Yanımda oturuyordu kardeşim. Daha varlığını geçen hafta öğrendiğim bir insandı. Ama nasıl olduysa ona kendimi yakın hissediyordum ona karşı. Babam olmasaydı eğer belki hiç öğrenemeyecektim. Yaklaşık 2 saat oturduktan sonra gitti. Saç telini özel bir paket torbaya koydum.
"Yapabilir misin ?"
"Evet , Seokjin ?"
"Hı ?"
"Eğer kardeşinse ... Ne olacak?"
"Babam ağzıma sıçacak o kesin. Ama yeniden aile olabiliriz bu sayede. "
"Yalnız kalmayacak olmana sevindim. "
"Gitmek istiyorsan git Sojung, ama hatamı yüzüme vurma , zira yakışıklılığıma zarar gelecek. "
"Sadece 5 dakika ciddi olamaz mısın ? Hatanı yüzüne vurmuyorum. Vursam ... Ah ! Ben gidiyorum. "
"Öpücük ?"
"Bi git işine !"
Sinirle söylediği sözlerin ardından kapıyı çarpıp gitti. Her ne kadar gülsem de içimden ağlıyordum.
Koltuğa tutunarak ayağa kalktım. Yaram gayet iyi durumdaydı. Sadece ız vardı o kadar. Hareket etmemdeki bu zorluk yaramdan değil götümün uyuşması yüzünden olan birşeydi.Telefonumu elime aldım ve Hoseok'a mesaj attım.
-Yarın da git. Daha sonrasında ben hallederim.
-İyi olacak mısın ?
*Açmadan önce düşün
-Evet
-Tamam
*Açmadan önce düşün.
Mesajlaşmayı bitirince buzdolabına baktım.
Bomboştu.
Kendimi aldatılmış hissediyordum. Halbuki ne büyük hayallerle gitmiştim oraya.
Telefonumu tekrar alıp Sojung'u aradım."Yoldayım daha. Ne ?"
"Dolap boş , ben birşeyler almaya gidiyorum. Anahtarı paspasın altına bırakıyorum."
"Sen uğraşma. Ben birşeyler alıp gelirim.
"Sen bir me-"
Lafımı bitirmeme izin vermeden telefonu suratıma kapattı.
Yemek yiyeceğim için çok mutlu olsam da içten içe gerçeklerle yüzleşmeye çalışıyordum.
Banyodaki aynalardan birini alıp kendi kendime konuşmaya başladım.
"Yoongi ben senin abinim !"
Yok birde dövseydim.
"Ben ve sen kardeşiz. Biliyorum saçma ama anne ve babamız ortak. "
Hadi canım !
Aynaya baktım. Gözlerim dolmuştu. Düşüncesi bile beni deli ediyorken , nasıl ona ' ben senin abinim !' derdim ?
Aynayı yere bıraktım.
Ya babam ?
Ona ne olacaktı ? ' Oğlunu buldum. ' dersem inanmazdı ki.
Böyle kötü düşüncelerle dolu saatler geçirdim.
Kapının tanıdık melodisi beni korkuturken , ayaklanıp kapıyı açtım."Örnekleri verdim , bir haftaya açıklanırmış. Bütün ihtiyaçları da aldım. Hadi yine iyisin , sana yemek yapacağım.
Da sana ne oldu ? Ağladın mı ?!""Bilmiyorum. Ya o değilse ?"
"Peki ya oysa. Durup dururken kimse bilinçaltına girip sana 'abi ' demez. "
"A-"
"Hiç mı dizi izlemedin. Hep böyle olur. Şimdi gir içeri otur , sana güzel bir yemek yapacağım. Sonra yaranı temizleyeceğim. "
"İyiki varsın. "
"Hadi çabuk. "
Paytak ve yorgun adımlarla koltuğa yayılmak üzere harekete geçtim. Bilerek paytak yürüyordum.
Çünkü çorapsızdım ve ortaya çıkan ses hoşuma gidiyordu.Televizyondaki programlara boş boş bakarken burnuma enfes kokular geliyordu. Arkamı döndüğümde Sojung bana doğru geliyordu.
"Sana lazanya yaptım. "
Ellerimle ağzımı kapattım.
"Sen ciddi misin ?!"
"Abartma !"
"Gözlerim yaşardı. Mutluluktan ağlayacağım. "
"Biliyorum aşkım , mükemmelim !"
"Aşkım ?"
Bu kelimesi beni çok mutlu etmişti. O anlamda demediğini biliyordum ama , ona belli etmeyecektim.
"O anlamda değil , arkadaş anlamında ..."
Eli ayağı birbirine karışmıştı.
"Hı hı !"
"Eğer susmazsan !"
"Tamam. "
Diyerek masaya oturdum.
Yaklaşık 15 dakika hiç birşey demeden yemek yemiştik.
En sonunda konuşmaya başladım."2 gün sonra ... Gidiyorum işe. "
"Emin misin ? "
"Evet , adamı bekletmeyeyim. Hem Hoseok'a yük oldum yeterince. "
"Anladım. "
Hiçbir şeyi bilmiyordu.
Nasıl vicdan azabı çektiğimi de. Ama kendisi de söylemişti , kısa bir süre sonra bitecekti herşey.
Zorla da olsa yemek yemeye devam ettim.
Beraber sofrayı topladık.Derken o iğrenç telefon geldi.
"Efendim baba ?"
"..."
Ne konuştuklarını tahmin ediyordum.
"Ha - hadi ya çok sevindim. "
"..."
"Bende seni seviyorum. "
Diyerek konuşmasını bitirdi. Ağır ağır bana doğru döndü.
"Yarın ... Gidiyorum. Arkadaşların ve babam bir olup parayı bulmuşlar. "
"Ö - öyle mi ?"
"Evet. Ben , eşyalarımı toplamaya başlayayım. "
"Yardım etmemi ister misin ?"
"Yok. "
Dedi ve merdivenlerden çıkmaya başladı.
Ne yani bu muydu ?!
Böylece gidecek miydi ?!
Böyle bitmesine izin veremezdim. Televizyonun altındaki çekmeceden o odanın anahtarlarını aldım ve koşarak odaya girdim."Birşey mi oldu ?"
"Evet , gitme !!"
"Saçmalama !"
"O zaman bunu sen istedin. "
Dedim ve ikimizi odaya kilitledim. Ve anahtarı da boynumdaki kolyenin zincirine ekledim. Neyseki anahtarda şu halka şeylerden vardı.
"Saçmalık !"
"Çok istiyorsan al. "
"Babamı arıyorum. "
Telefonunun bataryasını zorla elinden alarak çıkardım.
"Sen ... Şaka mısın ?!!!?!"
"Yarından sonraki gün sonra gidiyorum. O zamana kadar beni dinlersin herhalde. "
"Geber Seokjin ... Geber !"
![](https://img.wattpad.com/cover/109984718-288-k337819.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Why?
Fanfiction"Adını hala söylemedin!!" İçeri girdi. Bana baktı ve gülümsedi. Kapılar kapanmadan bağırdı. "Kim Sojung ! Ama bu ismi çok hatırlama. Bana aşık olursun falan !" Bu sözlerinin ardından kapı kapandı. Bağırdım. "Artık çok geç !" Üzgünüm...