O günün gecesi Taehyung düşünceli düşünceli camdan şehri seyrediyordu. Binalar, caddeler, sokaklar, insanlar... Hiçbiri ona fayda vermemişti. Buraya sığamamıştı. Burada hayat ona acımasız davranmıştı. Burada insanlar onu kırmıştı. Burada saf bir çocukluk geçirmişti. Ama şimdi gitme vaktiydi.Ani bir karardı. Burada bazı planlar yapmıştı ama bu gece hepsinden vazgeçip ruhunun yaşadığı yere gitmek istiyordu. Sazlıktaki evine, ya da orada bir yere her neyse.
Çantasını ağır adımlarla topladıktan sonra Suga'nın depo olarak kullandığı balkondan herkesten habersiz çadırı aldı. Bulunduğu odadaki masanın üstünde bulduğu kağıt ve kalemle arkadaşlarına bir not bıraktı.
Üzgünüm, hepinizden özür dilerim ama ben buraya ait hissetmiyorum. Alışamadım. Ben yurduma dönüyorum. Bu arada Suga, çadırını izinsizce aldığım için affet. Buraya da kendine yenisini alman için biraz para bırakıyorum.
Binadan çıkıp kendini caddeye attı. Gece taksi bulmak biraz zor olduğu için ve beklemek de istemediği için taksi yaklaşan kadar yürümeye karar verdi.
Sokaklarda çok az insan vardı. Çünkü saat 3'e yaklaşıyordu. Caddede birkaç kadının üzerindeki bakışları onu rahatsız etti. Sersefil bir halde olduğunu biliyordu ama yine de yadırgadı işte. Ne tuhaf zamanlar geçirmişti. Her şey yolunda giderken birden hayatı kabusa dönmüştü.
Arkasından bir arabanın yaklaştığını duyunca belki taksidir diye düşünerek kafasını çevirdi. Güzel, siyah bir aracın içinde Jisoo'yu görmeyi hiç beklemiyordum. Çantası elinden düştü. Jisoo da bunu beklemiyordu. Şaşkınlıkla frene bastı ve hemen sonra gaza basarak oradan uzaklaştı.
Taehyung içinden "Onun bu saatte burada ne işi var ki?" diye düşündü. Kim bilir belki Jisoo da onu özlemişti. Belki de her gece onun evinin önünden geçiyordu?
Şaşkınlığını üstünden atlatamayan Taehyung gözünün önünden geçip giden taksiyi durdurmak için ıslık çaldı. Araç geri geri gelerek Taehyung'un önünde durdu. Taehyung çantasını arkaya atarak araca atladı.
Taksiciye gideceği yeri söyledikten sonra kafasını cama dayayarak dışarıyı seyretti. Şehir... Kocaman bir karmaşa... Ama kimi zaman eğlenceli olabiliyor, eğer sevdiğin yanındaysa.
Taksi ışıklarda durduğunda yandaki aracın şoför koltuğunda Jisoo'yu gördü. Ağlıyor, gözlerini siliyordu. Taehyung delicesine Jisoo'nun neden ağladığını merak ediyordu. Ama onun karşısına çıkmaya da yüzü yoktu. Yeşil ışık yandığında Jisoo gaza basarak hızla karanlık otoyola giriş yaptı. Bu hız tehlikeliydi. Jisoo öfkeliydi belli ki.
Taehyung daha sonra taksiciye Jisoo'nun aracını takip etmesini söyledi. Taksici de Jisoo'nun hızına ulaşmak için gaza basmaya başladı. Jisoo sazlığa giden yoldaydı. Demek ki evine gidiyordu. Taehyung'un da eski evi oluyor kendisi.
Jisoo'nun evine gittiğini anlayan Taehyung evin yakınlarındaki otoyolda inmek istedi ve gecenin karanlığında ormana dalarak Jisoo'nun kendisini görmeyeceğini düşündü. Ormandan ilerleyerek sazlık bölgesine vardı.
Şuan evle arasında sadece sazlık ,dere, vardı. Sazlıkların arkasına saklanarak Jisoo'nun gelmesini bekledi. Jisoo'nun aracının sesi duyuldu. Arabadan inen Jisoo direkt olarak balkona gitti ve haykıra ağlamaya başladı. "Bunu hak etmedik! Biz bu duruma düşmemeliydik..."
Taehyung kimi kastettiğini anlamadı. Demek ki Jimin'le arasında bir problem var, diye düşündü.
Jisoo ağlarken Taehyung da nasıl ona yaklaşabilirim, diye düşünüyordu. Düşünürken birden karar verdi. Ani kararlar verir ve gerçekleştirirdi. Yavaşça bir ağacın arkasına girerek üstündeki kıyafetlerini parçaladı. Kollarını çizmeledi ve kafasını ağaca vurarak dudağı ile kaşını patlattı. Çantayı ağacın dalları arasına saklayarak sazlığa ilerledi. Çıt çıkarmamaya özen göstererek sırtüstü dereye yattı ve gözlerini kapattı. Umarım, umarım beni görür, diye düşünerek uykuya dalmaya çalıştı.
~•~•~•~•~•~•~•~•~
Sabah olmak üzereydi. Taehyung nasıl başardıysa sazlığın üstünde uyuyabilmişti. Belki de burada bulduğu huzur ona yardımcı olmuştu.
Jisoo ağlayarak eve vardıktan sonra balkondaki kanepeye attı kendini. Gözlerinden yaşlar akmaya devam ederken uyumaya çalışmıştı ama olmayınca aşağıya inip günlüğüne yazı yazmaya karar verdi.
Sevgili günlük,
Normalde buraya yazacak pek şey bulamam. Taehyung'un evinin önünden geçtim; yine onu göremeden, tarzından şeyler yazdıktan sonra defterimi kapatır ağlardım. Ama bugün ilk defa ona rastladım. Hiç mi hiç beklemiyordum böyle bir şey. O beni görünce şok geçirdim. Onun yaşadığı yerden geçmeme olanak yoktu normalde bu yüzden o oraya onun için gittiğim anlamış olabilir. Neyse elinde bir çanta vardı. Sanırım sevgilisine kalmaya gidecek. Bilmiyorum... Aklıma gelen tek ihtimal bu. Umarım yanılıyorumdur...Bir günüm daha onu unutamadan geçti... Ama o beni çoktan unuttu.
Her bir kelimeyi yazması bir asır aldı sanki. Öyle düşünüyordu ki her kelimeyi yazdığı an! Defteri kapatıp balkona çıktı. 3 yıl önce Taehyung'un onu bulduğu yere baktı. Ağlamaya devam etti. Burada tanışmışlardı. Şimdi de sanki Taehyung'un orada görüyordu. Sabah olmaya yakın, gökyüzünün o mavi rengi sazlıktaki bedeni bir tablo gibi gösteriyordu.
"Yok daha neler." diye düşündü Jisoo. "Şimdi olmasın ya, şimdi kafayı yememeliyim."
Gözlerini ovuşturdu ve tekrar baktı. Beden hala oradaydı. Adeta uçarcasına sazlığı gitti. Gerçekten de bu oydu. Üstü paramparça olan bu kişi ,Taehyung, gerçekti. Güçlükle onu tutarak çekti. Ama o kadar ağırdı ki başaramadı. Kendisi de kafasına kadar suya battı. Bu sırada Taehyung aniden gözlerini açtı. Durumun farkına vardı ama bilmezden geldi.
"Ne yapıyoruz burada?" dedi sadece. Jisoo'nun hafifçe kaşları çatıldı. "Ölmedin mi sen ya?" dediğinde Taehyung böyle bir tepki beklemiyordu. Jisoo da bunların ağzından çıkmasına şaşırdı.
"İsterseniz beni burada bırakın. Ölebilirim." deyince Jisoo gözlerini devirerek sizli bizli konuşan bu ağır bedeni çekmeye çalıştı.
"Biraz yardımcı olsanız hiç fena olmaz." Taehyung inadına yardım etmeye çalışıyor gibi dursa da aslında Jisoo'nun işini daha da zorlaştırıyordu. Jisoo onu çekmeye çalıştı. Son derece yorgundu. Taehyung onun fark etmediğinden emin olduğu bir zaman gülümseyerek kalktı ve ağır ağır sazlıktan çıktı. Daha sonra da Jisoo'yu çıkardı.
Taehyung onu çekerken kolunu yırtan bitkiden dolayı feryat etti. Jisoo onun kolunun altına girerek eve soktu ve en üst kata terasa çıkardı. "Nasıl bu hale geldiniz?"
Taehyung hafıza kaybı numarası yapmaya devam ediyordu ve aynı zamanda Jisoo'nun ne zaman fark edeceğini de merak ediyordu. "Hiçbir şey hatırlamıyorum."
Jisoo hayretle gözlerini açtı. "Nasıl ya? Sen beni de mi tanımıyorsun?"
Taehyung dudağını büzerek kafa salladı. Jisoo "Seninle çok işimiz var o zaman." dedi ve Taehyung'un kolunu pansuman etti.
"Kimdin ki sen?" diye sordu. Bu soru Jisoo'nun kalbini acıtmıştı. Ne cevap vereceğini bilmiyordu. Cevap vermek de istemiyordu.
Bir süre bekleyip cevap alamayan Taehyung susmaya karar verdi. Sessizliği Jisoo bozdu. "Yorgundursundur sen şimdi. Üstün başın hep çizik dolu. Başına kötü bir iş gelmiş sanırım. Sen benim odamdaki büyük yatakta yat. Ben burada yatıyorum zaten normalde de. O yüzden rahatsız hissetme. Dolabımdan da kıyafet alıp giyersin. Artık hangisi dana uyar bilemem ama."
Taehyung gülümseyerek teşekkür etti. Daha sonra alt kata indiğinde evde hiçbir değişiklik olmaması onu şaşırttı. Jimin de ortalıkta yoktu zaten. Peki ama Jisoo neden evi Taehyung'un bıraktığı gibi kullanıyordu? Daha fazla kurcalamak istemedi ve yatak odasına gitti. Dolaptan oversize bir tişört aldı. Bu kendi üzerine tam olmuştu. Altına da şort giymek zorunda kaldı. Belini yırtarcasına dar gelen bu şort ve tişörtle kendini çirkin hissetti ama umursamadan uyumaya gidecekken masadaki defter ve kalem gözüne ilişti. Bu bir günlüğe benziyordu. Acaba okusam mı diye uzun süre tereddütle kaldı. Ama Jisoo'yu sorgulamadan gerçekleri öğrenmek için bir fırsat bulmuştu. Bunu kaçıramazdı. Öylesine bir sayfa açtı ve okumaya başladı.
Her zamanki gibi evinin önünden onu göremeden geçip gittim. Beni ne çabuk unuttu öyle. Sevgisi yalanmış meğer. Ama ben onu hep sevmeye devam edeceğim. Sevgim bitene kadar da bu defteri doldurmaya devam edeceğim. Onu çok özledim. Tek aşkımı... Taehyung'u.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sazlık «vsoo» ✓
Fiksi PenggemarTaehyung evinde dışarıyı seyrederken ırmakta giden beden gözüne çarptı. Gecenin karanlığında tam anlamadığı bu beden bir kıza aitti, çok güzel bir kıza. Çok su yutan bu kıza yardım etmek için evine götürdü ve onu iyileştirmeye çalıştı. Bu süreçte de...