las escondidas

625 107 32
                                    


Eve dönmek için arabaya bindiklerinde Suga arabayı sürüyor, önde Namjoon oturuyordu. Taehyung arka kapıyı Jisoo için açtı. Jisoo cam kenarına geçti, Taehyung ortaya Jin de yanlarına.

Suga arabayı çalıştırdı. Jisoo o sırada kafasına takılan şeyi sormaya karar verdi. "Rose nerede?"

Namjoon endişeyle kafasını Suga'ya döndü. "Lan Rose kaç saattir alışveriş merkezinde. Onu orada unuttuk. Kesin bizi doğrayacak." dedi.

Suga arabanın yönünü değiştirerek alışveriş merkezine gitti. Rose da kapıda öfkeyle bekliyordu. Arabaya doğru yürüdü ve nereye sığacağını düşündü.

Rose elindeki poşetleri zar zor taşırken Jin'i ittirdi. "Hadi sen çık git Namjoon'un kucağına otur."

Jin soğuk bir kahkaha attı. "Pardon? Çok istiyorsan sen otur!"

Rose Jin'i kolundan tutarak dışarı çıkardı ve arkaya kendisi oturdu. Jin de tekrar arka kapıyı açtı ve kendini sıkıştırdı. "Böyle rahatça gidebiliriz." dedi.

Rose elindeki poşetleri bagaja attı ve neredeyse Jin üstüne oturduğu için biraz kaydı. Taehyung Jisoo'ya gittikçe yapışırken Jisoo'nun kızarmasıyla gülümsedi.

Rose nefes nefese konuştu. "Güzelim sana birkaç bir şey aldım. Biraz kız gibi giyin."

Jisoo utana sıkıla Taehyung burnunun dibindeyken karşılık verdi. "İyi de ben zaten kız gibi giyiniyorum." Taehyung kaşlarını kaldırarak Jisoo'ya baktı. Jisoo camı indirip dışarı sarkıttı kafasını.

Namjoon önden Rose'a seslendi. "İyi de sen kredi kartlarını kendi evinde unutmamış mıydın? Üstündeki nakitle nasıl bu kadar şey alabildin?"

Rose gerildi ve gülmeye başladı. Sonra kendini toparladı ve cevap verdi. "Jin'in kredi kartıyla kendime ve Jisoo'ya hediye aldım."

Jin korku ve endişeyle kafasını aniden Rose'a çevirdi. "Ne? Lütfen bana bunun bi' kabus olduğunu söyle."

Rose kaşlarını kaldırdı. "Vallahi aslında harcamayacaktım paranı. Ama sen birkaç kız uğruna beni saatlerce orada bıraktığın için senden öcümü aldım. Bu güzel kardeşine bir iyilik yaptın." deyip genişçe gülümsedi.

~•~•~•~•~•~•~•~

Eve geldiklerinde Rose heyecanla Jisoo'yu kolundan tutarak misafir odasına sürükledi. Jisoo gülerek arkasından gelirken erkekler de şaşkınlıkla onların arkasından bakıyordu.

"O kadar güzel şeyler aldım ki, inanamayacaksın." dedi Rose bir yandan da poşetleri yatağa dökerek.

Eline aldığı siyah bir gece elbisesini Jisoo'nun üstüne tuttu. Jisoo bu kıyafetleri yadırgamıyordu çünkü evinde giydiği şeylerden biriydi ama özel günlerde. "Çok düşüncelisin teşekkür ederim ama bunları ben nerede giyeceğim?" diye sordu Jisoo aynı zamanda aldığı diğer kıyafetlere bakarak.

"Tae'yle gezmeye gittiğinde. O klübe kot şortla geldiğinde inanamadım." dedi kendini yatağa atarak. "Hadi dene birisini."

Jisoo itiraz etmeye yeltense de yüzüne doğru uçan elbiseyi tuttu ve giyinmek için banyoya gitti. Sonra düşündü 'ben bu kıyafetle salondan nasıl geçeceğim.' Mor, mavi detayları olan mini bir gece elbisesiydi bu giydiği. Bir süre dışarı çıkmaya çekinse de tekrar düşüncelere daldı. 'Normalde giydiğim bir şeyi burada neden giymeye çekiniyorum?'

Kapıyı araladı ve dışarı çıktı. Salondan geçip misafir odasına gidecekken Rose'un da salonda oturduğunu gördü. Jin ıslık çalmaya başlarken Taehyung'un kafasına attığı darbeyle sesini kesti.

Jisoo Taehyung'a bakmamaya özen göstererek Rose'la irtibata geçti. "Nasıl olmuş?"

Rose arkasını yaslandı ve kollarını bağladı. "Bunu sevgiline sormalısın."

Jisoo ve Taehyung aynı anda sevgili kelimesini düşündüler. Evet çıkmaya başlamışlardı, her ne kadar bunu kabullenmek istemeseler de ama sevgili kelimesinin kendileri için ilk defa kullanılmasına ikisi de sevindi. Taehyung öne doğru uzandı. "Çok güzelsin."

Jisoo utancını belli etmemek için hemen misafir odasına gitti ve üstündeki kıyafetten kurtulup dar pantolonunu ve tişörtünü üstüne geçirdi.

Odanın kapısını açıp balkona gideceği sırada Taehyung yatak odasından fırlayarak Jisoo'nun elinden tutup odaya soktu. Jisoo şaşkınlıkla Taehyung'un amacını anlamaya çalıştı.

Jisoo geri çekilirken Taehyung onu duvara sıkıştırmaya başladı. "Çok güzelsin Jisoo, çok."

Jisoo kafasını eğince Taehyung çenesinden tutarak göz teması kurdu. Jisoo yakınlıktan dolayı gülmeye başlarken Taehyung kafasını yana doğru eğip dudaklarını büzdü. "Gerilmene gerek yok, aynı şeyleri sen de benim için düşünüyorsun ve bunu söylemeye utanıyorsun? Bütün kızlar benim için böyle düşünür."

Jisoo'nun kaşları kalktı. "Bir sevgilin oldu sanıyordum."

Taehyung güldü ve geri çekildi. "Güzelim, bir sevgilim vardı ama bu benden hoşlanan kişilerin sayısının bir olduğu anlamına gelmez. Okulumdaki popülaritemi saymıyorum, dışarıda yürürken bile kadınların üzerimdeki bakışlarını hissedebiliyorum."

Jisoo bozulmaya başlarken soğuk bir şekilde gülüp Taehyung'a yaklaştı. "İyi de bundan bana ne?"

Taehyung meydan okurcasına kollarını bağladı ve yüzünü Jisoo'ya yapıştırarak kadar yakınlaştırdı, Jisoo afallarken geri çekildi. "O zaman seninle bir deney yapalım, şehre gideceğiz ve benim kızkardeşimmişsin gibi davranacaksın. O zaman bundan sana ne mi değil mi öğreneceğiz."

Jisoo gözlerini devirdi. "Bana bir şey kanıtlamak zorunda değilsin, görünen köy kılavuz istemiyor." dedi ve geride tatmin olmuş bir Taehyung bırakarak odadan çıktı.

~•~•~•~•~•~•~

Akşam olmuştu. Balkonda oturup çay içiyorlardı. Dönecek sohbet yoktu ve sıkılmışlardı Rose bir fikir öne sürdü. "Gençler saklambaç oynayalım mı?"

Bu oyunu on yıl önce oynamışlardı en son ama şuan sıkıntıdan kabul ettiler. Suga basit bir tekerleme söyleyerek ebeyi belirledi. Ebe Namjoon'du.

Namjoon balkonun duvarına yumdu ve birden döndü. "Bir dakika, evden dışarı çıkmak var mı?"

Jin cevap verdi. "Çok uzaklaşmamak şartıyla evet."

Namjoon yumdu ve yavaş bir şekilde elliye kadar saydı. Jin alt katta indi ve Taehyung'un yatağıyla komodininin arasında saklandı. Suga tuvalete, Rose ise dış kapının arkasına geçti. Taehyung misafir odasındaki gardırobun yanındaki kolonun arasına kendini sıkıştırdı. Jisoo ise dışarı çıkarak kuzeye doğru evin arka tarafına giderek evin duvarına yaslanıp çömdü.

Namjoon saymayı bitirdi ve hızlı bir şekilde balkonu kontrol etti. Tedbirli adımlarla merdivenlerden indi ve sadece birkaç açıdan ay ışığının aydınlattığı katta ilerlemeye başladı. Hemen sağa dönüp dış kapıya yaklaştı. O koridorda bulunan tuvaletten gelen tıkırtıyla sessizleşti ve tuvaletin kapısını açtı. Kim olduğunu anlayamasa da peşinden gelen kişi üst kata çıkınca kim olduğunu öğrenecekti. "Suga, sobe!" dedi. Suga balkondaki koltuğa oturarak diğerlerinin sobelenmesini bekledi.

Misafir odasına gidip baktı ve kimsenin olmadığını anlayınca Taehyung'un odasına girdi. Komodinin yanında saklanmaya çalışmış ama yarıdan fazlası görünen Jin'i gülerek sobelemeye gitti.

Namjoon evin içinde birilerini ararken Jisoo karanlık bahçede ürpermeye başladı. Ayaklandı ve tam gitmek üzereyken arkasından birinin dürtmesiyle yerinde zıpladı. Korkuyla bakışlarını karanlıkta sinsice yaklaşan kişiye çevirdi, yanındaki sessizce ağzını araladı ve konuştu. "Selam."

~•~•~•~•~•~•~

Yeni bölümü beklerken diğer kitaplarıma da göz atabilirsiniz. 😘😘😚😚

sazlık «vsoo» ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin