İNTİKAM

2K 136 20
                                    

Arda elindeki kumandayla hepimizin odak noktası olmuştu . Beklemediğim bişey olduğunu düşündüm. Arda intikamcı birine benziyordu . Ve eminim ki bu sürprizide intikam için hazırlamıştı . Dosyanın üzerindeki Ata - Kutay yazısını gördüğümde gözlerim dolmaya başlamıştı .

Ne yaptığını gayet iyi anlamaya başlamıştım . Beni nerden vuracağını çok iyi bilmişti . Ama nerden öğrenmişti nasıl öğrenmişti bir bilgim yoktu .

Arda'ya küçümser gözlerle bakarken . Ayaklarımın benden istemsiz beni yukarı yönlendirdiğini hissediyordum . Bu manzarayı zar zor atlatmışken tekrar görüp acımı tazeleyemezdim .

İçimdeki Alya koltuktan kalkmadan burda güçlü bir şekilde oturmamı söylerken ben kalkmayı planlıyordum . Ellerim titremeye , ayaklarım istemsizce uyuşmaya ve karnıma ağrılar girmeye başlamıştı .

Selin hafifçe yaklaşıp "Bir şey mi oldu Alya ?" diye sorduğunda kafamı hafifçe iki tarafa salladım . Arda tekrar kafasını bana çevirdi . Dosyanın yüklenmesi biraz zaman almıştı . Ama en sonunda açılmıştı . İçerisinde 25-30'a yakın fotoğraf olduğunu tahmin ediyordum  .

Arda fotoğraflardan bir tanesini açtığında . İçimde kurduğum binamın temeli çökmeye başlamıştı . Gözlerimden göz yaşları saçılsada , içim kan ağlıyordu . Karnımda sızlayan dikişlerimin acısı gördüğüm fotoğraftan sonra bana etki etmiyordu.

Karşımda gördüğüm Ata , Kutay ve benim fotoğrafımdı . "Hayır ! Şerefsizlik bu , bunu bana neden yapıyorsun ?" dediğimde içimden gelen hıçkırıklara engel olamadım .

İçimde büyüttüğüm Alya temeli yıkılan binamın altında kalıyordu ve ben bir şey yapamıyordum . Hızlıca kanepeden kalktığımda iki elim istemsizce saçıma gitti . Fotoğraflar geçtikçe anılar geliyordu aklıma , fotoğraflar ilerliyor zaman dilimleri gözümün önünden şerit şerit geçmeye başlamıştı . Aklımın en ücra köşelerine sakladığım karanlık anılarım tekrar beni bulup o karanlığın içine gömmeye çalışıyordu . Oysaki o karanlıktan ufacık bir ışık parçasına tutunmaya çalışmıştım ben .

Aklıma gelen Kutay ve Ata'nın özlemi beni tekrar en derinlerden vururken Arda'nın yüzündeki ifade paha biçilmezdi . Resmen acı çekmemden zevk alıyor gibiydi . Gerçekten dengesizdi . İki gün önce atlattığım kazada hastanede beklemişti şimdi ise yaptığı garipti ne yapmaya çalışıyordu bu ? Arkamı dönmeden yürümeye çalıştım . Hem ekrana bakıp içimdeki özlemi sonuna kadar kendime hatırlatmak . Hemde arkamı dönüp kaçmak geliyordu içimden .

Arka arka yürümeye devam ediyordum. Gözüm ekrandaydı fotoğrafların ardı arkası geldikçe geliyordu . Göz yaşlarım hiç bu kadar içten akmamıştı . Sinirden ağladığım zamanlardan farklıydı .

İçimde özlem , hasret , yalnızlık ve doldurulamayacak kocaman karanlık bir boşluk vardı . Artık yorulmuştum . En son merdivenlerin önüne geldiğimde Ata'nın cenazesinden bi fotoğraf vardı . Ben mezarın başına çökmüşüm , yanımdaki Kutay ellerini koyu kahverengi toprağa daldırmış . Bütün güçsüzlüğümüzle beraber yıpranmış ruhlarımız kameralara yansımıştı adeta ve ben bu acı dolu atmosferi ilk defa gördüm . Kim neden çekmiş bilinmez . Ama bütün çaresizliğimiz ortada .

Ata ve Kutay benim hayatıma etki eden en büyük etkenlerdi . İkisinide ablamdan ayrı tutmazdım yerleri her zaman benim yanım olmalıydı . Ama öyle olmadı . Tam tersi oldu işte . Bir gün üçümüz yine her zamanki sahil kenarında oturuyorduk . O zamanlar hala İzmirdeydik. Ata dondurmayı çok sevdiği için her gün gittiğimiz dondurmacıya uğramak için bizi ısrarla yerimizden kaldırdı .

O önden giderken bizde Kutay'la arkadan yürüyorduk . Karşıdaki dondurmacıya geçen Ata'yı yolun kenarındaki kaldırım taşına oturup beklemeye başladık . Ata her zamanki gibi elindeki limonlu dondurmasıyla bize doğru yaklaşıyordu. Ata'nın dondurmayı aldıktan sonraki mutluluğu Kutayla ikimizin gülüşlerini birbirine katmıştı. Tam Ata'yı karşılamak için ayağa kalktığımızda acı fren sesini duymuştuk , kafamı yola çevirmemle Ata'nın bedenini yerde görmem bir oldu .

Koşmaya başladığımda paniklemiştim . Elim ayağım bir birine karıştı . Etrafta sanki zaman durmuş insanlar bir yardım eli uzatmıyor gibiydi . Kutay benden biraz daha soğukkanlı davranıp ambulansı aradı . Ambulans geldi hepimiz hastaneye gittik . Ama ne çare ? "Elimizden geleni yaptık " dediler . Ama yapsalardı Ata benim yanımda olurdu .

Ata artık yoktu , melek olmuştu.  Bana meleğim derdi ama o benim meleğim oldu . Canımdan can gitmişti . Ruhumdan bir ruh eksilmişti . İçimde karanlık bir boşluk oluşmuştu . Kutayla son bir direniş cenazesine gittik. İşte Kutayla en son çekilen fotoğrafımızda o olmuştu .

Neden son fotoğraf o olmuştu biliyor musunuz ? Çünkü Kutay Ata'nın ölümüne dayanamadı . İntihar etti . Bizim bizden başka kimsemiz yoktu . Ve ruhumdan artık eksilecek ruh kalmamıştı . Onlar gitmişti ben tükenmiştim . Son bir çaresizlikle tekrar Kutay'ın cenazesine gittim . Ata'nın mezarının yanına gömdüler . O an yer yarılsada içine girsem dedim . Ama olmadı tek çarem her okul çıkışlarında , hafta sonlarında zaman ayırıp  onların mezarlarına gitmekti . Başıma gelenleri anlatmaktı . Biraz ağlamaktı en basitinden . Komik bir şey olsa bile beraber olduğumuz zamanlardaki gibi yine onlara anlattım , beni duyuyorlardı biliyordum ben . Yalnızca tek fark bu sefer gülmedik, ben ağladım . Başka birşey yapamadım işte .

Bütün fotoğrafları sildim . Hafızamdan yüzleri silinsin . Onlar böyle olsun istemezdi , benim üzülmemi istemezdi dedim . Kendimi tutabildiğim kadar güçlü tuttum. İstediğim kadar fotoğraflarını sileyim , istediğim kadar anıları yok edeyim . O melek yüzlerinin en ince ayrıntısını dahi hatırlıyorum . Ve onları ben kalbimde yaşatmaya devam ediyordum .

Bütün anılarıma tekrar aklımda yer ettirdim . Ve odama girip kapıyı kilitledim. Arkamdan gelen ayak seslerini duyabiliyordum . Selin ve Su bu olayları biliyorlardı . Kapıdan bir kaç uğultu duysamda şuan algılayamıyordum . En iyisi biraz uyumaktı . Kafamı yastığa koydum . Biraz bekledim .

Yastığa kafamı koyup düşüncelere dalmıştım ki . Aradan yarım saat geçmiş . Aşağıda kimsenin olmadığını düşünüp aşağı sessizce indim . Televizyonda açılı olan dosya bir flash bellekteydi . Flash belleği aldıktan sonra hemen odama çıktım . Bilgisayarıma taktım ve fotoğraf çıkaran yazıcıma bilgisayarımı bağladım .

En güzel fotoğraflarımız gözümün önüne serildi . Yalnızca 25-30 tane zannettiğim fotoğraflar 100-150'ye çıkmıştı . Önüme gelen bütün fotoğrafları tek tek çıkartmaya başladım . Çekmecemde duran boş çerçeveleri bütün masama serdim .

Çıkan fotoğrafların kimini çerçevelere yerleştirdim . Bir tanesini çok büyük çıkardım ve yatağımın başlığının yaslandığı koyu renk duvara yapıştırdım . Kimini çerçevelerle kütüphaneme koydum , kimini çalışma masamın önüne yapıştırdım , not tutturmam gereken küçük mandallarla odamın ortasından bir ip geçirdim ve kalan fotoğrafların yarısını ipe yarısını duvarlarıma yapıştırdım .

Şimdi artık huzurla uyuyabilirdim . İyi geceler meleklerim .

Eveet bu bölümde böyle bitti .. Gerçekten düşüncelerinizi çok merak ediyorum. Sizi seviyorum minnoşlarım 😘😘😘

KARANLIK ŞEHİR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin