Bölüm 3. Piyanist

448 108 7
                                    

DÖRT YIL SONRA...

Tokatlı Ahmet, İnce Recep ve İsimsiz birlikte yaşamaya başlayalı dört yıl olmuştu.

Taksim, Beyoğlu, Tarla Başı civarlarını kendilerine mekan edinmişlerdi. Buralar geceleri oldukça hareketli oluyordu. İstanbul un bu bölgesi merkezi bir bölge olmakla beraber kozmopolitliğin adeta bütün kirli yanlarını da taşıyordu. Geceleri buralarda transeksüeller, fahişeler, uyuşturucu satıcıları ve maceraperestler olduğu gibi aynı zamanda Beyoğlu ve yan sokaklarında sokak sanatçılarından, eğlence sever üniversite öğrencileri, zengin sosyetik gençler ve binlerce turist bulunuyordu.

Üç arkadaş Tarla başında adeta yıkılmak üzere olan üç katlı ahşap bir binada kalmaya devam ediyorlardı.Kaldıkları odanın penceresi camları olmadığından naylon bezlerle örtülüydü. İçeride çöpten aldıkları kirli bir çekyat vardı. İki adet demir somyanın üzerinde tahta ve suntalardan yatak yapmışlardı. Yatakların üzerlerine örttükleri bezler oldukça kirli ve yıpranmıştı. İçeride ısınmaya yarayacak varilden bozma bir soba duvarda yamuk ve oldukça eski görünen kahverengi bir dolap ortada kahverengi bir masa her biri ayrı model dört adet ahşap eski sandalye vardı.

Akşam Saati oldukça geç olmuş artık geceye dönmüştü.  Tokatlı ve Recep İsimsiz i merak etmeye başlamışlardı.  Bir taraftan da kendi aralarında konuşuyorlardı.

Tokatlı " Bugün hava çok soğuktu ellerim donuyordu ne hurda kağıt ne plastik hiçbir şey toplayamadım ne para ne de yiyecek bir parça ekmek yok çok açım."

Recep "Ben bayat bir simit yedim idare edebilirim."

Tokatlı tedirgin ve merakla sordu:

Tokatlı "Bu isimsiz nerede kaldı başına bir şey mi geldi acaba?"

Recep "Kesin bir yerlerde dilenirken o yine yolunu kaybetmiştir. Biliyorsun daha önce de defalarca kaybolmuştu şimdi bu soğukta işin gücün yoksa İstanbul sokaklarında isimsizi ara."

Tokatlı "Ne yapsın be oğlum adam hasta aklında tutma yeteneği neredeyse hiç yok. Kafasının içi sanki bomboş bugün söylüyor tembih ediyorsun yarın unutuyor biraz daha bekleyelim sonra çıkar bakarız onun bu soğukta sokakta donmasını istemem."

Recep "Ağabey onun dilenmesine çok kızıyorum ama o bir türlü anlamıyor onun boyunda postunda olan bir adama hiç yakışmıyor."

Ahmet ve Recep Anadolu'dan İstanbul'a gelip hiçbir işte dikiş tutturamayanlardandı Tokatlı kırk beş- elli yaşlarında orta boyun biraz üstünde geniş omuzlu, kahve rengi gözlü bir adamdı.  Gençken oldukça sert karakterli biriydi ve bu yüzden girdiği her yerden kavga edip ayrılıyordu. Bu evliliğinde de böyle olmuştu ve çabuk bitmesini sağlamıştı. Çocuğu yoktu. Recep,te kırk-kırk beş yaş arasındaydı orta boylu, ince yapılıydı .Ona bakıldığında bakımsız biri olduğu anlaşılıyordu. Bir gençlik hatasından hapse düşmüş daha sonrasında hayatını bir türlü düzene sokamamıştı.

Artık uykuları gelmeye başlamıştı ama İsimsizi de bulmaları lazımdı oturdukları yerden kalktılar dışarıya çıkmak için paltolarını giydiler tam dışarıya çıkacaklardı ki o sırada kapı açıldı İsimsiz içeriye girdi.

Tokatlı hiddetle "Neredesin be oğlum ?" diye çıkıştı.

Recep kızgınlıkla "Yine dilenirken kayboldun değil mi yavşak? " 

Odanın içerisi biraz karanlıktı bir iki mumun vereceği aydınlık ne kadar olabilirdi ki fakat ikisi de isimsizin gözlerindeki parlamayı gördüler.İsimsizin elinde büyük bir kese kağıdı vardı. İçinde Taksim'de ki büfeden aldığı pamuk gibi ıslak hamburgerler ve ayranlar bulunuyordu. Ortadaki masanın üzerine bıraktı.

SEFİL PİYANİST, Kırmızı piyano, TAMAMLANDI.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin