha attım. "Onu öldüremezsiniz! Abi bunu yapamazsınız!" şaşkınca toplantı salonundaki yüzlere baktım. Kanar... O annesine kavuşmadan ölürse ben de ölürdüm. "Ne yapılması gerekiliyorsa onu yaparız." dedi abim bir bıçaktan daha keskin kelimeleriyle. Konuşması için İrem'e kaş göz yaptım. Sonuçta Eliz benim için neredeyse bir anneyken onun için onu nerdeyse öldüren kişiydi. Onun sözleri daha etkili olabilirdi. "Herkes ikinci bir şansı hak eder. Özellikle ilk şansı şanstan bile sayılmayanlar. İyi insanlar yanlış şeyler yapabilirler. Ben Eliz'e inanıyorum. Onun gözlerinde iyilik var. Rengini siyaha boyayan bizlere karşı bile kalbinde iyilik var. O yaşamı hak ediyor." abim gülecek gibi oldu. "Kızım sen iyi misin? Kadın seni az kalsın öldürüyordu! Ölüm, dört harf iki hece. Eliz, dört harf iki hece. Hadi elizyaşasınistler bunu da açıklasın!" herkes hak veren ve uzaylı görmüş arasında kalan bakışlarla abime bakarken ellerimi saçlarımın arasından geçirip son çare Manas'a baktım. Bakışları kolyeme kaydığında derin bir nefes verdi. "Öncelikle ondan bazı bilgiler alabiliriz. Mesela büyü gücü elinden alınmışken nasıl geri kazandığı gibi." abim parmaklarını ritmik hareketlerle masaya vururken sandalyesinde geriye yaslandı. "Nasıl kazandığını bilmiyorum ama henüz ondan aldığımız güçleri toplama aşamasında." dedi abim basitçe. "Bu yüzden o duvarda zamanı yavaşlatıp bizi bir buçuk yıl boyunca hapsetti. Savaş başlatmak ve eski gücünü kazanmak için." sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim. Kanar söze girdi. "Evet güç topluyor ama eski gücünü değil. Karanlık,negatif, büyüde uzmanlaşmaya çalışıyor. Form, konum değiştirme bunlar aydınlık, benim tercihimle pozitif, büyüde iksir gerektiren büyülerdir. Ancak Eliz asasıyla bu büyülerin enerjisini yönetebiliyor." İris kollarını bağdaştırdı. "Bizim kullandığımız büyüler pozitif büyülerdir. Bu yüzden Eliz'in bize karşı nelerle gelebileceğini bilmiyoruz. Ama inananın bana Eliz'in eski gücünü alması hepimiz için daha iyi olurdu."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 DAKİKA
FantasyMutlu sonla biten masallarımıza yeni bir son eklendi. İyi yürekli büyücü oyuna getirildi ve ona acı çektirildi. Kötüler kazandı.. Büyücü ise kalbini saklayarak intikam için savaştı. -Bu her şeyin sonu gibi görünse de aslında başlangıcı.- İntikam at...