"Adını hala söylemedin!!"
İçeri girdi. Bana baktı ve gülümsedi. Kapılar kapanmadan bağırdı.
"Kim Sojung ! Ama bu ismi çok hatırlama. Bana aşık olursun falan !"
Bu sözlerinin ardından kapı kapandı.
Bağırdım.
"Artık çok geç !"
Üzgünüm...
Bağıran kişi her kimse o borozan sesiyle bizi bayağı ürkütmüştü. Brezilya dizilerindeki gibi 26285 dakika sadece bakışmışlardı. O kadar çok sinirlenmiştim ki dayanamayıp sağ ayağımı yere vurdum.
"Bu kim a**na koyayım ya?!!"
Sojung bu dediğime bayağı bir kızmış olacak ki hemen bana baktı. Dudaklarını oynatarak
"Ne diyorsun sen be !?"
Bize bağıran kişi ise bana elini sallayarak konuşmaya başladı.
"Bu tipsiz kim ?!"
Kollarımı bıkkınlıkla salladım.
"Hadi ama bunun doğru olmadığını biliyoruz. "
Daha sonrasında psikopatça gülerek önümde durdu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"O zaman ikimizinde bildiği birşey söyleyim mi ?"
İşaret parmağımla onu ittim.
"Neymiş o ?!"
"Sojung bana âşık. "
Bu kelime beni çılgına döndürmeye yetmişti bile bu yüzden ona yumruk attım.
"Seviyomuş ! Ayy götüm !"
O ise gülüyordu.
"Manyak mısın oğlum sen ? Gülmesene !"
"Seokjin yeter dur ! O Taehyung !"
O böyle deyince daha bir dövesim gelmişti.
"Ne işin var burada ?!"
"Jungkook , burada olduğunu söyledi. Ben de bu yüzden geldim. "
"Hay ben onun dişlek ağzına !!"
"Sadece kendim gelmedim. Beni mesajlaşırken yakaladığın kızı da getirdim. Salak buraya gel !"
Demesiyle bir kız koşa koşa geldi.
"Geldim Tae ! Sojung değil mi?"
"Evet de sen ?"
"Ben Kim Jiwoo. Kuzenim. O mesajları aslında onu işletmek için yazdım. Ben özür dilerim. "
Sojung hayal kırıklığıyla bana baktı. Bana bakarken dememesi gereken birşey dedi.
"Taehyung..."
"Sen evlisin. "
Bu sefer gururlu gözükmek için lafa atladım.
"Zorunlu bir evlilik bu. Anlamazsın. Arkadaşız bunu bil yeter. "
"Taehyung o kadar kolay değil. Yüzüne bakamıyorum. Yapma git burdan. "
"Gideceğim. Ama mutlaka bana geri döneceksin. "
Bana el salladı. O elini onun götüne sokmayı hayal etmek çok güzeldi.
"Görüşücez Seokjin. Görüşücez"
Derin bir nefes alıp verdim.
"Eve gidelim. "
Gözleri dolmuştu. Onu böyle ağlatanın ağzını yırtmak istiyordum.
Gizli gizli ağlıyordu. En sonunda arabayı en yakın çocuk parkına sürdüm. Aniden durunca bana baktı. Gözleri kızarmıştı.
"Niye ağlıyorsun !!? Ona gitmene izin vermeyeceğimden korktuğun için mi ?!"
"Ha-"
"O zaman kalk !"
Küçük bir çocukmuş gibi peşimden geldi. En büyük kaydırağa kolundan tutarak götürdüm. Önce kendim kaydım. Kaydırağın başında durarak bağırdım.
"Gitmek istiyorsan merdivenlerden in , eğer kalmak istiyorsan benim geldiğim gibi gel. İnan üzülmeyeceğim. " Son cümlemde gözlerimyanmış ve sesim kısılmıştı.
Tam 273 saniye kaydırağın başında bekledim. En sonunda aşağıya indi. Ve bana hemen sarıldı.
"Babamdan vazgeçsem bile senden kopamam. Ama eğer bir gün gidersem... Benden nefret et. "
"Gidersen en çok kendimden nefret ederim. O yüzden gitme"
"Denerim. "
"Acıktın mı ?"
"Hem de nasıl. Hamburger ?"
"Hadi koş. "
Koşa koşa arabaya bindik. Tekrar eski halimize dönmüştük. En yakın hamburgercide durduk. Siparişlerin gelmesini beklerken saçma bir fikir ortaya attım.
"Bence biz hamburger ve kola gibiyiz. "
"Hı ?! Benzetecek başka birşey bulamadın mı ?"
"Hayır bence güzel. İkisi ayrı olsa da olur, ama güzel olmaz. Hem bize başka ne yakışır ki ?"
"Bu durumda sen hamburger, bende kola. Değil mi? "
"Aynen. "
Saçma sapan konuşmalarımızla yemek yemiştik. Birden telefonum çaldı. Minhyuk arıyordu. Sojung'a döndüm.
"Sen geç. Hyuk arıyor. Uzatır o salak şimdi. " Gülümseyerek gitti.
"Hı ?"
"Ne yaptın ?"
"Yüzde 0,25 verdim. Ama korkuyorum. Ne olur olmaz panzehirini de yaptım bile. "
"Ah çok iyi. "
"Dur biri arıyor. "
Tanıdık olmayan bir numaraydı.
"Efendim ?"
"Ben Yoongi. Babam iyi değil. Ağrısı varmış. Lütfen gel. "
Telefonu kapattım. Ve eve gitmek üzere arabaya bindim. Eve gelince hemen ilaçları aldım. Sojung koltukta uyuya kalmıştı. Büyük bir korkuyla adamın evine gittim. Panzehiri yapınca biraz rahatlamıştı. Tahminimce bünyesine zarar vermişti. Bir iki kez böyle olunca vücut alışacaktı.
Yoongi büyük bir korkuyla bana sorular yağdırdı. Ona ilacın yan etkisi olduğunu söyledim. Daha sonrasında birbirimize babalarımızı anlattık.
"Babanı seviyorsun Yoongi. "
"Seviyordum. "
"Nasıl yani ?"
"O benim babam değil amcam. Benim babam öldü. Annemde. O beni büyüttü. Neler olduğunu bilmiyorum sanıyor. Ama ben biliyorum. "