33.Bölüm

10.2K 220 22
                                    

''Benimle ölür müsün?''

Zeynep,

Telefonda ki kadının söyledi ile elimden kaymıştı telefon.Ne hissetiğimi bilmiyordum,ne yapacağımı bilmiyordum.Telefonda ki kadının söylediğini idrak etmeye çalışıyordum.

Doruk öldü demişti.

Doruk öldü.

Doruk.

Öldü.

Beynimde defalarca kez yankılnadı bu sözcükler.

''Hayır.'' dediğim gözlerimden akan yaşları görmezden gelerek.  

''Hayır,Doruk bunu bana yapmış olamazsın.'' dedim kısık sesim ile.

Bunu bana yapamazdı.Bu bana yapmaya hakkı yoktu.

''Hadi beni boşver ailen.Peki ya onlar ne olucak?Ben bu haberi onlara nasıl vereceğim?Onlara oğlunuz öldü nasıl diyeceğim?'' diye sordum hıçkırıklarımın ardından.

Ben Helin teyze ile Fatih amcaya nasıl verecektim bu haberi?Onları hiç mi düşünmemişiti?

''Biliyorum benim acı çekmemi,pişman olmamı istiyorsun ama böyle olmaz Doruk.Bu acı bana çok fazla.Duymak istediğin pişman olduğum mu?Pişmanım.Duymak istediğin acı çektiğim mi?Çekiyorum,hemde fazlası ile.Şu anda öyle bir acı çekiyorum ki sen bile tahmin edemezsin!'' diye bağırdım bu kez.

Evet bu acı,bu pişmanlık bana çok fazlaydı.Canım yanıyordu.Hem de çok yanıyordu.

''Sen,sen benim tek arkadaşım,kardeşimdin.İnsan kardeşini bırak gider mi senin gibi?Tamam onuda geçtim.Hani düne kadar beni sevdiğini söylüyordun ya.İşte insan sevdiğini bırakıp gider mi?'' diye bağırdım kısılmış sesim ile.

''Doruk söylesene!Bana cevap versene!Bırak gider mi?!'' 

Odanın kapısının açıldığını duydum ama umursamadım. 

''Bu acı bana çok fazla.Ne olur yalan olsun.Ne olur ona birşey olmamış olsun.'' diye mırıldandım.

''Zeynep ne oluyor?Neden bağırıyorsun?Neden ağlıyorsun?'' dedi Keremin endişeli sesi.Karşıma geçip oturdu.Ama ben ona bakmıyordum.

''Doruk.'' diye mırıldandım hıçkırılarımın arasından.

O kadar çok bağırmıştım ki boğazım acıyordu ama umrumda değildi.

''O mu aradı?Birşey mi dedi?'' 

''O gitti.Beni bırakıp gitti.'' dedim ve derin bir nesef aldım. ''O öldü.''

Kerem bana sıkıca sarıldı.Bende kollarımı boynuna doladım.Acımı Kerem bile dindiremiyordu bu kez.

''Beni ona götür.Lütfen beni ona götür.'' diye yalvardım.

''Peki güzelim.''

Keremden Dorukun ailesini aramasını istemiştim.Çünkü ben bu haberi onlara nasıl vereceğimi bilmiyordum.

Hasnateye geldiğimizde cesedi tehşis etmek için morga gitmiştim.Kerem beni yerime tehşis edebileceğini söylese de cesedi kendim görmek istedim.Belki bir ihtimal Doruk değildir diye.Çok küçük bir ihtimal sadece ümit ettim.

Cesedi gördüğümde ise tekrardan gözyaşlarım akmaya başladı.Doruk orda öylece yatıyordu.Ona dokunduğumda ise buz gibiydi.

O artık yoktu.Beni bırakmıştı.Cadısını bırakmıştı.Çirkin cadısını tek başına bırakıp gitmişti.Gerçekten kötü kalpli bir vezir olduğunu kanıtlamıştı.

VazgeçilmezimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin