1. BÖLÜM ( 2. kısım )

709 45 32
                                    

MULTİMEDYA/ ÖMER-AYAZ-TURGUT

***

İstanbul gecelerinde, eğlence yine doruk noktalarına çıkmıştı. Ünlüler, kodaman tabir edilen sınıf, baba parasıyla hava atan gençler ve içki - ter kokusunun tavan yaptığı, saatlerdi.

Genç adam odasının camından, - elindeki viski bardağı ile - tüm ortama bakış atıp, bir nevi tetikte bekliyordu. Saat iyice ilerlemiş ve herkes çakırkeyf olmuştu. Burası onun için bir gözetleme kulesiydi sanki. En ufak bir taşkınlıkta anında müdahale edip, olayın büyümemesi için gerekli gördüğü her şeyi yapardı.

İzlediği bu insanları gözetim altına alırken bir yandan da çılgınca eğlenmelerini düşünüyordu. Hiç bir zaman bu insanlar gibi rahat olamamıştı. Hayat ona adil davranmamış ve onun bir betondan ya da bir buz kütlesinden farksız olmamasını sağlamıştı. Duygusuz bir adamdı. Bu her türlü şekilde kanıtlanmıştı.

Duygusuz tavrını, yanında kimse olmasa dahi bozmaz, kısa bir içten tebessümü bile kendine ihanet olarak kabul ederdi. Çevresindeki insanların onu sıcak havada bile erimeyen buz kütlesine benzetmeleri hiçbir zaman umurunda da olmamıştı zaten.

Kimse geçmişte ne yaşadığını bilmiyordu. Araştırmak isteyen düşmanları her seferinde elleri boş dönüyorlardı. Onun geçmişini, onun izin verdiği kadar bilebilirlerdi ancak. Bu ihtimal de imkansızın en güzel tanımıydı.

Odasının kapısının çalınmasıyla, dikildiği boydan cam önünden masasına geçip sert bir tonda,

" Gel! " emrini verdi.

Odasındaki gözle görülür tek ışık camdan vuran, az bir müzikle içeriye giren hafif loş bir ışıktı. Oturduğu sandalyeye iyice yayılıp adamının derdinin ne olduğunu beklemeye başladı.

Adamı karşısına geçip, iki elini önünde birleştirdi. Bir yandan da sorunu nasıl anlatacağını düşünüyordu.

Patronun, en ufak bir soruna dahi tahammülü yoktu. Ama ondan da gizleyemezdi. Genç adam, adamındaki sıkıntıyı anlamış, huzursuz bir şekilde önündeki masaya ellerini birleştirip sabırsızlığını belli ediyordu.

" Sorun nedir? " dedi sert bir tonda.

Adamı yerinde kıpırdanıp sadece kaçınılmaz sonu geciktiriyordu.

" Abi! " dedi görüntüsünün aksine sıkıntılı bir sesle.

Moda dergilerine manşet olacak bir vücudu vardı. Onu karşısında gören, mesafesini bir adım artırmak için fırsat kollardı. Ancak patronun karşısındaki bu hali, yere serdiği kas torbası haline gelmiş adamları şaşkına çevirebilirdi. Bu durum, karşısındaki patronunun, en az onun kadar korkutucu görüntüsünün yanında ona duyduğu saygıdan da kaynaklanıyordu. Aralarındaki yaş farkı çok olmasa da yeri geldiğinde abi-kardeş ilişkisi dahi kurmuştu bu adamla.

" Ne kıvranıyorsun lan? Anlat! "

Ses tonu git gide sertleşiyordu.

" Abi! Bir kaç zengin piçini tuvalette hap kullanırken yakalamışlar. "

Genç adam duyduklarıyla deliye dönmüştü. Bu güne kadar bir çok yasa dışı iş yapmıştı; ama uyuşturucunun yanından değil geçmek adını dahi duymak onun sinir kat sayısını artırıyordu.

İşi yüzünden bir çok üst düzey insanlarla, zengin yetmelerle uğraşıyordu ve İstanbul gecelerinde eğlence denilince ilk akla onun mekanları gelirdi. İki büyük kulübü bulunuyordu bu şehirde. Bir çok pislikle de uğraşıyordu ayrıca.

SENİN İÇİN (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin