15.Bölüm

2.7K 166 13
                                    

Mrb! Yeni bolümü umarım beğenirsiniz. oy ve yorum yapmaya unutmayın. Sizi seviyorum. İyi okumalar!:)

Açlıktan önümdeki pastırmaya resmen saldırmıştım.

"Yavaş ye, boğulacaksın."

Kafamı kaldırıp kıkırdayan Carter'a baktım. Gözümü anında esir alan mavi gözleri âdeta içime işledi.

Zorlukla gözlerimi onunkilerden ayırıp tabağına baktım.

"Bana bir şey olmaz." dedim sırıtarak.

"Ben dokuz canlıyım! Hem sen kendi tabağınla ilgilen. Ot ve sebzeden başka bir şey yemiyorsun."

Sırıtışımı yüzüme iyice yaymıştım. Onunla laf yarışı yapmayı çok seviyordum.

"En azından ben yemeğimle birlikte az kalsın tabağımı da yemiyorum."

Çoğu zaman bu laf yarışlarını o kazansa da...
Ona ters ters baktım.

"Seni yere yıkacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum." diye homurdandım ağzıma bir pastırma daha sokuştururken.

"Daha kırk fırın ekmek yemen lazım." dedi gülerek.

Gerçektende o günün gelmesini sabırsızlıkla bekliyordum. İblis avlayamayan bir yarı Apollyon'dum. Rezillikte bir numaraydım. Akit'in yüz karası...

Birde kendimi en iyi sanırdım. Kimsenin karşımda duramayacağını, yenilmez olduğumu...

Ama gel gör ki beceriksiz Apollyon'un tekiydim. Eminim ki iblisler korkularından tir tir titriyorlardır(!)

"Seninle konuşcaklarımı daha fazla bekletmemin bir anlamı yok. Bu yüzden yarabandı çeker gibi anlatacağım."

Carter'ın sesi düşüncelerimi bölerken aklımdaki herşeyi unutmama sebep oldu. Yavaşça başımı salladım ve onun gözlerinden bir dakika olsun ayırmadım gözlerimi.

"Konuşmak istediğim şey...Ormandaki o gece." 

Carter durdu ve sanki yüzümde beliren en ufak bir duyguyu arıyormuşçasına süzdü beni. İçime bir korku çökerken zorlukla yutkundum.

"O gece olan şey için senden özür dilemek istiyordum aslında. Yaptığım şey aptalca ve sorumsuzcaydı. En önemlisi ise tehlikeliydi...Üzgünüm, ben sadece seni kararından vazgeçirmeye çalışıyordum ve o an ne yaptığımı bilmiyordum."

Kalbim onun bu sözleriyle erirken nefesim sıkışmıştı. Ne yani? Gelmiş beni öptüğü için özür mü diliyordu şimdi? Beni sadece geri döneyim diye mi öpmüş? Yoğun duygular ve hayal kırıklığının o iğrenç tadıyla ağlamak istiyordum. Ne yazık ki Carter'ın önünde asla ağlayamazdım. Ben bir melezdim. Pardon, ben bir Apollyon'dum. Kitabımda ağlamak gibi zayıflık belirten şeylere yer yoktu. Ben bir savaşçıydım. Ağlamam  gereken tek şey hedefime ulaşamam olmalıydı.

Gözlerimi kaçırdım ve masanın üzerinde gelişi güzel duran ellerimi seyre koyuldum.

"Yani geri döneyim diye mi öptün beni?"

Sesim sözcüklerin yarısında zayıflık göstermiş, çatlamıştı. Carter'ın gerildiğini ve huzursuzlandığını masanın diğer ucundan hissettim. Çenesindeki bir kasın seyirdiğini görebiliyordum.

"Üzgünüm, Mia...Lütfen bunun eğitimine engel olması için bir sebep olmadığını söyle. Söz veriyorum bir daha böyle aptalca ve sorumsuzca şeylere kalkışmayacağım."

Melezin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin