İsmet beyin ne yapacağına dair hiçbir fikri yoktu. Bebekleri içeride ölmek üzereydi veya komşuların dediği üzere dumandan boğulup çoktan ölmüştü. O kafasında ikinci ihtimali düşünmek dahi istemezken bebeklerin kurtulması için de bir mucize bekliyor gibiydi. İsmet Bey, birden bire itfaiye erlerinin yanına koşup onların su sıkmalarını kesmelerini, dışarıdaki herkesin de susmasını istedi. Olayın içinde olan mahalle ahali onun ne yaptığına bir anlam vermeye çalışırken aynı zamanda onun dediğini de yapıyordu. İsmet Beyin bu söyledikleri 1-2 dakika içinde tam anlamıyla yerine gelmişti. Şimdi bütün gözler İsmet beyin üzerindeydi. Herkes onun pencereye doğru giden adımlarını izlerken, O ise sağ kulağını pencereye yaklaştırıp sol elinin işaret parmağını göstererek içeriden bir ses duyduğunu anlatmaya çalışıyordu. İçerideki sesten emin olduktan sonra karısına dönerek heyecanla yaşıyorlar, yaşıyorlar dedi. Henüz bu ses kulaklarda yankılanırken o herkesin gözü önünde bir mucizeyi gerçekleştirmek üzere içeri dalmıştı. Herkesin gözleri önünde dumanların arasında birkaç saniyede kaybolmuştu. Bu ismet beyin sonu olabilirdi fakat o sonunu hiç düşünmemişti. Zaten sonunu düşünen kahraman olamazmış. O tek bir son düşünmüştü o da evlerine düşen cehennemin kapısından çıkıp çocuklarını cennete kavuşturabilmekti. İsmet bey aradan 5-6 dakika geçmesine rağmen o cehennemden çıkmamıştı Meraklı gözler yerini endişeli gözlere bırakmıştı. Sanki o anda olan her şey bir aksiyon filmini andırıyordu. Heyecan verici ve aynı zamanda ürkütücü bir olay ve o olayın içinde olan masum insanlar. Ama ne yazık ki bu bir film değil ve sonu da mutlu bitmeyebilirdi. Endişeli gözler yavaşça kendini korkulu gözlere bırakırken kapıda İsmet beyi görünce buruk bir mutluluğa döndü. Buruktu çünkü ismet beyin o yangından Deniz ve Gökay la çıkması beklenirken kucağında sadece Gökay bebek vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy
RomansaAdını koymakta güçlük geçtiğiniz duygularınıza tercüman olmak isteyen bir kitap.