Eyeliner Kurbanı

657 37 6
                                    

     Sabah sabah annemin o iğrenç esprisinden sonra zor kendime gelmiş ve kendimi dolabımın önüne atmıştım. Boş gözlerle kıyafetlerime bakarken annemi bu tarz esprileri başkalarının önünde de yapmaması için uyarmam gerektiğini aklıma yazdım. Çünkü annem sosyetede popüler bir kadın. Ve bilirsiniz bu tarz şeyler tüm havayı POFFF!!! söndürür.

     Daha fazla beklememem gerektiğine kanaat getirip siyah Adidas eşofman altını (kabul edin, havalıyım.) ve beyaz bir sporcu atletini üzerime geçirdim. Saçlarımı at kuyruğu yaparak kırmızı hırkamı giyince hazırım.

Ne? Benden evdeyken o rahatsız şort ve nefes almama engel olacak kapasitedeki kadar dar kıyafetleri giyip evimizi boyayabilecek kadar makyaj malzemesini yüzüme sürmemi beklemeyin. Bunları benden dışarı çıkarken de beklemeyin. Ben, evde pijama dışarı çıkarken ise basit bir kot ve tişört giyen doğa altı varlığın tekiyim. Bu gün ise gaza gelip eşofman giydim. Eğer filmlerde olduğu gibi bir ablam olsaydı kıyamet kopacak diye dalga geçeceğine eminim. Ama benim bırakın filmlerdeki gibi bir ablayı daha farklı bir ablam bile yok. Benim kardeşimde yok. Yani anlayacağınız ben ilk çocuk olunca annemler ikinci çocuğumuzda böyle olursa diye korkup çoluk çocuk işlerine bir daha girmemişler.

     Aşağı indiğimde sevgili ebeveynlerim kahvaltı masasında oturuyorlardı. Bende "günaydın" diyerek yerime geçtim. Çok geçmeden babam söze girdi:

   -Bu akşam bir yemeğe davetliyiz. Eğer anlaşabilirsek yeni inşaat projesi için ortaklık anlaşması imzalayacağım birinin evine. Küçük bir oğulları var, 14-15 yaşlarında diye hatırlıyorum. Sen beni dinliyor musun, Armina?

Evet dercesine başımı salladım. Kendimi hunharca böreklere kaptırdığım için pek odaklanamıyordum ama dinliyorum sonuçta.

     Kahvaltıdan sonra Begüm ile beraber buluşmak için gideceğimiz sinemanın önüne gittim. Ama hanımefendi bilmem kaçıncı sevgilisiyle konuşurken geç kaldığı için saçlarım dallaşmaya başladı. Iyyy, anneme diyorum ama bende az değilmişim gerçekten, öğğk. 

     Sonunda Begüm Hanım teşrif ettiğinde orada geçirdiğim 23 dakika 7 saniye 51 salisenin sonuna gelmiştim.
Sayılı gün (benim hesaplarımda zaman) çabuk geçer diye umut ederek salisesine kadar hesapladım ama tek bir yararı bile olmadı aksine beni bunalıma sürükledi. Demek ki neymiş; atalara her zaman güvenmiyormuşuz. 

   -Neredesin sen Begüm? Ne zamandır buradayım ben haberin var mı?
Ama tabii ki Begüm benim isyanımı hiç umursamadı.
   -Mert ile konuşuyordum, dalmışım.
   -Mert? Ahmet'ten ne zaman ayrıldın?
   -Ahmet kim ya?

AVM'ye girerken çantamı çıkarmaya çalışıyordum, bir yandan da Begüm'ün sevgililerini tartışmaya.

   -Hani cuma günü çıkma teklif eden.
Begüm tüm alışveriş merkezinin daha doğrusu erkeklerin dikkatini çekecek derecede kahkaha attı.
   -Ahmet değil tatlım Samet. Sende bana benzemeye başladın.
Begüm sevgililerinin isimlerini karıştırır hatta çoğu zaman unutur, isimlerini değil sevgililerini. Ama iki üç günde bir sevgili değiştirsem bende unuturum sanırım.
   -Peki, "hayalimdeAhmetamagerçekteSamet"i ne zaman terk ettin?

   -Sanırım dün öğle sıralarında.
   -Begüm dün cumartesiydi. Çocukla sadece bir gün mü çıktın?

Begüm düşünür gibi yaptı ve bana döndü:

   -Aslında sanırım sadece 15 saat kadar. Ama rekorumu kıramadı.

   -Ahh... Doğru, Ege ile sadece 1.5 saat değil mi?

   -Ege değil, Efe.

Dedi ve beraber gülmeye başladık. 

...

Doğa Altı Varlık ArminaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin