Çiftliğimizin meşe ağacından olan parkeleriyle duygu dolu anlarımdan sonraki gün Rüzgar ile pek takılmadım, zaten o babalarla birlikteydi. Bense annemlerle bütün gün mutfakta dedikodu yaptım. Güzel oluyor böyle kadınlarla takılmak. Dedikodu yapıyorlar, kocalarını çekiştiriyorlar, kendi gençliklerini anlatıyorlar. Neyse işte böylece bir günü bitirdim. Şimdide geri dönüyoruz.
Uzun yolculukları severim, küçükkende çok severdim. Ama işte o zamanlar Rüzgar yoktu. Yaa sormayın, ah başıma gelenler... (Bunlar hep annemlerle bir gün geçirdim diye) Şimdi bizim bu yemek ve spor hakkında konuşmak isteyen ebeveynlerimiz bir arabada toplanıp ABR üçlüsünü (ArminaBerkRüzgar) bir arabada topladılar. Böylece Rüzgar'ın kullandığı arabada sıkıntıdan patlayarak eve dönüyorum. Ama nasıl sıkılıyorum. Begümede mesaj attım geri dönmedi salak. Böyle böyle kös kös eve gidiyorum.
-Bacağın falan acıyor mu?
Başımı camdan Rüzgar'a çevirdim.
-Efendim.
Rüzgar gülmemeye çalışarak bakışlarını bana çevirdi.
-Geçen gece düştün ya, onu diyorum. Bir yerin acıyor mu? Sert düşmüştün, kırık falan yok umarım.
Bir de dalga geçiyor, ayı. Tabii Berk durur mu? HAYIR!!! Kafasını uzattı öne küçük ayı.
-Düştün mü?
Rüzgar bu sefer deli gibi sırıtarak Berk ile sohbete başladı.
-Hemde nasıl. Tam...
Konuşmaya bende daldım, Rüzgar'ın sözünü kestim.
-Düşmedim Berk, intihar etmeye çalıştım. Abinden kurtulmak için.
Ama işte, beni tınan kim? Rüzgar benim düşüşümü detaylı bir şekilde anlatırken vede Berk'de hayvan gibi gülerken çantamdan kulaklığımı çıkartıp kendimi Bruno Mars'cığımın kollarına attım.
Beş yada altı şarkı sonra telefonum çalmaya başladı. Tabii beni arayan kim diye hiç heyecanlanmadım çünkü ya Turkcell oluyor yada Begüm. Ve BİNGO!!! Begüm.
-Efendim Begüm.
-Aaaaaaaaaaaaaaaaaa!!! Kazandım, kazandım, kazandım, kazandım... Duymuyor musun Armina? Kazandım diyorum ama sevinç çığlıklarını duyamıyorum.
-Begüm, sevinmem gereken şeyin önce ne olduğunu söylesene.
Oturduğum yerde iyice yayıldığımda Rüzgar'ın yan gözle bana baktığını gördüm. Begüm'ün çığlıklarından rahatsız oldu heralde. Aman, çokta umrumda.
-Şebek anlasana, Boğaziçi'ni kazanmışım, kazandım, kazandım, kazandım.
Duyduklarımla gözlerim kocaman açıldı ve yayıldığım koltukta dikleşip oturmaya başladım.
-Ne? Sınav sonuçları belli oldumuki? Ne zaman? Gerçekten kazandın mı? Acaba bende kazanmış mıyımdır? Hayallerimiz gerçek olacak Begüm. Bana bak, eğer ben kazanamadıysam seni göndermiyorum. Bensiz hayal gerçekleştiremezsin. Duydun mu beni?
-Amma çok konuştun Armina. Kapatmam lazım, daha annemlerin haberi yok senin var. Kıymetini bil. Sende hemen bak sonuçlarına bana haber ver. Öptüm.
Begüm telefonu kapatır kapatmaz hemen internete bağlanmaya çalıştım. Ama bir türlü bağlanamadım, bir yandanda söyleniyordum.
-Niye bağlanmıyor bu, ne kadar aptal bir telefonum var, bağlansana yaa, inanmıyorum sonuçlar açıklanmış, acaba kazanmış mıyımdır, e ben niye internete giremiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğa Altı Varlık Armina
HumorSaçlarım, hani Perwolle yıkamadığınızda siyah tişörtünüz ilginç bir renge girer ya sonunda toz bezi olmaya mahkum olurlar, hah işte benim saçlarım o renk. Gözlerim ise kahverengi. Ama nasıl kahverengi; sütlü kahve rengi gibi değil, ceylan gözlü gibi...