İlk Görüş

505 47 45
                                    

-2014-

"Olmaz baba !"

"Kes sesini yoksa oğlum falan dinlemem ..."

"Gebertir misin ?"

Babam lafını tamamlamamış , bana bakmıştı. Gözlerindeki en ufak hayal kırıklığına razıydım oysaki ...
Babam , tefeci gibi birşeydi. Aslında böyle biri değildi.
Annem ölünce kendini saldı. Daha ben bile salmamışken. Yaklaşık 10 yıl önce babam zengin bir iş adamıydı. Şu meşhur ihale olaylarlarından annemi onun gözleri önünde öldürmüşlerdi. Ben o zamanlar 12 yaşındaydım.

Kaç defa evden kaçtığımı saymadım , kaç defa eve dayakla getirildiğimi de...
Şimdi ise mesleğimi kötülüğe kullanmamı, düşmanlarının doktoru olmamı ve onları zehirlememi istiyordu. Şu hayatta istediğim ve gerçekleştirdiğim ilk ve görünen o ki son hayalimdi. Ama bunu da ona kaptırmak niyetinde hiç değildim.
Ara sokaklara girmeye başladım. Nereye gittiğimi hiç bilmiyordum. Sabah muhtemelen ceplerim bomboş olarak uyanacaktım. Ama olsun. Yeter ki zihnimi boşaltan birşeyler bulayım.
Ben , böyle boş boş yürürken birden iğrenç bir kahkaha duydum. Saat daha akşamın yedisiydi. Ama sokak serserileri buralarda doluşmuştu bile. Açıkçası onlara başta bulaşmayı hiç istemedim. Arkamı dönüp gitmek üzereydim ki bir kız sesi duydum. Onlara daha da yaklaştım. İki tane sarhoş bir kıza sarkıyordu.

İşin garip yanıysa kız onlara kafa tutuyordu. Gülmeyi kesip onların yanına gittim. En sert ifademi takındım.

"Ne oluyor burda !??!"

Sarhoşlardan biri gülerek yanıma geldi.

"Sanane çiçek oğlan !"

"Kızı bırakın yoksa-"

Diğeri iğrenç bir şekilde gülmeye başladı.

"Ne yaparsın ?! Abine mi söylersin. "

Korkmuş gibi yaptı.

"Hih o zaman biz ne yaparız. "

Salak gibi gülmeye başladılar. O arada vakit bu vakit deyip içi boş olan silahımı çıkarttım.
Kız çok korkmuş gibiydi. Yere oturmuş gözlerini kırpmadan bizi izliyordu. Benim de ona sarkacağımı sanıyordu herhalde.

"Şimdi ! Eğer 3 saniye içinde burdan siktir olup gitmezseniz ,ölürsünüz !"

İstemeye istemeye kaçtılar.
O halimden ben bile korkar olmuştum. Babamın saçma önlemleri işime yaramıştı. Silahı geri yerine sokarken kıza yaklaştım. Saçları yüzünü örtüyordu. Ama ağlama sesleri geliyordu. Yavaşça eğildim. Saçlarını yüzünden çekmemle sırt üstü yere düşmem bir oldu.
Bana yumruk atmıştı !

Daha olayın şokunu atlatamadan tekme yemeye başladım. Hem bağırıyor hem gülüyordu.

"Öyle basit bir kıza mı benziyorum ! Bebek yüzlü şeytan ! Oğlum benim kara kuşağım var !!"

Bense gülüyordum. Gülmeyi kesip bacağından tutup yere düşürdüm. Ama o üzerime düştü. Neyse ki kollarından tutmuştum. Çırpınıyordu. Onu üzerimden atıp ayağa kalktım.

O da kalkmıştı. Tam bana vuracaktı ki kolunu tuttum.

"Ben sapık değilim !"

Bana uzun uzun baktı. Kolunu bir hışımla çekti. Saçlarını düzelti. Ve soru yağdırdı.

"Ne malum ? Kimsin hem sen ? Sana ne oluyorsa ?"

"Ben Kim Seokjin. Doktorum. "

"O silahın sende ne işi var ?"

"Bu mu ? Bu şeyy... Kuzenimin bu oyuncak. Oradan geliyorum da "
Birden kolundaki yara dikkatimi çekti. Konuyu değiştirmek için harika bir fırsat.

"Kolun... Fular falan var mı. Kanaman dursun en azından. "

"Gerek yok ger-"

"Ben doktorum. "

Gözlerini devirdi ve yerdeki çantasını alıp karıştırmaya başladı. Sonunda birşey buldu. Ve bana uzattı. Kolunu sıkıca bağladım.
Ardından çantasını ona verdim. Bana gülümsedi. Ona onu evine bırakmayı teklif ettim. Zorda olsa kabul etti. Önce o iğrenç sokaklardan çıktık. Sonra yorulmuş olacak ki koluma girdi. Onu banka kadar götürdüm. Daha sonrasında sordum.

"Orada ne işin vardı ?"

"Taehyung , sevgilim onun yanına gidiyordum. Ama kayboldum. "

O an içimde bir şeyler kırılmıştı sanki ... Demek sevgilisi vardı.

"Peki sen ?"

"Ah dedim ya kuzenime uğramıştım. Beni babasından çok sever de. Ben olsam ben de çok severdim. Sonuçta bu dünyada kaç tane benden var ki "

Gülmeye başladı.

"Hep böyle geveze misindir doktor bey ?"

"Çok mu konuştum. İlk defa arkadaşım oldu da. Kendimi kaybettim. Arkadaşız değil mi?"

"Öyleyiz. Merak etme. "

Sabahtan beri merak ettiğim soruyu sormak için harika bir fırsattı.

"Senin gerçekten siyah kuşağın mı var ?"

"Tabii ki de. Benim 16 tane 1.lik madalyam var. Kupalarımı saymadım bile. "

"Ciddi misin ?!"

Saçlarımı karıştırdı.

"Hayır tabii ki de. Öylesine , kork diye söyledim. "

"Senin adın ne ?"

"Söylemem. Ama bana Sowon de "

Açıkçası biraz kırılmıştım. Ne de olsa onu bir daha göremeyebilirdim. Kafamı salladım.

Birden dizime vurdu. Ne yalan söyleyeyim eli çok ağırdı.

"Hadi götür beni evime. "

Elinden tutup kaldırdım. Kalktıktan sonra elimi bırakmadı. Aksine daha çok sıktı. O zaman ölmeyi diledim.
Çünkü her insan en güzel anında ölmeyi diler.

...

Ona gizli gizli bakarak yarım saatin sonunda evine vardık. Evleri bayağı büyüktü. Bahçe kapısını bir şifre girerek açtı. Kapı açılırken arkasından bağırdım.

"Adını hala söylemedin!!"

İçeri girdi. Bana baktı ve gülümsedi. Kapılar kapanmadan bağırdı.

"Kim Sojung ! Ama bu ismi çok hatırlama. Bana aşık olursun falan !"

Bu sözlerinin ardından kapı kapandı.

Bağırdım.

"Artık çok geç !"

Üzgünüm...

Why?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin