Evimdeydim. Beni yalnız bırakmamak için Yixing ve Minho benim evime gelmişti. Evlerine gitmeleri konusunda ısrar ediyordum. Ama inatla gitmiyorlardı.
Kalbimdeki acıyla odama kapandım. Berbat hissediyordum. Her saniye içimde bir şeyler ölüyordu ve bir çözüm bulamıyordum. Gözyaşlarımı durduramıyordum. Pis kıyafetlerimle yorganın altına girmiş sadece ağlıyordum.
"Baek? Gelebilir miyim?"
"Yalnız kalmak istiyorum Yixing."
"Annen aradı Baek. Chanyeol onlara bir şeyler anlatmış. Buraya gelecekler sanırım."
"Arayıp gelmemelerini söyle."
"Yapma Baek. Seni çok merak ettiler."
"Kimseyi görmek istemiyorum."
Yaklaşık yarım saat daha hıçkıra hıçkıra ağladım. Kapının sesini duyunca kalkıp odamın kapısını kilitledim.
"Baek! Baek neredesin?!"
Onu odama yönlendiren arkadaşlarıma içimden sayısız küfür savurdum. Annem dakikalarca kapımı çaldı. Sonra babamın sesini de duydum. Chanyeol gibi bir kuzenim olduğu için dünyanın en şanssız insanı olmalıydım.
Kalkıp kapıyı açtım ve yatağıma döndüm. İkisi de panikle yanıma gelip bana sarıldılar.
"Oğlum? İyi misin?"
"İyiyim anne.."
"Chanyeol bize olanlardan bahsetti."
"Lütfen baba.. Bunu konuşmak istemiyorum."
"Gözlerin neden şişti senin? Hm?"
"Ağladım dersem rahatlayacak mısın?"
"Hadi oğlum, yanına birkaç eşya al gidelim."
"Nereye?"
"Bizimle kalacaksın."
"Şimdide bu özgürlüğümü elimden mi alacaksınız?"
"Sadece yanında olacağız."
İstemesem de ısrarla beni eve götürdüler. Eski odamın iyi geleceği gibi zırvalıklarla bu eziyeti süslemeye çalıştılar. Fakat benim için hiçbir şey değişmeyecekti.
Günlerce odadan çıkmadım. Ağlamak dışında hiçbir şey yapmadım. En sonunda babam sessizliğini bozdu.
"Konuşmamız gerek Baekhyun."
"Ne konuşacağız?"
"Seni dudaklarından öpen şu yabani Çinli hakkında."
"Eğer ona hakaret edeceksen konuşmayalım."
"Demek doğruymuş."
"Odamdan çıkar mısın baba?"
"Sadece dinleyeceğim. Her şeyi bilmek istiyorum."
Babama saatlerce onunla nasıl tanışığımı ve hislerimi anlattım. Beni öfkeyle dinliyordu.
"Yani doğru öyle mi? Oğlum adamın birine aşık oldu? Bunu nasıl yaparsın Baekhyun!"
Hislerimden bir suç gibi bahsetmesi canımı yakıyordu. Söylemek istediğim çok şey vardı ama annem de benimle birlikte ağlıyordu. Babamın onu da incitmesinden korktuğum için susuyordum.
"Chanyeol bana bir şey daha söyledi. Bu saçmalığı sana sormak bile istemiyorum ama.."
"Onunla yattığımı mı söyledi?"
Annem şaşkınlıkla bana döndü. Sessiz ve uslu oğlundan bunu beklemiyordu. Babam yumruğunu sıkıp bana doğru yürüdü.
"Bu doğru mu Baekhyun?"
"Duymak istediğin şeyi mi söylemeliyim? Yoksa gerçeği mi?"
"Gerçeği söyle!"
"Doğru söylemiş. Bir erkekle yattım."
"Baekhyun!"
Bana vurmaya hazırlanırken annem onu kolundan tutup çekiştirerek odamdan çıkardı. Sonra günlerce odama girmediler.
Evde çalışan teyze arada bir yemek getiriyor, tepsiyi almaya geldiğinde yemediğimi görünce ağlayarak saçlarımı okşuyordu. Sonra bir daha yemek getirene kadar gelmiyordu. Bazen yemek getirdiği zaman odada bekliyordu. Bu süre içinde havasızlıktan ölmemem için camları açıp odayı bir güzel havalandırıyordu. Yemek yemediğimde yanıma oturup yemem için yalvarıyordu. Günlerdir yediğim birkaç lokma şey mideme onun gözyaşları sayesinde girmiştir.
Günler sonra annem ve babam ilk kez odama geldiler. Babam o gün olduğundan daha sakindi. Beni yattığım yerde ağlarken bulunca yatağa oturdu. Gözümden süzülen yaşı nazikçe sildi.
"Bunun geçici olduğunu sanmıştım. Tutkuyla bağlandığın şeyler oldu. Hepsi geçip gitti. Ama bu kez hislerin gerçek. Öyle mi?"
Yaşlarımı durduramıyordum. Onlar kontrolsüzce aktıkça babam tekrar siliyordu. Konuşursam daha çok ağlayacaktım. Sessizce başımı salladım.
"Eğer istersen onu da buraya getirebilirsin Baekhyun. Bunu kabul emek benim için çok zor. Ama oğlumun gözümün önünde hasta olmasına göz yumamam. Günlerdir yemek yemiyorsun. Ne kadar üzüldüğümüzü görmüyor musun?"
"G-gelmez.. Beni size gönderdi.. Sadece sevdiği için.. Beni gönderdi.."
Hıçkırıklara boğulduğumda babam odadan çıktı. Annem onun yerine oturup saçlarımdan öptü.
"Ona bu kadar çok mu bağlandın? Hm?"
"Size saçma geldiğini biliyorum. Kalbime söz geçiremiyorum."
"Onunla gerçekten.. Yani siz.."
"Lütfen sorma anne. Eve, onunla yattım. Ama oğlun bir sürtük değil. Bunu ilk kez yapıyorum."
"Asla öyle düşünmedim. Eğer bunun için onu seçtiysen özel olmalı."
"Onu kaybetmek beni öldürüyor."
"Seni seviyor değil mi? Sana olan hislerinden eminsin?
"Seviyor."
"Seni göndermek onun için ne kadar zor olmuştur düşünebiliyor musun?"
"Gitmemi istemesine rağmen koşup sarılmak istedim. O nasıl dayanabildi?"
"Bazı ilişkilerde bitirmek zorunda kalan kişi daha büyük fedakarlık yapmış olur. Zor olan kısmı üstlenir. Çünkü o zaman terk edilenin mutlu olma şansı vardır. Çünkü gidenden nefret etmek için bir sebebi vardır. Fakat o şuan seni unutmakta daha da zorlanacak. Çünkü seni unutmak veya nefret etmek için bir sebebi yok."
"Ne yapmalıyım?"
"Git Baekhyun. Sadece git. Eğer onun gerçek aşk olduğuna eminsen Aşkınınn peşinden git."
"Peki biz.. Burada yaşayabilecek miyiz?"
"Aşk ilk önce iki kalp arasındadır oğlum. Aşkın cinsiyeti olduğuna inanmıyorum. Bedenleriniz birbirleri için yaratılmamış olabilir ama kalbin onu istiyorsa onunla olmalısın."
"Yanımda olduğun için teşekkür ederim anne."
Gecenin geri kalanında annemin eski aşkını dinledim. Bir kıza canını verecek kadar aşık olduğunu ve babasının babamla evlendirmek istemesini..
Ayrılıklarının hala canını yaktığını dinlerken kalbimi biri sıkıyordu sanki. Onu sonsuza kadar kaybetmek benim için ölüm gibiydi.
Bana sahip olduğu için bu evlilikten asla nefret etmese de ona olan aşkını bir an bile geride bırakamamış. İlişkisi ortaya çıktığında dedemden yediği dayaklar bile yapmamış canını.
Onu dinledikten sonra babamın tepkisini düşündüm. O beni destekliyorken ait olduğum adamı asla bırakamazdım. Ne olursa olsun bu aşkı sonuna kadar yaşayacaktım.