I'm laughing, I'm crying
Batu'nun Ağzından
"Anlayacağın intihar etmem için hiçbir engel yok önümde." dedi Serra elindeki Bloody Mary kokteylini yudumlarken.
Doğal kalarak güzel olan kızlardandı Serra. Uyandıktan sonra bile güzel gözüken o meleksi kızlardan.
Kızıl saçlarını öylesine bir at kuyruğu yapmış, üstüne de ütülenmemiş mavi düz bir tişört giymişti.
Bu kadar masum ve güzel görünen kızın yaşadıklarını onun şu anki tipine bakarak asla ama asla tahmin edemezdiniz.
Serra'yı ilk gördüğüm andan beri ona derin bir saygı duymuştum. Fakat şu an göğüs geldiği şeyler ve onun her şeye rağmen dik duruşu ona karşı olan saygımı adeta sonsuz hale getirdi.
"Şey senden de özür dilerim Batu, pek eğlenceli bir buluşma olmadı."
"Ne demek, hiç sorun değil. Bunca yaşadığın şeye rağmen benimle konuşmak için zaman bulabildiğin için minnettarım ve sen gelmişsin eğlenceli olmamasından söz ediyorsun. Hayat her zaman eğlenceli olacak diye bir şey yok. Arkadaşlar birbirini her daim desteklemek zorundadır sonuçta." dedim.
Minnettar bir bakış attı bana.
"Amma uzun konuştun. Filozof filan mı olucaksın?"
Güldüm. O da benimle gülüyordu.
"Ama fikrimi değiştirdim, bir gün daha eğlenceli bir şey yapma sözü ver bana Serra Mavi."
"Tabi ki Batu Erdem Yıldız. Yeter ki siz isteyin."
Gülümsedim.
"Bana arkadaşlarım 'Bey' derler."
Anlamamıştı, kaşlarını kaldırdı. Gülmemeye çalışan bir ifadeyle ona bakmaya devam etti. Hala düşünüyordu.
"Bey... Batu Erdem Yıldız."
Gülümseyerek başımı salladım.
O da bana baktı gülümseyerek.
Daha ne kadar bakışabilirdik ben de bilmiyorum. Ama benim o anın içinde hapsolmak için her şeyimi verebileceğimi biliyordum.
"Lunapark?" dedi Serra aniden. Affalladım:
"Efendim?"
Gülmeye başladı.
"Senin adının Bey olduğunu sanıyordum, lunapark değil."
"Haa değil zaten. Sadece neden lunapark dedin anlamadım diye sordum."
"Lunaparka gidelim anlamında. Hani eğlenceli bir şey yapalım diye."
"Yeter ki iste. Nil'i çağıracak mıyız?" diye sordum.
Açıkçası Nil'i pek sevememiştim. Bana biraz yapmacık gelmişti. Sırf nezaketten sormuştum zaten. Yoksa onun bizle gelmesini filan istemiyordum tabi ki.
Nil'i sorduğumda Serra'nın yüzü düştü:
"Çok istersen gelebilir."
Onun bu soğuk hali beni epey korkuttu. Kızıl saçları sanki cehennem alevine dönmüştü ve ben öfkesinin sıcaklığını aramızdaki mesafeye rağmen gayet güzel hissediyordum.
Gülmeye başladım.
Bana şaşkın gözlerle baktı, muhtemelen içinden bu salak neden gülüyor diyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayattaki Şansım
ChickLit"Hayatta iki tür insan vardır bana göre: Doğuştan şanslılar ve benim gibi doğuştan şanssızlar." Efsun, doğduğu şehre taşınana dek şanssız olduğunu düşünüyordu. Oysa şu an tam anlamıyla dünyanın en şanssız insanı olduğunu düşünüyor. Mert, ikizi Ef...