-31-

1.2K 55 3
                                    

1 hafta sonra...
Lauren

"Bence bu sana daha çok yakıştı Camz." Yarın evleniyorduk. Ve gelinlik dışında herşey tamdı. Güzel bir kumsalda düğünü planlamıştık. Umarım herşey yolunda giderdi. Onun mutluluğu benim için çok önemliydi fakat en ufak bir terslikte ilk Camila endişeleniyordu.

"Tamam o zaman bunu alalım biz. Lauren sıra sende!" Düşüncelerimden kurtulduğumda bana heyecanlı bir şekilde bakıyordu. Gelinlik giymeyi pek istemiyordum fakat onu kırmayacaktım. Hem belki beğenirdim değil mi?
İlk gelinliği zar zor giyip Sinu, annem ve Camila'nın karşısına çıktığımda hepsinin gözleri yuvalarından fırlayacak gibiydi. "Ne oldu kötü mü?" Sorduğum soruya karşılık Camila yanıma geldi ve kulağıma eğildi. "Fazla seksisin Lauren." Dediğine şaşırıp aynaya döndüğümde Camila'nın haklı olduğunu kabul etmiştim. Bu gelinliği bana kimin giydirdiğini bilmiyordum fakat fazla açıktı. Arkamı tekrar döndüğümde odada birinin eksik olduğunu fark ettim. Dinah.

Eğer Dinah ortalıkta yoksa kesinlikle birşeyler karıştırmış olmalıydı. Ve eğer düşündüğüm şey doğruysa, bize gelinlik için yardım eden çalışana bu gelinliği o vermişti. Tanrım. Dinah neden böyle davranıyordu? Camila'nın bana olan bakışlarını ve kızaran yanaklarını gördüğümde neden olduğunu anlamıştım. "Camz bu gelinliği ben seçmedim biliyorsun değil mi? Dinah yap-" "Biliyorum sevgilim. Dinah işinin çıktığını söyleyip kapıya doğru gitmek yerine soyunma odasının arkasına gittiğinde anlamıştım." Hafif bir kahkaha attığımda Camila'da kendini tutamamış gülmeye başlamıştı.

"Fakat Lauren, tanrım gerçekten çok seksisin." Hafifçe gülüp dudağına bir öpücük bıraktıktan sonra soyunma odasına geri girdim.

Birkaç dakika gelinlikle boğuştuktan sonra bu sefer doğru gelinlik ile soyunma odasından çıkıp etrafımda dönerek gelinliği gösterdim. Annemin gözlerinin dolduğunu fark ettiğimde yanına giderek sarıldım. "Anne. Ağlama lütfen." Gözyaşlarını silerken hafifçe gülümseyip kafasını salladı. "Ben sadece, babanın seni böyle görmesini çok isterdim." Bende gözlerimin dolduğunu hissederek anneme tekrar sarıldım. "Görüyor merak etme. Ve seninle de, beni bu günlere kadar getirdiğin için gurur duyuyor." Sözlerimi bitirmemle tekrar ağlamaya başlaması benimde içimde ağlama isteği uyandırmıştı. Fakat ağlamamalıydım.

Camila yanımıza gelip anneme sarıldıktan sonra konuşmaya başladı. "Sizi böyle ağlarken değil gülerken görmek isteyeceğine eminim. O yüzden lütfen ağlamayın olur mu?" Annem gözyaşlarını silip Camila'yı onayladığında derin bir nefes alıp gülümsedim. "Eee, nasıl olmuşum?" Üçüde güldüğünde içim daha da rahatlamıştı. "Çok güzelsin Lauren." Sinu konuştuğunda ona döndüm ve gülümseyerek teşekkür ettim. "Evet bu gelinlik sana tam uymuş. Prenses gibi gözüküyorsun bebeğim." Camila'nın sözlerine karşılık olarak yanaklarım kızardığında gülümsedi ve annemin cevabını merak ederek ona döndü. "Benim birşey dememe gerek yok, Camila ve Sinu benim düşüncelerimide söylemiş oldular. Harikasın Lauren." Gülerek sözünü tamamladığında hepimizin yüzünde bir gülümseme vardı.

Gelinlik işinide bitirdiğimizde Dinah arabasıyla bizi dışarıda bekliyordu. Arabaya bindiğim gibi Dinah'nın kafasına vurduğumda şaşkınlıkla bana dönmüştü. "Bu ne içindi şimdi?!" "Ne için olduğunu biliyorsun Dinah. Demek çalışana yanlış gelinliği verirsin ha?" Durumun kızılacak bir tarafı olmadığından gülerek konuşmuştum.

"Ne var yani kötü mu yaptım? Camila çok sıkılmıştı biraz heyecan oldu işte." Yanaklarım kızarırken annemlerde arabaya binmişti. "Lauren? Neden yüzün kızardı senin?" Camila'nın sorusuyla daha çok kızardığıma emindim. "Bilmem sıcak oldu sanırım arabanın içi geçer birazdan. Arabanın camını açarak kafamı dışarı çıkardım ve derin bir nefes aldım. "Hala aynı yalanı kullanıyorsun Lauren. Eskidi artık." Dinah'nın gereksiz yorumuyla birden ona döndüm ve öldürücü bir bakış attım. "Eee hanımlar, nereye gitmek istersiniz?" Konuyu değiştirdiğinde mesajımın tam anlamıyla yerine ulaştığını anlamıştım.

#

"Camz, çok yoruldum. Artık yatsak mı? Hem yarın düğünümüz var düğünde uyumamı istemezsin değil mi?" Yaklaşık dört saattir Camila'nın ısrarı üzerine Harry Potter serilerini izliyorduk. Ve benim dayanacak gücüm kalmamıştı. Elimdeki telefonu açıp saate baktığımda 02:00 olduğunu gördüm. Şimdi yatmazsak sabaha ikimizde ölü gibi olacaktık. Camila göğsümde yattığı için yüzünü göremiyordum ama sanırım uyuya kalmıştı.

Televizyonu kapatıp yavaşça kalktığımda, hafifçe homurdanarak bana daha çok sarılmıştı. Tanrım çok tatlıydı. Fakat biryeri tutulmadan önce onu yukarı çıkarmalıydım. İkinci denememde başarıyla altından kalktım ve onu kucağıma aldım. Minik bir panda gibi hemen sarılmıştı. Bu halleri kalbimin, fazla sevgiden ağrımasına sebep oluyordu. Hafifçe gülerek alnından öptüm ve onu yukarı çıkardım. Yatağa yatırdığımda hemen uyku pozisyonuna geçmiş, güzel uykusunu bölmeden uyumaya devam ediyordu. O da bütün gün enerjik olmasına rağmen çok yorulmuştu farkındaydım. Bu yüzden ses çıkartıp onu uyandırırsam kendime çok sövecektim.

Sessizce üstümü değiştirdikten sonra yatağa girdim ve onu belinden kavrayıp uyandırmamaya çalışarak kendime çektim. Uyurken çok masum ve güzeldi. Onu her gördüğümde ne kadar şanslı biri olduğumu düşünüyordum. Bana, birinin katlanabileceğinden daha çok katlanmıştı. Bu da bana olan sevgisinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyordu. Ve ben bunun için ona minnettardım. Artık benimde uyumam gerektiğini biliyordum fakat karşımda gördüğüm manzara buna engel oluyordu. Şikayetçi de değildim. Ömrümün sonuna kadar onu izleyebilirdim.

Ömrümün sonuna kadar...

Yarın onunla evlenecektim. Ve ömrümün sonuna kadar onun yanında olacaktım. Bu düşüncemi kime söylesem zaten birlikte yaşadığımızı söylüyorlardı. Fakat benim için o, yarından sonra tamamen benim olacaktı. Ona 'Eşim' ya da 'Karım' dediğimde bunu şaka olarak değil gerçekten kastederek söyleyecektim. Ve en hoşuma gideni ise yarından sonra, benden hiç kurtulamayacaktı. En azından kurtulması o kadar kolay olmayacaktı. Ve bu düşünce bile beni mutlu etmeye yetiyordu. Fakat diğer taraftan, ona istediğim zaman dokunup kimseye hesap verme derdine düşmeyecektim. Çünkü o benim olacaktı.

Bu düşüncelerimle saçma saçma gülümserken Camila'nın bana doğru döndüğünü fark ettim. Şükürler olsun hala uyuyordu. Uyanıp sırıtan suratımla karşılaşması ne kadar güzel olurdu bilemiyorum. Telefonumdan tekrar saate baktığımda saatin 02:30 olduğunu gördüm. Resmen düşüncelerimde kaybolurken, zaman kavramını yok etmiştim. Bunun için kendimi kutlayarak telefonu yerine koydum ve tekrar Camila'ya dönerek uyumadan önce son bir kez yüzü inceledim ve gözlerimi yüzümde oluşan bir gülümsemeyle kapattım.

Yarın bizim günümüz olacaktı.
En mutlu günümüz...

# Helloğ! Hikayeyi bıraktığımı düşünmemişsinizdir umarım... Bir sürü sorumlulukla boğuşurken hikayeyi ihmal ettim bunun için sizden özür dilerim. Bir sonraki bölüm final olacak fakat isterseniz finalden sonra birkaç bölüm atabilirim 'sequel' olarak. Umarım bu bölüm kısa olsada hoşunuza gitmiştir. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın! #

I'll Be Good (Camren)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin