"Bağımlı olmak zor olsa gerek. Gerçi insanlara bağlanmak ne kadar iyi bilemem."
"Okuduğum kalınca bir kitapta şöyle bir cümle vardı; kanıma sevdiğim karışsaydı asla eroin kullanmazdım."
"Güzelmiş. Serum lastiğini nerden buldun?"
"Eczanelerde satılıyor ama bizim mahallede makul parayla her şeyi bulabilirsin."
"Ne hissediyorsun kullanınca?"
"Hiç. Koca bir hiç. Doğmadan ölmek gibi bir şey galiba. Kanat Güner okur musun?"
"Kitap okumayı sevmiyorum ben."
"Neden?"
"Sülalecek okumayı sevmeyiz biz. Kuranı duvara asar, gazeteyi de açık fotoları yırtıp koleksiyon yapmak için alırız."
"Alışılmışın dışına çıkmak toplumların canını sıkar çünkü. Her neyse. Kanat Güner neden uyuşturucu kullanıyorsunuz sorusuna 'yaşama dönmek için' cevabını vermişti. Kafası kıyak olmadan çekilmiyormuş dünya denilen gezegen. Ya dünyan güzel olacak ya da kafan cümlesini duydun mu hiç? Damara iğneyi sokunca ikisi de güzel oluyor."
"Peki sonra? Yani normale dönmek zor olmuyor mu?"
"Elbette zor. Sevdiğin birisini ikinci defa kaybettin mi hiç? İşte aynen öyle. Biraz özlem, biraz burukluk, çokça da kaburga sızısı. Neden bu kadar çok soru soruyorsun?"
"Bilmiyorum. Hayatını çok merak ediyorum aslında."
"Standart kaybetmeler, yitip giden çocukluk, baba sevgisine özlem, yalnızlık filan. Ha bir de sırtıma saplanan birkaç bıçak. Hepsi bu."
"Çare arıyor musun?"
"Arıyorum da hiç açmıyor ki. Hep meşgul anasını satim. Olmuyor genç kız, olmuyor. Akışına bırakıyorsun, oluruna bırakıyorsun ama yok. Bir bok olmuyor. Hiçbir şey değişmiyor. Öyle çok şey yapma sen bunları. İnsan acıyan bir canlıdır bilirim. Fakat dikiş tutmaz göğsünün tam ortasında açılan yaralar. Hem sana bir şey diyim mi. Sevmek intihar teşebbüsüdür... Şimdi biraz git lütfen. Hayal kırıklıklarım ciğerime batıyor..."