última soledad

481 60 24
                                    


Jennie Taehyung'a doğru yanaştı. Ona sarıldığında bu sefer Jisoo onları izliyordu. Ortam o kadar saçmaydı ki neredeyse hiçbir şey gerçek değildi. Taehyung Jennie'yi kolunun altına alınca bir süre Jisoo'ya boş gözlerle baktı. Jisoo gözlerini Jin'e çevirdi.

"Hala öğrenemedim. Neden buradayım Jin? Neden çağırdın bizi?"

O sırada Jin hala şoktan çıkamadığı için söylenenleri duymadı. Namjoon ona yardımcı olmak istedi. Bu durumun hesabını daha sonra soracaktı ne de olsa.

"Sizi barıştırmak istiyordu ama anlaşılan iki taraf da farklı yollara ayrılmış." Jisoo imalı imalı bakmaya devam edince Namjoon konuşmasını sürdürdü. "Bu kızdan yeni haberimiz oldu bizim de." dedi Jennie'yi kast ederek. "Taehyung çapkınlıklarını gizli yapar."

Jennie Taehyung'a döndü. "Ne? Kimle kim barışacak ya? Benim devreler fena karıştı."

Namjoon o sırada Jin'in mesajlarını hatırladı. Taehyung ile Jimin'i iki yakın arkadaş olarak tanıtmıştı Jennie'ye. Ama onların aslında kanlı bıçaklı olduğunu ve orada bir aşk üçgeni olduğunu Jennie bilmiyordu. Fakat şuan öğrenirse burada kıyamet kopabilirdi.

"Rose canım sen yengemize mutfakta bir şeyler ikram eder misin?" dedi Namjoon. Rose da onaylayarak kızı mutfağa götürdü.

Jimin lafa girdi. "Artık kız arkadaşımı bu saçma mevzulara dahil edip acele acele çağırmaktan vazgeçin. Geçmişte saçma sapan bir ilişkileri olmuş olabilir. Biz artık önümüze bakıyoruz." dedi. Jisoo'yu da alıp kapıya doğru ilerledi.

Taehyung arkasından seslendi. "
Sana tamamen katılıyorum." Her ne kadar bunu içinden isteyerek demese de Jisoo'nun kalbi kırılmıştı bir kere.

O sırada odada Suga, Jin, Namjoon ve Taehyung kalmıştı. Taehyung direkt Jin'e döndü. "Bu kız o bahsettiğimiz kız mı?"

Jin korkuyla cevapladı. "Evet ama nasıl buraya geldi yemin ederim bilmiyorum. Ona adres falan vermedim ki!"

Namjoon Jin'in ensesine bir şaplak geçirdi. "Ben verdim. Telefonda ne haltlar yediğini biliyorum çünkü." Jin gözlerini pörtleterek Namjoon'u susturmaya çalıştı.

"Neyse bir önemi yok, hatta faydası var. Jisoo'ya küçük bir gözdağı oldu en azından. Ama şimdi ben bu kızdan nasıl kurtulacağım?" dedi Taehyung.

O sırada Rose ve Jennie mutfaktan döndü. Jennie hemen koltuğa yerleşip sorusunu tekrarladı.

"Küçük bir yanlış anlaşılma olmuş. Çok üstüne düşmeyelim istersen?" dedi Taehyung. Kız da onayladı.

Ortada bir sessizlik oluştu, Jennie bu sessizliği bir soru sorarak bozdu ve sonra tekrar ortam sessizliğe hakim oldu. Fırtına öncesi sessizlik. "Fotoğrafta olduğundan çok daha yakışıklısın."

~•~•~•~•~•~•~

O son konuşmanın üstünden tam bir hafta geçmişti. Taehyung ve Jennie birbirine alışıyordu, daha doğrusu birbirinin hayatlarındaki varlığına. Şuan tek bağları Jennie ve Jimin'in arasındaki arkadaşlık ilişkisi sağlıyordu. Jennie gerçekleri öğrendiği için Jisoo'ya nefret beslemeye başlamıştı. Ona zarar vermeye kararlıydı...

Herkes salonda otururken Rose konu açtı. "Taehyung uzun zamandır burada kalıyorsun, tekrar evine dönmeyeceksin değil mi? Biz okula giderken sen burada takılırsın."

Taehyung yüzünü önüne eğerek, aynı zamanda bir hafta önce tanıştığı ve birden hayatına giren Jennie'yi de düşünerek cevap verdi. "Ben de öyle yapmayı düşünüyordum. Hem o eve bir süre dönecek motivasyona sahip değilim hem de neredeyse hiç param kalmadı. Çalışmam lazım."

"O zaman daha buradasın. Yaşasın!" dedi Rose adete bir çocuk gibi.

Jin can sıkıntısından dolayı bir etkinlik yapmayı teklif etti. "Beraber bir dışarı mı çıksak? Hem bizim aşık Jisoo'yu da görür."

Taehyung olumlu ya da olumsuz hiçbir karşılık vermedi. Yaptığı hatanın farkındaydı ve Jisoo ona ne zarar verirse versin onun haklı olduğunu biliyordu. Lisa, Jisoo ve Jennie... Bu üçlünün arasında eriyip gidecek miydi?

Hazırlanınca Taehyung dışarı çıktı. Apartmanın dışında durmuş, arkadaşlarının uzun süren hazırlanma sürecini beklerken bir yandan da sigarasını yaktı. Onu çok özlemişti, köyde içmek aklına gelmiyordu ama buranın havasına onun beynine içmesini söylüyor gibiydi.

O sırada lazım olur diye Jin'den ödünç aldığı telefon çaldı. Arayan Jennie'ydi. Jennie Taehyung ona yüz vermemesine rağmen uzun süreli bir ilişkileri varmış gibi davranıyordu ve Taehyung bundan biraz sıkılmaya başlamıştı.

"Efendim Jennie?" Sigarasının külünü yere bıraktıktan sonra çatılan kaşlarıyla sorusunu yanıtladı. "Bugün evde değilim. Akşama kadar da dönmem... Ne? Sanmıyorum... Hayır, Jennie'ciğim. Bugün beni salsan olmaz mı?" dedikten sonra telefonunu öfkeyle kapattı. Evet, Jennie de onlara katılacaktı.

Bugün her şey üst üste geliyordu. Jungkook caddenin öbür tarafından geliyordu. Acelesi var gibiydi. Taehyung kollarını bağlamış yerdeki şişeyle uğraşırken kafasını kaldırdı ve Jungkook'la karşılaştı. Yılların acısını elinden bir güç olarak hissetti ve en sertinden bir yumruk indirdi Jungkook'un yüzüne. Aceleden etrafını görmeyen Jungkook yere yapıştığı anda Taehyung'la göz göze geldi. Yerden kalkacağı sırada Taehyung ayağını Jungkook'un karnına bastırdı ve onu engelledi. Jungkook'un geldiği yönden hışımla Lisa geliyordu.

"Tae dur!" Taehyung bu samimiyetten rahatsız olmuştu. Demek Jungkook ve Lisa barışmıştı. Taehyung ayağını Jungkook'un üstünden kaldırdı ve geri çekildi. Hiçbir şey olmamış gibi binasının kapısına yaslandı ve Lisa'yı izledi. Jungkook'u yerden kaldırışını, yere düşen küçük bir çocukmuş gibi şefkaylr Jungkook'u yerden kaldırışını... Hayret etti. Kafede konuştukları yalanmış gibi yine bir aradalardı. Taehyung sinirden kısa bir şekilde güldü. Lisa öfkeyle Taehyung'a bakıp Jungkook'un koluna girerek oradan ayrıldı.

O sırada Jennie de gelmişti. "Lütfen bana onların tanıdığı olmadığını söyle..." Taehyung öyle olduğunu söylercesine kafa salladı. "Süper ya! Jungkook benim kuzenim. Lisa da en yakın arkadaşlarımdan biri. Üniversiteden sonra birbirimizi bulduk ama lise arkadaşı gibi yakınız. "

"Harika..." dedi Taehyung bıkkınlıkla. Ve o an Jennie'nin gözlerinde Jungkook'u gördü. Öfkesini kontrol etmek için yumruğunu sıktı. "Jennie... Biz birlikte olamayız. Senden hoşlanmıyorum. Benim sevdiğim başka bir kız var."

Jennie ağlamaklı konuştu. "Telefonda yazışırken öyle demiyordun ama... Hala Jisoo'yu seviyorsun sen!"

"Telefondaki mesajları ben yazma-" Jennie tarafından lafı kesildi Taehyung'un.

"Beni kullandın değil mi! Sırf Jimin'in arkadaşıyım diye! Jisoo'ya daha yakın olasın diye!"

Taehyung cevap veremedi. Söyledikleri doğruydu çünkü. Bugün bu saçmalığa son verip Jisoo'yla konuşacaktı.

"Harika! Sana beni kullanmanın bedelini ödeteceğim. Jisoo'ya çabuk ulaşsan iyi olur çünkü bir daha göremeyebilirsin." deyip gidecekken Taehyung kolundan tuttu.
"Benim duygularımla oynadın. Mahvedeceğim sizi!" deyip gitti. Taehyung da onun gitmesine izin verdi.

En kötü ne yapabilir ki diye düşündü. Bir hiç! Ama yine de bugün Jisoo'ya gerçekleri söyleme zamanıydı. Boşa geçen yılların geri gelmesi imkansızdı ama en azından bir adım atmak herkes için iyi olabilirdi...

Sizi tatmin etti mi bilmiyorum, umarım beğenmişsinizdir. Uzun bir aradan sonra varlığımı hissettireyim dedim. Görüşmek üzere!

sazlık «vsoo» ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin