2

76 44 3
                                    

Herkese merhabaaaaa yine ben.

Pov; the weekend.

"I put you on top..."

Zaten sorun da zirvede olanlardı weekend abimiz bunu da öğretti sağ olsun.




Hiç içinde kuşkular biriktirdin mi? kafanda 500 milim soru oluştu mu? sadece gözlerinle yarım saatini tavana bakarak geçirdin mi? ben yıllarımı o beyaz boş tavana bakarak geçirmiştim çünkü ...



Oturduğum soğuk yerde bacaklarımı kendime çekip ağladım. İmdat diye bağırmak istiyordum. Üç el ateş sesi gelince ürperip karanlık yollardan gitmeye başladım ne kadar ilerleyebilirdim. Sadece kardeşlerimi görmek istiyordum her ne kadar sinirli olsam da onlar benim kardeşlerimdi.

Koştukça nefesim daraldı artık önümü göremiyordum "Deniz!" İsmim ilk defa korkutucu gelmişti. Çelmeye denk geldim yüzüstü yere düştüm ellerim ayaklarım soğuktan yaradan acıyordu. Kalkıp son hız koşmaya başladım saçlarım rüzgardan önüme gelip duruyordu arkama baka baka koşuyordum.

"Deniz!"

"Deniz!"

Tam koşmaya devam edecektim ki bi kol durdurdu beni. "Bırak! Gidecem çekil!" Diye bağırdım belimden tutup kendine çekti ağzımı kapattı "sessiz ol." Burnumu yosun kokusu sarmıştı. Cebelleştim, bacaklarıma kollarını geçirdi sırtından sarkarken yumruklarımı sırtına olabildiğince sert geçirdim. Durmadı.

"Lütfen, bırak gideyim." Evin içine girince büyük bir gürültüyle evin kapısı kapandı. "Perihan!" Diye bağırdı. Koşup panikle bizim yanımıza geldi. "Kovuldun!" Dedi suçsuz yere kadını işten atmak neyin nesiydi omzundan inince. "Gitmeyecek! Giderse..." dedim elini havaya kaldırdı kendimi siper ettim. "Sakın, sakın benim kararıma karşı gelme. Sakın!" Dedi Perihan ablanın yanına gidip dolmuş gözlerini sildim "Oğuz benim elimde büyüdü." Yere baktım elimi omzuna koydum "özür dilerim, çok özür dilerim." Dedim elimi tuttu dikkatli ol başına daha büyük bir şey gelir yoksa normal insanlar değiller." Dedi gitti.

Normal insan değil mi? Bir el bileğimi kavrayıp mutfağa geçtik kolumun yerinden çıktığını hissettim bir an o geçitten geçtik Selim bırakmadan sürüklüyordu. Beni yere savurdu ağıran yara bere içindeki ayağım daha çok sızladı.

Sütuna oturtup ellerimi arkadan bağladı hiç sesim çıkmadı. Oğuz içeri gelip "Selim çöz onu." Dedi Selim bakış atıp "benim kararlarıma karışma sakın. Yarın bu kızı teslim ediyoruz Can'a anca öyle akıllanır." Nefesimi tuttum Oğuz yanıma geldi gözlerimi sildi kulağımın arkasına saçımı attı.

"Ne yapacak bana?" Dedim tereddüt içinde gözlerini ayırmadan "gitmeyeceksin oraya." Dedi güldüm sinirden kukla gibi ordan oraya sürüklenip duruyordum.

Tek merak ettiğim neden beni hâlâ tutsak ediyorlardı karanlık ve soğuk yerde gözümü kıpırdatmadan odaklandım bir anda Oğuz gelip çözdü beni kolumu sıkıp yukarı çıkardı. Göbekli beyaz sakallı ve saçlı lacivert takım elbiseli bir adam önümde duruyordu.

"Hena nerde?" Dedi tok sesle. Selime işaret etti ve odadan çıktı Oğuz yanımda duruyordu. "Beni bıraksalar bulmak için zaten gidecem burada hapsolmuş..." Derken elini kaldırdı. Yaklaştı "kimse benim torunumu benden gizleyemez." Sendeledim "N-ne torunu?" Gözünü Oğuza çevirdi. Çok sert bir tokat yapıştırdı. "bu kız bile bilmiyor sen nerden bileceksin." Oğuz kıpkırmızı olmuştu beyaz teni yüzünden Oğuzla göz göze geldim. "derhal baba." Dedi o fotoğraflarda yoktu bu kadar mı kin dolu bir adamdı bu adam. Elim bileğine takıldı aynı dövmeden babasında da vardı.

ATEŞ VE SU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin