Bölüm 5

112 17 25
                                    

Ailenin geçimini tek başına üstlenen İsmet Beyin, psikolojik olarakta zor günler geçiren Hilal Hanımı rahatlatma görevinide üstlenmiş ve üzerine büyük bir yük binmiştir. Ancak o bunu hiç bir zaman bir yük olarak görmemiş, taşıması yorucu olmayacak kadar küçük ve değerli bir maden olarak görmüştür.

Bir yayınevinin matbaasında asgari ücretten 300 tl fazla para alarak çalışan İsmet Bey, işinden eve dönerken eli boş dönmemeye özen gösterirdi. Yine bir gün iş çıkışı eve dönerken evlerinin iki cadde arkasında yeni açılan bir mağaza dikkatini çeker ve eşinin üzerine çok yakışacağı bir elbise, kendisine bir gömlek ve çocuklarına bir kaç parça giyecek alarak evine gider. Eşi Hilal Hanım onu kapıda karşılar.

Hilal: Hoş geldin hayatım, yine elin boş gelmemişsin. Ne aldın böyle?

İsmet: hoş bulduk canım benim. Çocuklara bir kaç parça giyecek aldım.

Hilal: çocuklara aldın peki bana?

İsmet: seni unutur muyum hiç sana da aldım tabi.

Hilal: kendine de aldın değil mi? Bizlere alıp kendini ihmal etmeseydin

İsmet: aldım canım benim kendime de aldım da yine çok güzel yemekler yapmışsın mis gibi kokuyor. Yemekleri yiyelim istersen sonra açalım poşetleri?

Hilal: peki ama merak ederim ben

İsmet: yemek yedikten sonra

Hilal Hanım hazırladığı güzel yemekler yendikten sonra daha fazla dayanamayarak sofrayı toplamadan İsmet Beyin kendisine aldığı hediyenin poşetini açtığında nar çiçeği renginde kolsuz güzel bir elbise ile karşılaşır. Elbiseyi üzerinde deneyip çok beğendiğini ifade eder ve eşinin kendisine nasıl bir gömlek aldığını sorar? İsmet bey gömleği gösterdiğinde, Hilal Hanım şok olmuş bir şekilde o gördüğü rüyanın etkisinde ki duraksama gibi bir duraksama yaşar. İsmet bey ne olduğunu anlamaya çalışarak sorar?

İsmet: ne oldu hayatım beğenmedin mi gömleğimi?

Hilal: (kekeleyerek) O beyaz gömlek mavi çizgili mi?

İsmet: evet ne oldu ki?

Hilal: peki, peki denize ne aldın?

İsmet: fıstık yeşil bir elbise

Hilal: (kekeler) fıstık yeşil bir elbise mi? Gökaya da siyah papuç mu aldın yoksa?

İsmet: evet nereden bildin?

Hilal: (ağlamaklı bir şekilde) ismet bana hiç bir şey sorma? Lütfen git aldığın şeyleri iade et lütfen?

İsmet: neden, ne oldu?

Hilal: sorma dedim ismet sorma git iade et.

İsmet Bey, olanlardan bir şey anlamadan aldıklarını geri iade etmek zorunda kalmıştır.

Herkesin bildiğini kimsenin bilmemesi, bilmemek isteyip de aslında bilinendir.Gerçeklerden saklanmak zordur. Bizler de bazen işin kolayını bulup tesadüf deyip geçeriz. Tesadüf mü?     

Adını Sen KoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin