Ecem Bilbay,İrem Ünsel ve Nursema Ateş'e ithaf ediyorum.
*****
Kapının açılırken çıkardığı sesi duymazdan gelmeye çalışarak yatakta soluma döndüm. Benimle daha doğrusu kraliyet ailesi mensuplarıyla belli durumlar dışında konuşmaları yasak olan hizmetlilerin odaya girişini anlamamış gibi uzanmaya devam ettim. Ta ki "O hala uyanmadı mı?" diyen kraliçenin sesi odamı doldurana kadar. Hafifçe doğrulup başımla onu selamladım. Konuşmak için hizmetlilerin odadan çıkmasını bekledi."Böyle bir günde bile nasıl uykunu düşünebilirsin?" yorganı tepiklerken "Sana da günaydın anne." diye homurdandım. "Hızlı davran. Misafirlerimizi karşılayacağız. Zaman müttefikimiz değil. Uzun süre sonra yapılacak ilk tören bu olacak ve her şey kusursuz olmalı." Kusurlarımı ölçer gibi beni süzdükten sonra odadan çıktı. Her zaman huysuz biriydi ama bugünkü huysuzluğunun özel bir sebebi vardı. Beni gurur ve mutlulukla dolduran bir sebep. Güzel bir şarkı mırıldanarak büyük ihtimalle annemin seçmiş olduğu kıyafetleri hızlıca giydim. Annem dediğime bakmayın öz annem değildi. O kadına anne dememin tek sebebi küçüklükten beri babamın zorlamasıydı. Bende ancak bir annenin verebileceği hasarlar bırakmıştı,orası başkaydı. Neyse ne,bugün o bile moralimi bozamazdı. Akıllı saatimi kontrol ettim,geç kalmamıştım. Kapıyı açtığımda duvara yaslanmış beni bekleyen abimi görünce yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi. Gülümsemem ona da yayıldı. "Günaydınlar Ateş Krallığı prensesi Arya Hanım. Dört krallığın soylularını karşılamaya hazır mısınız?" Kıkırdayarak koluna girdim. "Cidden büyük büyük büyük büyük büyük büyük büyük büyük dedemiz daha yaratıcı bir krallık ismi vermeliydi." Bu söylediğim onu da güldürdü. "Belki balodan sonra ilk işin bu olur. Krallık için yeni bir isim." dediğimde gülümsemesi bir an yüzünde dondu. "Buna inanabiliyor musun?" derken ciddileşti. "Biliyorum. Bu gece ve bundan sonraki gecelerde o gösterişli taç senin başında parlayacak." Bir süre sustuktan sonra "Umarım tacın kendisi getirdiği sorumluluklar kadar ağır değildir." dediğinde onaylarcasına kafamı salladım. Yürürken bahçeye çıktık. "Mükemmel bir kral olacağını biliyorum. Herkes biliyor." Ateş rengi gözlerine baktım. Gülümsedi.
"Sonunda!" babam rengarenk manolyaların, orkidelerin, yaseminlerin, açelyaların arasından hızlı adımlarla yanımıza ulaştıktan sonra gülümsedi. Uyumlu adımlarla referans için eğildik. Destek vermek istercesine abimin kolunu sıktı. "Sizlerle gurur duyuyorum." İkimize de aynı anda sarıldı. "Küçükken bunu yapmak daha kolaydı." diye sızlanınca babam boğuk bir kahkaha attı. "Pekala, hadi gidelim Kraliçe'miz bizi bekliyor."
Abanoz ağacından oyulma ana kapıya vardığımızda Kanar,kraliyet büyücümüz ve ilk arkadaşım, annemin talimatlarıyla son rötuşları hallediyordu. Saraya giden vişne mermeriyle döşenmiş ince uzun yolun iki yanına ip gibi dizilmiş askerlerin aralarındaki mesafeden, süs havuzunlarından akan suyun şiddetine kadar her şeyi düşünüyordu. Bizi görünce Kanar'da yanımıza geldi. Babamı gördüğünde eğilme gereği duymayan sayılı insanlardandı.
Kanar'ın annesi Eliz baş büyücüydü ve büyücülerin gelmiş geçmiş en yetenekliysiydi. Ateş krallığını o koruyordu. Ta ki Toprak Elementi tüm element krallıklarından daha güçlü olmak amacıyla Eliz'i yasaklı büyü kitabını çalması için ikna etmeye çalışana kadar. Böylelikle hem Eliz'i hırsızlıkla suçlayarak onun sürgün edilmesini sağlayacak hem de kitabı ele geçirecekti. Ancak Eliz oyuna getirilmeye çalışıldığını anlayıp, toprakların planını babama anlatmak için dönerken oğlunun kaçırıldığı haberini aldı. Eliz oğlunu bulmak için çok uğraşsada yeterli vakti yoktu. Bu yüzden Toprak Krallığı'nın teklifini kabul etmek zorunda kaldı. Eliz kitabı çalmak için Toprak Kraliyeti büyücüsü Alkan ile harekete geçtiğinde olacaklardan habersizdi. Toprakların ihbarıyla babamın askerleri Ateş Kraliyeti'nin arkasındaki yasak ormana gittiğinde Eliz ve Alkan'ı kitabı çalarken yakaladılar. Alkan ise planını uygulayarak onun Eliz'i yakaladığını ve tüm suçun Eliz'e ait olduğunu söyledi. Eliz ne kadar bunun yalan olduğunu,oğlu Kanar'ın kaçırıldığını söyle de Kanar odasında uyurken bulunduğunda kimse onun sözüne inanmadı. Ancak Kanar'ın uyandığında hafızasını kaybetmiş olması Ateş Kraliyeti'ni şüpheye düşürdü. Ne yazık ki geri kalan 3 kraliyet Ateş Kraliyeti gibi düşünmüyordu. Eliz'in büyü yapma şansı elinden alındı ve Ateş Krallığı'ndan başka topraklara sürgün edildi. Krallığının renklerini temsil eden kırmızı gözlerine bir gecede gölge düştü ve siyah onun her yerini kapladı. Artık hiç bir krallıktan olmadığı için gözleri renksizdi. Eliz ise her aynaya baktığında gözlerinde yanan intikam ateşinin kırmızısını görebildi. Toprak krallığından acı bir şekilde intikam alacaktı. O gün tam olarak neler olduğunu benden başka kimse bilmiyordu. Neden mi? Uzun hikaye...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 DAKİKA
FantasíaMutlu sonla biten masallarımıza yeni bir son eklendi. İyi yürekli büyücü oyuna getirildi ve ona acı çektirildi. Kötüler kazandı.. Büyücü ise kalbini saklayarak intikam için savaştı. -Bu her şeyin sonu gibi görünse de aslında başlangıcı.- İntikam at...