barbacoa

759 139 24
                                    


Ertesi gün öğle vakti herkes balkonda oturuyordu. Güneş tam tepedeydi ve bunaltıcı bir hal almıştı. Suga kendini yere atıp serinlemeye çalışıyordu.

"Bugün sıkıcı bir gün olacak gibi. Bir şeyler mi yapsak?" dedi Rose elini yelpaze niyetine kullanarak.

"Aynen, bence ormana gidelim." dedi Namjoon. "Bu arada Taehyung sen bu sıcakta burada nasıl dayanıyorsun?"

"Nehirde serinliyorum." dedi düz bir sesle. Sonra da ayağa kalktı. "O zaman hazırlanın. Mangal yapacağız."

Taehyung mangal eşyalarını ayarlarken Rose ve Jisoo da derin dondurucudaki etleri terbiyelemek için dışarı çıkardı. Jin, Namjoon ve Suga da balkonda sohbet ediyordu.

"Taehyung hala bana kızgın mı?" dedi Jin. Dünden sonra pek konuşmuyordu.

Namjoon koltuğa sırtını yasladı. "Bugün ne yap ne et kendini affettir. Ben olsam seni kıyma makinesine vermiştim."

Jin'in gözleri korkuyla açıldı. "Siz de beni iyice şey bellediniz... Şey işte... Neyse, ben sadece kızsızlığın vermiş olduğu psikolojiyle ne dediğimi bilemedim. Yani Jisoo'ya o gözle bakmıyorum. Baksaydım Rose'a da bakardım değil mi?" dedi ve Suga gibi kendini yere attı.

Yarım saat sonra her şey hazır olunca çıktılar. Camların ve kapının kapalı olduğundan emin olduktan sonra güney yönüne, ormana doğru ilerlediler. Jisoo'nun durgunluğu devam ediyordu.

Taehyung Jisoo'nun kolundan tuttu ve arkadaşlarının gerisinden gitmeye başladı. "Jisoo, neyin var?"

Jisoo bağırdı. "Hiçbir şey!" Diğerleri merakla arkasını dönünce Jisoo gözlerinin dolmasını engellemeye çalıştı. Taehyung öne geçerken Rose Jisoo'nun koluna girdi. "Çok eğleneceğiz arkadaşım."

Orman serindi. Ve de kocaman. Mangal yapabilecekleri düzlük ve ağaç olmayan küçük bir bölge buldular. Mangalı oraya kurdular. Hemen yanındaki ormanın başlangıcındaki ağacın altına da örtüyü serip oturdular. Taehyung Jisoo'nun verdiği tepkiye üzülüp şaşırırıken mangalla kendisi ilgilenmeye karar verdi. Ateşi her yellediğinde aklına gelen eski sevgilisinin görüntüleri ve Jisoo'nun gülümseyişinin aynı anda aklına gelmesine kızarak daldığı hayallerden uzaklaşmaya çalıştı.

"Hadi gel şu ağacın tepesine çıkalım." dedi Suga Namjoon'a bakarak. Jin de gözlerini devirerek onları izledi.

"Dikkat edin de dallar bir yerinize girmesin." dedi ve güldü. Namjoon ve Suga da ona meydan okuyarak her biri bir ağaca tırmandı. Dallardan bacaklarını sarkıtan Namjoon Jin'in kafasına bir elma yolladı. Jin elmayı bacağına silerek ısırdı ve Namjoon'a sinsi bir gülüş yolladı.

Jisoo ayağa kalktı. "Ben biraz dolaşacağım." dedi.

Rose da ayağa kalktı. "İstersen geleyim seninle. Yalnız gezme buradalarda." Jisoo eliyle onu reddedince yürümeye başladı. Taehyung hiçbir şey demeden arkasından baktı.

Jisoo gözden kaybolunca Taehyung Jin'in üstüne yürüdü. "Senin yüzünden oldu!"

Rose ikisinin arasına girip kavganın oluşmaması için uğraşmaya başladı. Jin konuşmadı çünkü kendinde suç olabileceğini hiç düşünmüyordu.

"Kıza bir şey olursa seni öldürürüm!" dedi ve mangalın başına geçti tekrardan.

Jisoo yürüdü, olabildiğince uzaklaşmak istedi. Keşke Jimin'le gitseydim diye geçirdi içinden. Gözlerinden yaşlar sel olurken burada ölmeyi diledi. Arkasından kimsenin gelmediğinden emin olunca sesli bir şekilde ağlamaya başladı. Daha önce hiç bu kadar rahatlamadı ağlarken. Uzun ağaçların arasından geçerek bilmedi bir yöne doğru ilerledi. Şuan sırtlanlar bile umrunda değildi.

On dakika kadar yürüdükten sonra karşısına bir göl çıktı. Sessizlik, huzur ve koyu mavi göl... Biraz ilerledi ve oturabileceği bir yer buldu. Biraz eskimiş bir bakın üstüne oturdu ve gölü seyretti. Gözlerinden akan yaşlar yanaklarından dudaklarına giderken gülümsedi. Gözlerini kapattı ve sessizliği hissetti.

Yaklaşık bir saat geçtikten sonra Taehyung öfkeyle ayağa fırladı. "Bak hala gelmedi! Ben gidiyorum!" dedi ve koşmaya başladı.

Suga Jin'in düşen yüzüne bakarak konuştu. "Bence başka bir şeye üzüldü Jisoo."

Taehyung koşarken bir yandan da bağırıyordu. Sesi ormanın içinde yankılanırken kuşlar bile daha şiddetli ötmeye başladı. Taehyung dar düz yolu takip etti. Ormanın sonu göle çıkıyordu. Büyük ihtimalle oraya gitmiştir diye düşünerek koştu. Beş dakika sonra gölün orada oldu. Sağına baktı ve bankta oturan Jisoo'yu görüp derin bir oh çekti.

Yavaşça bankta oturdu. Jisoo'nun yanaklarında kurumuş gözyaşına baktı. Çenesini tutup yüzünü kendine çevirdi. Yanaklarını okşamaya başladı. Jisoo sertçe Taehyung'un elinden kurtuldu.

Taehyung elini çekti ve önüne döndü. Uzun bir sessizliğin ardından Jisoo konuşmaya başladı. "Babama çok benziyorsun... Tip olarak değil karakter olarak. Annemin anlattıklarına göre ve benim hatırladığım birkaç görüntü sadece... Babam çok önceden gençliğinde buraya gelmiş. Buraya o kadar beğenmiş ki buraya bir ev yaptırıp içinde yaşamaya başlamış. Tam on yıl burada yalnız yaşadıktan sonra annemle evlenmiş. Ben doğmuşum. Çok güzel zamanlar geçirmişiz. Hatırladığım bir şey var, gölde beraber yüzerdik. Sadece kısa bir görüntü şeklinde hatırlıyorum. Ben beş yaşına geldiğimde babam bu gölün karşısından eve gidecekken sırtlan saldırısına uğramış. Tabii o zamanlar sırtlanlar çok fazlaymış. Babam kaçmak için göle atmış kendini. Sırtlanlar çıkması için babamı beklemeye başlamış. Babamın bacağında ve kolundaki yara çok derinmiş, yüzememiş ve boğulmuş."

Taehyung durdu ve düşündü. "Sen buraları biliyor musun? Yani evini, göle nasıl gelindiğini falan."

Jisoo suçunu anlamış küçük bir çocuk gibi yüzünü önüne eğdi. "Belki senden daha iyi. Ama... Sadece evimi bulamıyorum. Babamla ve annemle yaşadığımız o evin yerini bir türlü bulamadım."

Taehyung gülümsedi ve Jisoo'nun elini tuttu. "Ormanda mangal yaptığımız yerde önceden bir ev vardı. Yanınca orası düz bir toprak halini aldı."

Jisoo'nun gözleri şaşkınlıkla açıldı. "Yani orası bizim evimiz miydi?" Taehyung ağır ağır kafasını salladı.

"Hadi güzelim, kalk." dedi Taehyung ve Jisoo'nun elinden tuttu. Jisoo'nun gözlerinden akan yaşlar durdu ve gülümsemeye başladı.

Ormanda el ele yürürlerken Taehyung Jisoo'yu kendine daha çok çekti ve sarılarak mangal yaptıkları yere gittiler.

Rose şaşkın gözlerle onlara baktı. "Vay!"

Suga sırıtmaya başladı. "Taetae naptın bakalım? Jin kardeşine bir taktik ver."

Jin yüzünü asıp kaşlarını çattı ve sırtını döndü. Taehyung ona seslendi. "Güzel kardeşime taktik vermeyeceğim. Direkt kendime yenge bulacağım."

Jin hemen yüzünü döndü. "Sahi mi?" Taehyung kahkaha attı.

Taehyung etleri alıp tabağa koydu. Sofraya indirdiklerinde Taehyung Jisoo'nun elini sıkıca tuttu ve çatalla aldığı eti Jisoo'nun ağzına götürdü. "Babanın intikamı için bu sırtlan etini yemen lazım." dedi ve gülümsedi. Jisoo da gülümseyerek ağzını açtı...

Jin Namjoon'a döndü. "Umarım sevgilimle böyle olacağım günler yakındır."


sazlık «vsoo» ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin