MULTİMEDYA/ MELEK-YASEMİN
***
Son anonsla birlikte oturduğu bekleme koltuklarından, uçağın içine alınacakları kapıya doğru ilerledi genç kız. Annesini tek bırakmanın burukluğu vardı hâlâ içinde. Onu ne kadar tek bırakmak istemese de bunu yapmaya, gitmeye mecburdu...
Yola çıkarken her türlü şeyi göze almıştı.
En başta ölümü...
Ölüm, babasından sonra onun için bir kavuşmaydı belki de. İlk aşkı babasına kavuşmaktı. Mesleği yüzünden, zaten her an ensesindeydi ölüm. Babasını da bu meslek uğruna kaybetmemiş miydi zaten? Annesi ne kadar istemese de; O, babası için çıkmıştı bu yola. Daha çok babasının hayatını çalanlara bunu ödetmek için...
Onu nasıl sinsi bir tuzakla yok ettilerse, bunu yapanlara alabilecekleri en büyük cezayı vermek için...
Bu uğurda özlemi bile hiçe saymıştı...
Annesini, teyzesini, bir çok hatırayı ve en önemlisi de her fırsatta ziyaret ettiği mezarlığı ve o mezara emanet ettiği babasını bırakmıştı bu şehirde...
Burada doğup büyümemişti; ancak en sevdiklerini burada bırakıyordu. Babasının mesleği yüzünden bir çok il dolanmıştı. Her ilde bıraktığı bir anı, sevinç ve acı vardı zaten. Hiç birinden, buradaki kadar buruk bir şekilde gitmemişti.
Babasının ruhunu alıp, cansız bedenini ona veren şehre; babasının, adına, duruşuna, hayat görüşüne, değer yargılarına yakışan bir evlat olmak ve onun katilini ya da katillerini bulmak için gidiyordu...
Girdiği sırada son kez baktı arkasına. İçi buruktu ama bir yanında da huzur vardı. Biliyordu babası bir yerlerde onu izliyordu. Ve bu yaptığından dolayı endişe etse de onunla gurur da duyuyordu...
***
" Alo. Yasemin. "
" Buyurun benim! "
Telefonun ucundaki ses kıkırdayarak çıkmıştı.
" Ah Yasemin! Büyümeyeceksin hiç değil mi? "
" Sence? "
" Yasemin! Allah aşkına! Hastanede fazlaca vakit harcıyorsun sanırım. Beynine kan yerine, su transferi gibi bir sorunun olabilir mi? Hazır oralardayken bir tomografi çektir istersen. "
Sakin ve bir o kadar da ciddi şekilde anlatmıştı genç kız arkadaşına durumu. Aralarındaki bu tatlı atışma artık onların doğal konuşma şekli idi. Dışardan gören biri onların bazen birbirlerini öldüreceklerini bile düşünebilirdi. Ancak arkadaşlıkları o kadar güçlü bir bağla bağlanmıştı ki; bu konuşmalar onların en doğal halleriydi.
" İnanır mısın geçen hafta çektirdim. Valla turp gibiyim? "
İnadına gidiyordu yine arkadaşının. Ama kaybedecekti biliyordu!
" Bence raporları karıştırmışsındır sen bu kafayla! "
" Pes ederek, beynimin sulandığı gerçeğini kabul ediyorum. "
Oflaya puflaya yenilgiyi kabul etmişti, Yasemin.
" Nöbettesin değil mi? "
" Evet. Sen ne yapıyorsun? "
" Ne yapayım. Uçaktan yeni indim de sana bir haber vereyim dedim. "
" Ne uçağı? Ne haberi? "
" İstanbul'a geldim. Yani tayinimi buraya aldırdım. Şimdi indim uçaktan, bagaj bekliyorum!"
Genç kız, bunu o kadar önemsiz bir şeymiş gibi anlatıyordu ki karşıdaki insanı çileden çıkarmaya yeterdi bu cümleler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN (Askıda)
Teen Fiction“ Öyle gerçekler vardır ki duymamak için sağır olmayı istersin! ” __________________________________________ Bluedream90/Tüm hakları saklıdır ©