MULTİMEDYA/MELEK-ÖMER-SANEM
* * *
--- MELEK ---
* * *
Çalan alarmla, güzel uykumu bölüp uyanmam gerektiğini anlamıştım. Dünkü yorgunluğun hâlâ üstümde olması, beynimin kalkmamak üzere verdiği komuta üzülerek de olsa uymayıp; uyanıyordum.
Yavaşça araladığım göz kapaklarımdan sızan gün ışığı gözlerimi kamaştırıp, açıp açmamak arasında kaldığım gözlerimi yeniden kapatmama neden oluyordu.
Bir süre gözlerimi alıştırmam gerekiyordu sanırım!
Akşam çok geç saatte eve geldiğimiz için kalın perdeleri çekmemiştim ve şuan sanki güneş odamdaymış gibi bir durum söz konusuydu. Güneş, bu aylarda ısıtmasa da benim gözlerimi aralamamam için gereken tüm ışığını üzerime gönderiyordu sanki.
Yüzüme çektiğim yorganla birlikte sırtımı cama çevirip, biraz da böyle oyalanmam, uyku mahmurluğumu alırdı sanırım.
Dün öğlene kadar gelen eşyalarla odamı düzenleyip, öğleden sonra da dışarıda yemek yetmiştik. Daha sonrasında güzel bir İstanbul turu yapıp, geç saatte eve dönmüştük. Uzun zamandır bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyordum.
Yasemin bana her türlü iyi geliyordu. Onun varlığı bile içime bir huzur kaplıyordu ve benimle inatlaşması bile hoşuma gidiyordu. Onunla tamamen zıt karakterlere sahip olmamız aramızdaki sürtüşmeleri her zaman üste seviyeye taşıyordu ve sadece ona odaklanmam bile, bir süre beni dünyadan soyutlayacak düşüncelerden alıkoyuyordu.
O benim bu hayatta annemden sonra değer verdiğim insanların en başındaydı. Bİrlikte çok zaman geçirememiştik, babalarımızın mesleklerinden dolayı. Her zaman farklı şehirlerde farklı ortamlarda bulunmuştuk ama yazları Mersin'de geçirdiğimiz tatillerde bir an olsun ayrılmıyor, uyurken bile aynı yatağı kullanıyorduk. Ailelerimizin arasındaki dostluk ve devamlı kurulan irtibat sayesinde biz de sıkı bir dostluk oluşturmuştuk ve araya giren mesafeler dahi bu durumu bozamamıştı.
O dönemlerde ayrı geçirdiğimiz günleri düşünerek, büyüyünce aynı evde yaşama sözü bile vermiştik. Ve şu an aynı şehirde ve aynı evdeydik!
Bunun farklı bir şekilde olmasını her şeyden çok isterdim ama bu imkansızdı ve ben buradaki işimi bitirdiğim an; annemin o sıcacık, özlem dolu kollarına bırakacaktım kendimi.
İki gün geçmişti ve ben annemi o kadar çok özlemiştim ki; bunu ona belli etmemeye çalışsam da telefonda sesini duyduğum an içimden bir şeyler kopup, gözlerimden yaş olarak akıyordu.
Onun adını dahi geçirmem burnumun sızlamasına neden oluyordu.
Özlemiştim... Annemi, evimi, en çok da babamı...
Odamın kapısının açılması ile Yasemin'in sesini duymam bir olmuştu.
" Hala uyuyor musun sen? Alarmın beni bile uyandırdı! ”
Bir yandan söylenip, bir yandan da içine gömüldüğüm yorganı çekiyordu. Yorganın üzerimden alınmasıyla doğrulmam bir oldu. Yasemin'de başımda dikilmiş, kollarını göğsünde birleştirip öldürücü bakışlarını üzerime doğru gönderiyordu.
Yine ne yaptım acaba?
Bir elimle saçımı kaşırken, bir yandan derin bir esnemeyle vücudumu açıyordum.
" Uyanıksın ve o poponu kaldıramıyor musun? ”
“ Gözlerimi ışığa alıştırıyordum, " dedim ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıtırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN (Askıda)
Fiksi Remaja“ Öyle gerçekler vardır ki duymamak için sağır olmayı istersin! ” __________________________________________ Bluedream90/Tüm hakları saklıdır ©