5

44 42 3
                                    

Herkese merhabaaaaa

🌑🌑🌑

Bakalım Deniz ne kararlar verecek bu bölümde Edizin planı ne?

Hena gittiğinden beri içim git gide sıkıntılarla doluyordu acaba napıyordur, nerdedir?

Kendi seçimi dediğinizi duyar gibiyim ama bu bile bile ateşe atmaktır kendini hele ki celladına koşmaktır bu.

Kapı aniden açıldı sert adımlarla ve bakışlarla yanıma geldi kolumu kavradı sıkmaya başladı boyum göğsüne denk geldiği için yukarıya baktım. Canımı yakıyordu. "Nereye gidiyordun sen?" Diye hırladı kolumu elinden kurtarmaya çalışırken "bırak beni canımı acıtıyorsun. Gitmek istiyorum burdan. Anladın mı beni? Burda yapamam." Dedim daha çok sıkmaya başladı sonra bıraktı. "Hadi git ama Henayı düşünmemek sana kalmış defol hadi." Dedi Henayı düşünmemek mi? Kolumu ovup "ne saçmalıyorsun sen?" dedim kaşlarını serbest bırakıp alaylı gülüş attı "gitme Deniz. Burda kal senin evin artık. Korkma benden, sana zarar verir miyim hiç?" Dedi "Anlamıyorsun beni bak ben burda tek başıma yaşayamam gidip hem düzgün bir iş hem de düzgün bir yere taşınmam lazım." Dedim kahkaha attı "hangi iş? Nasıl bulacaksın hadi buldun nasıl ev tutacaksın. Yemeği suyu eşyaları?" Dedi harbiden hiç bu yönden düşünmemiştim. Yaklaştı elimi tuttu "Deniz yanımda kal." Dedi donakaldım. "Düşünmem lazım Ediz." Dedim yatağa oturdum. "Düşün ama kendi ayağına sıkacak hatalara düşme. Beni ararsın" dedi kendi ayağıma çoktan sıkmıştım aslında.

"Ben çok yoruldum ediz." Dedim yaklaştı bana kulak arkama parmaklarını geçirdi avcunun bitimi de çenemdeydi derin bir iç çekip.

"Ardaya söylerim ne istersen getirtir sana. Yanımda çalış. Tek başına değilsin prenses. Şimdi bak bakayım salona." Dedi kaşlarımı çattım ilerledim salona orta sehpada küçük bir fanus vardı temiz su ve içinde kum ve taşlar vardı içi boştu ama balık var sanmıştım aklıma evimdeki kedim gelmişti karşı komşuya emanet etmiştim onu.

Birden yumruk yaptığı elini yüzüme doğru yaklaştırdı arkamdaydı Ediz, elini açınca içinde küçük top gibi yosun belirdi. "Bu ne." Dedim kaşlarımı kaldırıp "marimo." Dedi küçücük ve çok tatlı duruyordu. "Bu küçük top şans ve aşk getirir derler japonlarda. Uzun yaşar, kolay bakımı var ve gittikçe büyüyüyen bir alg." Dedi elime aldım yavaşça okşamaya başladım baş parmağımla avcumda tuttuğum marimoya baktım Ediz de elimi tuttu "hadi suya koyalım." Dedi suya bırakınca yavaşça dibe inmesini bekledik.

"Ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Çok güzel bir şeymiş bu." Gülümseyip kaşlarını kaldırdı "bu arada çalışmak istemediğin günlerde bana söylemene gerek olmaz istediğini yapabilirsin. Bir ihtiyacın var mı şimdi?" Dedi duraksadım "Benim bir kedim var onu çok ihmal ettim. Bana lütfen onu getirir misin?" Dedim gülümsedi "kedi seviyorsun demek. Anlamalıydım sen de kedilerden farksızsın. Dıştan sevimli içten saldırgan aslan bile yanında korkardı eminim ki." Güldüm dediklerine elini omzuma koydu kapıyı ardından kapatıp gitti.

Marimomu odama götürüp komodinime bıraktım.

Şans mı? Marimo şansızlıktan yanımda ölürdü. Yandan bakış atıp yatağa oturdum. Çok tuhaftı bir anda kendimi boşlukta bulmam. Geriye yatırdım kendimi. Bir on dakikaya yakın tavanı izledim kapı çalınca yavaş adımlarla ilerledim delikten bakınca o kel adamın olduğunu gördüm kapıyı açınca miyavlayan kedimi görmemle yerimden sıçradım. "Tombik. Çok özledim seni." Deyip öpmeye başladım adam ağır poşeti uzattı teşekkür edip kapıyı kapattım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ATEŞ VE SU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin