Bölüm 5. Erol usta . Sarah

334 88 7
                                    

Cumartesi sabahı kar lapa, lapa yağıyordu. Kahvaltıdan sonra Recep boş çuvallardan birini eline aldı.

Recep "Piyanist,gel Erol ustanın marangozhanesine gidelim."

Birlikte evden çıktılar. Yukarıya ana yola doğru yürüdüler. Ana yoldan yolun sağ tarafından,Ömer Hayyam otobüs durağına doğru inmeye başladılar. Üçyüz metre kadar yürüdükten sonra, Ömer Hayyam otobüs durağına geldiler.Yolun başında köşede bir eczane vardı. Eczanenin yanındaki sokaktan aşağı inmeye başladılar kırk metre kadar yürüdükten sonra soldaki marangozhanenin kapısından içeriye önce Recep sonra Piyanist girdi.

Recep bağırarak " Selamın aleyküm hepinize kolay gelsin."

Piyanist " Ko kolay gelsin."

Kapıya yakın yerde ahşap tezgahlar vardı. Tezgahın birinde oymacı ustası sandalye ayaklarına çiçek desenleri işliyordu. Dükkanın arkasına doğru makineler vardı. Sağ tarafta bir testere makinesinde Erol usta çalışıyordu. Oymacı ustası ve Erol usta aynı anda. aleyküm selam deyip selamlarını aldılar.Sol tarafta duvara yakın yerde varil şeklinde büyük bir soba vardı.

Erol usta " Recep hoş geldin." diyerek Recep in elini sıktı.Daha sonra elini Piyaniste uzattı Recep e dönerek:

Erol usta " Kim bu arkadaş."?

Recep gülerek " Tanımadınmı ?Erol usta bu bizim İsimsiz."

Erol usta, İsimsiz i çok iyi tanıyordu ama bu halini görünce oldukça şaşırmıştı. Şaşkın,şaşkın Piyanistin yüzüne bakmaya başladı.

Recep " Erol usta bizim isimsiz yavaş, yavaş iyileşmeye başladı Tokatlı onu yıkayıp,Metin ağabeyin orada tıraş ettirdi."

Erol usta çok mutlu olmuştu.Kollarını açıp Piyaniste sarıldı. Ona " Hoş geldin kardeşim, hoş geldin. Seni böyle görünce nasıl sevindim bilemezsin."

Sonra çay bardaklarını yıkamaktan gelen çırağına seslenerek:

Erol usta " Oğlum,iki bardak daha yıka."

Recep Erol ustaya "Ağabey bize tahta parçası lazım."

Testere makinesinin önünde on, on beş çuval dolduracak kadar sandalye ve koltuk firesi tahta parçaları duruyordu.

Erol usta " Recep, çuvala doldurun kardeşim oradan."

Recep ve Piyanist, tahta parçalarını çuvala iyice sıkıştırarak doldurdular. O sırada çırakta çayları doldurmuştu. Çırak, sobanın etrafına üç kısa tabura koydu Erol usta ve Recep çaylarını alıp taburelere oturdular. Piyanistte aynısını yaptı. Piyanist bir yandan çayını içiyor,bir yandan da oymalı sandalye ve koltukları inceliyordu. Hepsi çok güzel modellerdi.

Sonra birden kendini tepede bir villada bu tür mobilyalarla döşenmiş salonun camından denize bakarken gördü sonra yine devamı gelmedi.

Birer bardak çay içtikten sonra,
Erol usta " Recep,yarın gidecek misin?"diye sordu.

Recep,Erol ustanın ne sorduğunu anlamıştı.

Recep " Ağabey çok önemli mutlaka orada olmam lazım."

Erol usta "Ya Recep giderseniz, bana da bir kıyak yapar mısınız."

Recep "Sen istersin de ben yapmam mı ağabey."

Erol usta " Benim çocuk yarın üniversiteden bir haftalığına geliyor. Benim onu Sabiha Gökçen hava alanından almam gerekiyor. Biliyorsun oraya gittikmi trafikten ne zaman döneceğimiz belli olmaz. Onun için gelemeyeceğim."

SEFİL PİYANİST, Kırmızı piyano, TAMAMLANDI.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin