ANSIZIN

2.4K 131 35
                                    

*Bölüm Şarkısı : Eda Baba/ Gitme Kal Bu Şehirde

Sabah uyandığımda Arda yatakta yoktu. Bugün okulun olduğu aklıma gelmişti. Acilen yataktan çıktım. Koşarak aşağı indim. Saat daha 07.43'dü neden bu kadar erken uyandım bilmiyorum. Salon bomboştu. Askılıktaki siyah hırkamın cebinde anahtarımı aradım , buldum. Pijamalarımla hemen bizim eve geçtim ve üzerimi değiştirmek için odaya fırladım.

Odadaki dolabımdan siyah kot pantolonumu ve kırmızı lakosumu giydikten sonra ayağımada gri spor ayakkabılarımı giydim. Okul için aldığım test kitaplarını krem rengi çantama yerleştirdim ve koşarak aşağı indim.

Arabamın anahtarını aldım garaja indim. Garaj kapısını açtıktan sonra arabama atladım. Okula vardığımda saat 08.24'dü. Dersliklerden birine girdiğimde kimse yoktu. Benden 5 dakika sonra içeri giren Ege gülümsedi ve "Günaydın" dedi. Bende ona gülümsedim karşılık verdim.

Kimse sınıfa gelmeyince bir şey olup olmadığını düşündüm. Ama sanmıyorum. Hoca içeri geldiğinde "bugün çantanızdaki kitaptan 35-45 arasını bitiriyoruz arkadaşlar konu işlemeyeceğim kimse yok" dediğinde çantamdan çıkardığım kitabımı masamın üstüne koydum ve kalemlerimide sanki çalışacakmış gibi çıkardım.

Ege yanıma geldi  "Alya bak sana ne göstereceğim" diye fısıldadı ve kolunu açtı.  Bileğinde ufak bir yıldız vardı. "Yeni dövmem" dedi. Oha diye bağırasım vardı. Canım acır diye dövme yaptırmaya korkuyordum. Millet dövme yaptırıyor ben hala tükenmez kalemle elimin şurasına kalp, kenarına sonsuzluk işareti, şuraya da bi yıldız diye kendi kendime eğleniyorum.

Ege gülümsedi ve yerine geçti. Ben ise kitabı çantama koydum. Hocadan izin alarak çıktım. Eve gidecektim. İçimde bir boşluk vardı. En son Ata ve Kutay ölmeden 1 hafta önce böyle bir boşluk hissetmiştim. O yüzden korkuyordum.

Arabaya bindiğimde telefonum acı acı çalıyordu adeta. "Alo efendim abla" dediğimde "Alya eve gelebilir misin ?" diyen ablamın sesi titriyordu. "Noldu abla söyler misin ?" diye çıkıştığımda "Sen eve gel !" diye bağırdı.  "Tamam" dedim ve telefonu kapattım.

Arabayla bir türlü bitmeyen yol sonunda sona ermişti. Elimdeki anahtarla kapıyı açtığımda ablam koltuğun kenarında gözleri yaşlı Emir Abinin omzuna yaslanmıştı. Arda ise iki elini saçlarına geçirmiş dirsekleriyle dizlerinden güç alırcasına kafasını zar zor tutuyordu. İsimlerinin Kerem , Kaan ve Efe olduğunu bildiğim üç çocuk merdivene çökmüşlerdi. Kaan ağlıyordu. Diğerleri ise hüzünlü şekilde bana bakıyordu. Kafamı mutfağa çevirdiğimde Elvin abla elinin tersiyle gözyaşlarını sildi ve kenara kaçtı adeta.

Ablama yaklaşıp "Noldu" dediğimde sesini çıkarmadı . Tekrarladım ama bu sefer bağırıyordum. "Sana ne oldu dedim duymuyor musun ?!" dediğimde hüzünlü hüzünlü baktı ve boynuma sarıldı. "Alya annem , babam , Emirin annesi ve babası ile trafik kazası geçirmiş. Ellerinden gelen  müdahaleyi yapmışlar ama " dediğinde boynumdaki kollarını aşağı salmıştı. "Ama ne abla ama ne !" dedim ve hıçkırıklara boğuldum.

Arda'ya baktığımda perişan haldeydi. Elimle koltuğu aradım ve bulduğum anda oturdum. Nefes alamaz durumdaydım. Tamam annem babam benim yanımda pek duramazdı ama annem benim ilk meleğim babam ise ilk kahramanımdı . Nefes alamadığım dakikalarda kendimi zar zor dış kapının önüne attım. Artık elimden bir şey gelmiyordu.

Eğer bu karanlık şehire gelmeseydik hiçbiri başımıza gelmeyecekti belkide. Alara diye hatırladığım kız bizim eve doğru yöneliyordu. Arda'da tam o sırada dışarı çıkmıştı. Alara Arda'nın üzerine yöneldiği anda Arda onu eliyle itmişti. Ben ise onları düşünemeyecek kadar boşlukta hissediyordum.

KARANLIK ŞEHİR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin