Alarm...Alarm...Kulaklarımın içine davetsiz bir misafir edasıyla giren şu kahrolası alarm sesi...Gözlerimi aralamaya üşendiğimden elimle etrafımı yokladım.Soğuk kumaş parçasının üstünden yatağın yanında duran komodine oradan yastıkların arasına giren elim sesin çıktığı aptal makineyi bulamamıştı!En sonunda gözlerimi aralayıp sesin geldiği yöne yani tam karşımda ayakta dikilen ve elinde telefonu tutup gülümseyerek bana telefonun ekranını gösteren Bora'ya baktım.
"Yaa,kapat şunu!"diye bağırdım.Beni dinlemeyip telefonun sesini biraz daha açtı.Kafamı yastığa gömüp yanımdaki yastığıda kafama bastırdım.Alarmın sesi kulaklarıma girmeye devam ediyordu ve benim sinir kat sayımda artıyordu.
Dayanamayıp yattığım yerde doğruldum ve gözlerimi kısıp Bora'ya bakarak,"Sen kazandın,tamam!Kalkıyorum."dedim.İkna olmamışçasına yüzüme bakmaya devam edince yataktan kalktım ve tuttuğu telefonumu elime alıp alarmı kapattım.
"Uçağın kalkmasına üç saat var,hadi hazırlan."dediğinde gözlerimi kocaman açtım."Burayı İzmir sanma,havaalanına gitmemiz en az bir buçuk saat sürer."dedi.Telefondan saate baktığımda 7.05 olduğunu gördüm.Esneyerek banyoya ilerlediğimde oda kapıya doğru yol aldı."Ben odama geçip eşyalarımı toplayacağım,sende hazır olunca mesaj atarsın."dedi ve yanıtlamama fırsat vermeden gitti.
Tuvalete girip duş aldım ardından bavulumu toplamaya başladım.Gelirken bavuluma bin bir çaba sarf ederek koyduğum gala elbisemi gelişigüzel koydum.Üzerine diğer eşyalarımı koyup bavulu kapattım.Odanın penceresinden baktığımda güneşin çoktan doğduğunu gördüm.
Ben hazırım.
Tamam,lobiye gel oradayım.
Bavulumu alıp çıkmadan önce odayı son bir kez gözden geçirdikten sonra çıktım,asansöre binip lobiye indim.
*
Uçaktan iner inmez Bora tuvalete koşmuştu,bu yüzden bende bagajları almak zorundaydım.Daha bavulları vermeye başlamadıkları için boş bir yer bulup oturdum.Aklıma Bora'nın tuvalete koşuşu geldiğinde dayanamayıp onu aradım.Telefon direk meşgule düştüğü sırada bavullar gelmeye başlamıştı bile.
Tam yerimden kalktığım sırada karşı taraftan kızıl saçlı bir kızın geldiğini gördüm.Sorun kızıl saçlı olması değildi,sorun ya kızın Ela olmasıydı ya da ona çok fazla benzemesiydi.Emin olmak için dikkatle ona bakmaya devam edip adım adım ona yaklaştım ama tam o sırada kız sağa dönüp gözden kayboldu.Bavullar gelmeye başladığı için kızı takip etme fikrinden vazgeçip Bora'nın bavulunun peşine takıldım.Arkasından benimkide gelince elimde iki bavulu sürükleyerek az önce oturduğum yere geri döndüm.
Karşıdan Bora'nın geldiğini görünce ayağa kalktım.Ben onun yanına gidemeden o geldi.Yüzü durgundu.
"İyi misin?"diye sordum.Sesimdeki telaş ortadaydı.
"Üşütmüşüm sanırım,kustum."dediğinde,"Dün gece ıslak saçla yattın kesin ondan..." dedim,birkaç saniye sonra da"....Yoksa hamile misin?!"diye bağırmamla bize yakın olan birkaç kişi bize baktı.
Bora neredeyse ağlayacak ve kızgın bir surat ifadesiyle bana baktığında acı çektiğini anladım.Şimdi otorite zamanıydı!Şimdi annelik zamanıydı!
"Tamam,pekala!Düş önüme bize geliyosun."dememle bana baktı.
"Ben eve-"sözünü yarıda keserek iki bavuluda kaptığım gibi çıkışa yöneldim.Arkamdan beni takip ettiğini hissedince kendime olan özgüvenim arttı.Havaalanından çıkıp İstanbul'a gitmeden önce ücretli bir şekilde arabayı park ettiğimiz otoparka ilerledik.Bora bavulları bagaja koyarken bende şoför koltuğuna oturdum.Bora alışkanlıktan olsa gerek bindiğim tarafın kapısını açtı ve beni görünce durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk ve Son ⭐️(Siyah Ruj'un devam hikayesi)
Chick-Lit"Rujsuz olman sana Siyah dememe engel değil."